Türkiyenin kurucu iradesi olarak görülen ve mevcut sistemi inşa edenlerin yılmaz takipçilerinden olan Abbas bey tıpkı onların bir gecede milleti cahil bırakan harf inkılabı gibi Eğitimin yine öyle şipşak kararlarala çözülmesi gereğini anıştıran bir kısa yazı yazmış. Toplasanız şuraya kadar yazdığım fikir ve bilgilerin bile ancak dörtte biri kadar bilgi ya da fikircik içeren yazısında Sayın Bakan ile farklı ülkelerde yaşadığı sanrısına vurgu yaparak kara mizah yapmayı denemiş. Gel gelelim durum hiç te sandığı gibi olmadığı gibi sanki Abbas bey bizzat kendisi başka bir ülkede imişcesine ifadeler kullanmış.
Evvelen belki bilmezsin Türkiye gibi sonradan da olsa tüm dünyada Demokratik ülkelerde Eğitim de dahil bir çok sorun halk nezdinde ve uzmanlar düzeyinde tartışılır, konuşulur ve uygulamalar için bazen pilot bölgeler seçilerek bazen ise genele yönelik olarak icra edilir. Tabi bu zihniyetin söz sahibi olduğu geçmiş uygulamalar ile ilgili tecrübeler bize gösteriri ki önce as sonra yargılarsın modelinin Eğitime düşen şekli şudur;
-Önce uygula sonra derler toparlarsın olmazsa da en fazla dağınık kalır. Tıpkı sekiz yıllık kesintisiz eğitim ucubesinde olduğu gibi. Şimdi de zannediyorlar ki bizim siyasilerimiz ya da bürokratlarımız da onlar gibi yapacaklar. Yani sırf İHL’ lerin önünü kesmek ve milletin çocuklarını zorla din eğitiminden uzaklaştırmak adına tüm eğitim sistemimi çökertmeyi göze aldıkları gibi bizim kiler de sırf İHL’leri güçlendirmek ve zorla İHL’ ye öğrenci kazandırmak için Eğitimin içine tükürecekler.
Zamanında eğitim konusunda kalem oynatan ve öne çıkmış olan kimsenin tahmin edemediği dershane kapatma konusunda da nasıl olsa kapatamazlar deyu şecaat arz etmiş ve sonra kıvrak bir şekilde tükürdüğünü yalamıştı bu zat. Ak partiye oy vereceğim eğer dershaneleri kapatırsa dediği zaman aksilik olup hükümet bunu başarınca asıl mesele o değil ki babından kıvırmış ancak kimseye yutturamamıştı. İşin garip tarafı tüm kıvırmalar aynı camiada benzer form ve kıvamda oluyor.
Bazı öğretmenlerin Abbas bey ve benzerlerine gel hele bir 9K’nın dersine ya da 5F’nin dersine gir bakalım kaç dakika ders işleyebileceksin dediklerini duyar gibiyim. Yirmi yıl bakanlığa bağlı okullarda her kademede vazife yapmış ve sınıfın tozunu yutmuş bir kardeşiniz olarak ancak şunu söylemeği vazife addederim. Eğitim ile ilgili konuşanların çoğu gereksiz ve yersiz konuşuyor. Bakan bey danışmanlar aracılığı ile alanı iyi okumuş bir Bakan olarak halkından geçer not almıştır. Dolayısıyla her ne kadar ilk telaffuz eden Sayın Cumhurbaşkanı olmuş olsa da konu bir yönü ile hala rant kapısı olan bazı kısımları barındırdığı için acil çözülmesi gerekiyordu. Tabi bu uygulama da tamamen bitirmiyor belki ama en azından iki ana problemi çözüyor.
Başta çözdüğü kısım yakın okula kayıt ihtiyacının giderilmesi. İkinci olarak ise tüm öğrencinin gereksiz bir sınav stresi yaşamasıydı ki bu tüm aileleri ilgilendiriyor. Ha bu arada canı isteyen istediği okulun düzenlediği sınava girebilir. Ya da genel bir sınav yapılır ve buna isteyenler girebilir. Sonunda bu oldu ve kısa bir müddet Altmış soru krizi oldu ama sonunda Doksana bağladılar. Bu bilgileri alanda değerlendirmek ve ilgili kuruluşların fikrine başvurmak ise ancak bu zamanlarda görülen devrimsel bir uygulamadır.
Artık devrim kavramı bile o kesimin elinde, dilinde emanet duruyor görüyorsunuz. Kendi hayatında ya da işinde gücünde devrim yapmayı göze alamayanların yapacağı / yapacağını iddia ettiği devrim inandırıcı bir devrim olamaz. Eğitimde devrim niteliğinde çalışmaların büyük çoğunluğunu paydaşlarla görüşerek yapan az bir kısmını ise danışman telkinleri ile yürüten bakanlığın belki bize göre eksiklikleri olabilir. Ama size göre fazlalıkları var. Mesela en büyük değişiklikleri bile kimseye danışmadan ve hatta yanlış olduğunu bile bile uygulayan bir zihniyetin insanının bu konularda söyleyeceği bir söz olmasa gerek.
Hadi biz insaf edelim ve dinleyelim bakalım ne diyecekler demeye kalmadan yine utanmadan ‘’din dersini kaldırın!’’ diyorlar veya ‘’İmam Hatipler çok fazla’’ ya da ‘’çöreklendiğimiz okulları proje okulu yaparak bizlerden temizlemeyin’’ diye ciyaklıyorlar.
Aslında çok merak ediyorum ey belli zihniyetin müntesipleri sizler;
Gerçekten bu kadar mısınız? Yoksa bizim bilmediğimiz olgun ve dolgun bazı fikir ve düşünceleriniz mi var? Mahsusçuktan mı bize göstermiyorsunuz bu ulvi (!) deruni (!) meziyetlerinizi? Neyse artık dalga geçmeyelim de gerçekten
‘’Evet tam da bu kadarsınız.’’
''İyi ki böylesiniz.’’
''Ve fakat böyle olduğunuz halde bu ülkeyi seksen senedir nasıl yönetebildiniz hayret doğrusu? Ha sahi ya bu durum sizin için bir fırsat olduğu kadar millet için acı bir imtihandı.
Ve Elhamdülillah bu millet bu sınavı kazandı…
Sabırla ilmek ilmek dokudu ve muzaffer oldu.
Hayırlı olsun.
Vesselam…
Cevat YEK
01.12.2017 01:12