Yollar yürümekle aşınmaz.
Çoban Sülü
Dileyen dilediği kadar dilediği öbeğe şebeğe destek olmak için yürüyebilir. Afedersiniz şebeke diyecektim. Napiyim yazdığım programın suçu. Ben normalde çok saygılı bir kişiyimdir. Ama bazen ayar kaçıyor dedim ya yazı fontu mu dur formatımıdır işte ondan. Hah işte tam sırası gelmişken acaba bizim bazı siyaset erbabına bi format mı çekilse. Yani yaptıkları şeyin siyaset olduğunu ve bir nevi Türkiye’yi temsil ettiklerini hatırlatmanın başka yolu kalmadı sanki.
Her ölene rahmet okur oldu insanlar. Diriyken söylemedik laf bırakmazlar, sövmedik yerlerini bırakmazlar ondan sonra rahmetli. Hadi yersen. Başta yazdığımız söz meşhur bir siyasetçiye ait. Herkesler bildi zaten. Şimdi yürüyenlere bakıyorum ne söyliyeyim diye, o kadar söylendi ki bunlardan üstüne alınmayan bir adama ben ne diyeyim artık. İşte zahmetsizce bunu deyiveriyom bende. Yok yok ben Egeli falan değilim de içimden geldi işte. Artık bu konularda ciddi olamıyorum desem yeridir. Siyasetçi siyaseti ve ülke meselelerini ciddiye almıyor ki ben onu ya da yaptığı işi ciddiye alayım. Yürün gari. Altı üstü bir Ankara - İstanbul yapacağınız.
Ömür boyu bir vasıtaya binmeyi erteleyerek, uzun mesafeli olana bileti saklayıp asker oğluna harçlık gönderen emekliyi anlar mısın acaba bu yürüyüşünle. Ya da her pazar kurulan sokakta pazar toplanırken yere atılan ya da düşenleri toplamak için pazarın bir ucundan diğerine yürüyen yaşlı dul kadıncağızı anlar mısın sen. Okula babasının servis parasını veremeyişi dolayısıyla, ya da uzak bir mezra / mecra daki okula saatlerce kar yağmur demeden yürüyen çocukları anlar mısın acaba.
Diyeceksin ki ben iktidar değilim ki bunları bana neden soruyorsun ki. Dinle anlatıyorum. Türkiye Cumhuriyeti kurulalı beri ya sen iktidar oldun ya da iktidara rağmen muktedir. Sen istedin diye darbeler geçidi sürgit hikaye yazdı bu ülkede. En son bir parçacık aklı başına mı geldi derken millet; utanmadan başından millet aleyhine bir ihanet kalkışması olduğunu söylediğin darbeye Kontröllü bir şekilde sahip çıktın.
Seni anlamak için çok büyük ilme ya da akla gerek yok. Bunu iki sebepten biri ile yapıyorsun. Bir damarlarında akan darbe sevici kan dolayısıyla ki bu pek mümkün. Ama bu sefer başka bir şeyler var gibi. İkinci olarak ise Mahmut Paşa gibi kuyruğu fena kaptırdın artık akla uygun olmuş olmamış beyanatlar vermeye başladın. Hani şu darbenin kontrollü olduğun söylediğin konuşman varya. Az bir dakikacık zaman ayır da kendini bir daha seyret bi zahmet. Söylediğin anda bile sen kendin bile inanmıyorsun / inanamıyorsun. Birazcık insan tavır ve mimikleri üzerinde bilgisi olan birine başvur bak sana aynısını söyleyecektir. Kaldı ki sen bu halinle bir de inandırıcı olmayı umuyorsun.
Sahi senin bu kadar gaflarına ve beceriksizliğine rağmen senin yerine %25 lerde oy alan partinin içinde bir tane de mi adam yok. Ya da gerçekten bu oy oranına rağmen ve içeride çok daha dolu ve becerikli insan varsa sana neden katlanıyorlar. Belki de zaten başarılamayacak olan bir iktidar hedefini en iyi sen başaramıyorsundur da ondandır ne dersin. Ya da zaten ihtimal olmadığı için başarısızlık hesabı vermemek için mi bu yolu tercih ediyorlar. Ya da diğer akıllılar siyaseti ticaret için yapmayı tercih ettikleri için aman şimdi kim mal beyanı eleştirileri le uğraşacak deyip seni Gandi ayağı ile gandırdılar , gandırıyollar.
Nolur hoş görün ben artık ülkemin böylesini hak etmediğini düşünmek istiyorum. Buna inanamak istiyorum. Siyasetçiler tanıdık bir diğerine saygı içerisinde ve fikirle, bilgi ile eleştiri yapıp halkı da iknaya çalışan. Ama karşılıklı hakaretlerin havada uçuştuğu ucuz siyasetin oluşumunda ve devamında elinden geleni ardına koymuyorsun. Çünkü başka sermayen yok. Ne devlet yönetiminden zerrece haberin var ne bu milletin en az okumuşluğu olan bir şahsını çepeçevre kuşatacak bir mefkuren var. İdealin bile yok senin. Yalandan bir M. Kemali ağzına pelesenk etmişsin başka sermayen yok. Allah aşkına Türkiye’nin ya da her hangi bir ülkenin ayakta durması için olmazsa olmaz, kendine ait bir kuramın veya fikir kırıntın varmı? Sakın özgürlük, eşitlik ve adalet gibi beylik laflardan medet umma. Onları artık üç yaşında ki çocuklar bile senden duyunca ciddiye almıyorlar. Sen konuştuğunda evde çoluk çocuk varsa televizyonu kapatmak zorunda kalıyoruz lütfen biraz edep, birazcık haya…
Hele bir de yalan söylemeniz yok mu? Yahu çocukluğumda az da olsa babamın korkusundan yalan söylediğim oldu diye hala içimde bir ezinti hissederim diyen öğrencim oldu benim. On beş yaşlarında bir çocuk. Hala aklıma gelince kızarırım diyordu. Yalanın ortaya çıktığında ne yapıyorsun. Eğer azıcık utanma yaşasaydın tekrar etmezdin. Ama ona da doymuyorsun. Bilgin olmadan, ufkun ve düşün marifetin olamadan siyaset yapınca çaresiz bu yola baş vuruyorsun anlaşılan. Sana bu utançları yaşatan danışmanların kim çok merak ediyorum. Ya da sen onlara rağmen mi yapıyorsun bu işleri. iki durumda bir birinden vahim olur sanıyorum. Hemen onları değiştir.
Bu şekilde siyaset sana kazandırıyor ise ya da var olan gücünü koruyorsa yeterli geliyor mu bu sana. Sadece kazanmakmıdır önemli olan? Onurlu kaybetmek onursuz kazanmaktan yeğdir. Bunu şimdiye kadar sana öğretmedilerse bak şimdi duyuyorsun. Umarım faydalanırsın. Daha önce yaptığın bürokratlık işinde başarılı olsan dön eski işine derdim ama devlete ait en küçük bir işi ya da işletmeyi sna teslim edip perişan olmaktan sa muhalefet lideri olarak partinin başında kal umulur ki SSK gibi orayı da batırırsın.
Böylelikle muhalefetin kendi kendini yediği bu ve benzeri durumlar dolayısıyla belki on, belki ömrü oldukça yirmi yıl daha aynı iktidarı ve cumhurbaşkanını görme şansımız devam edecektir.
Aha bak sana bir malzeme verdim. Bu yazıyı oku ve yarın sabah gazetelerde şu başlıklar olsun diye talimat ver.
‘’İşte haklı çıktığımın resmidir. Diktatörlük istiyorlar.’’
‘’Karanlık dönemin ayak sesleri.’’
‘’Şeriat istiyorlar.’’
‘’Lokantaya gitmek istiyoruz.’’
‘’Mc Donalds’lar kapatılamaz…
Ha sadece sizinkilere haa!!! Bizim cenah yemez…
Vesselam