Bu konuda yazı yazmaya karar verdikten sonra, velilere nöbet görevi üzerinde çalışan Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde görevli bir akademisyen olduğunu duyduğumda hemen ilgili üniversitede görevli Yard. Doç. Dr. Rıdvan Küçükali Bey’i arayarak konu hakkında bilgi aldım.
Rıdvan Bey, 2011 yılında hayata geçirilen “Gönüllü Nöbetçi Veli Projesi”nin mimarı.
Trabzon İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile birlikte üç okulda pilot olarak bu uygulamayı gerçekleştirmişler. Gönüllü onlarca veli nöbet tutma isteği ile müracaat etmiş. Kriterleri uyan velilere haftada bir gün, daha çok okul bahçesi ve çıkış kapısının yanında olmak üzere okul idaresi tarafından belirlenecek muhtelif yerlerde nöbet tutmuşlar.
Yaptığım telefon görüşmesine bir yıllık bu proje sonucunda öğrenci davranışları üzerinde ne gibi değişimler meydana geldiğini sordum.
Disiplin olaylarının azalması, okulların daha da cazip hale getirilmesi, ortaya çıkan problemlerde daha kısa sürede çözümler üretildiği, öğrencilerin sosyalleşmesine katkı sunulduğu, öğrencilerin kendi velilerini okullarda yanlarında görmeleri nedeni ile daha da özgüven sahibi oldukları gibi getirileri olduğundan bahsettiler.
Bu konu ile ilgili fikirlerini almak üzere eğitim camiasından Rıdvan Bey dışından birçok kişi ile görüştüm. Hemen hemen herkesin vurguladığı ortak nokta şu oldu: Eğitimde yakalanan başarı/başarısızlık sadece öğretmen, öğrenci ve okul idarelerine mal edilip, velinin bu sürece katkısı görmezden gelinmemeli.
Bugün okullarda, eğitim kurumlarında yaşanan disiplin olayları, problemler, ahlak sorunları, olumsuz vakaların yaşanması gibi sorunlar derinlemesine incelendiğinde bu tür olayların meydana gelmesindeki en önemli unsurun velilerin eğitim sürecinden soyutlanmalarından ya da eğitim kurumlarından uzak kalmalarından kaynaklandığı görülür.
Veliler okullardan uzak kaldıkça okulun problemlerine de yabancı kalıyorlar maalesef. Sadece çocuklarının sorun yaşadığı zamanlarda okullara gelmeleri sorunu çözmekte yetersiz kalıyor. Hatta yetersiz kalmasının ötesinde, belli bazı savunma mekanizmaları geliştirerek kendi çocuklarını korumaya çalışmaları yaşanan sorunları daha da derinleştiriyor.
Bu tür sorunların çözümünde sosyal sorumluluk projeleri etkili oluyor. Bu sosyal sorumluluk projelerinden biri de gönüllü velilere okullarda nöbet görevi vermek olabilir.
Okul avlusunda, bir öğretmenin tek başına nöbet tutarak yüzlerce öğrenciyi kontrol etmesi oldukça zordur. Bahçede 10 dakikalık teneffüste yüzlerce öğrenci ile cebelleşen bir eğitimcinin ya morali bozuluyor ya enerjisi bitiyor ya da bir disiplin olayıyla meşgul oluyor; yani olumsuz bir 10 dakika geçiriyordur. Bu olumsuzluklar sonrasında derse girip öğrencilere faydalı veya verimli olmasını bekliyoruz.
Yeterince sorumlulukları olan öğretmenlerin bir de nöbet görevi ile yormak yerine iş yüklerini hafifletmek ve daha da verimli kılmak adına okullarda gönüllü velilerin nöbet tutması bir çözüm olabilir mi?
Öğrencilerin velilerinden çekindiğini biliyoruz. Suça teşebbüs etme potansiyeli, kötü yollara sapma ihtimali olan çocuklar, okul avlusunda velilerini gördükleri vakit davranışlarında daha da otokontrollü davranacak; işlenme ihtimali olan suçların bir nebze de olsa önüne geçilmiş olacak. Dolayısıyla suça yönelemeyen öğrenci ya derslere ya da sosyal, kültürel faaliyetlere yönelecek.
Velilerin okullarda nöbet tutması, öğrenciler ile daha fazla zaman geçirmesi, daha çok kaynaşması anlamına gelir ki, sosyal yönü güçlü velilerin nöbet tutması öğrencilerin de sosyalleşmesine ve okullardaki sosyal/kültürel faaliyetlerin de artmasına katkı sağlar. Günümüz çocukları, en çok sosyal ve kültürel faaliyetler aracılığı ile okulları sevdiği göz önünde bulundurulursa velilerin okullarda daha fazla vakit geçirmeleri direkt olmazsa da dolaylı olarak öğrencilerin okulu daha fazla sevmelerine de katkı sunmuş olacak.
Velileri eğitim sürecine katmaya ne dersiniz?