Hayret! Bunca günahı biz mi işledik?
Neden kimse bizi uyarmadı?
Nerede akil insanlarımız?
Şehrin aşağısından bir adam koşarak gelmedi mi?
Ne oldu bize, kaht-ı rical mi söz konusu?
***
Sayısız tahribat var hayatımızda.
Bazısı tamirata müsait, bazısı da değil.
Müsait olanları düzeltmeye başlamalıyız ilkin.
Sürekli tahribatı dile getirmek dahi bizatihi tahribatta bulunmaktır.
Biran önce tadilatı başlatmakta fayda var.
Susalım.
Susmadan çalışamayız ki!
***
O kadar çok şey var ki tamirat bekleyen gündelik hayatımızda, şaşırıyor insan arkasına baktığında.
Neler yapmışız biz böyle?
Bilinçlerimiz yaralanmış vaziyette.
Failin kim olduğunun ne önemi var?
Meçhul faillerin bu kadar revaç bulduğu bir yerde faili sormanın absürtlüğü ayan-beyan değil mi?
Çaresiz miyiz?
Bize yardıma gelecek kimse yok mu?
Yapayalnız mı kaldık, dımdızlak.
Beklediklerimiz değil beklenmeyenler gelir.
Kural böyle, ister beğenin, isterseniz beğenmeyin.
Siz bilirsiniz.
***
Siz yapabilirsiniz.
Siz, sizden başkası değilsiniz.
Kendiniz olun.
Keşfedin, zahir olan varlığınızı.
Muhtaç olacak kadar fakir olmadığınızı müstağni kalarak anlayamazsınız.
Tadilat, tamiratın eş anlamlısıdır.
Tamir edin, tüm çizik ve kırıklarınızı.
Zor değildir tamirat yeniden yapmak kadar.
Arada bir arkaya da dönmek lazım geriye bıraktıklarımız için.
Hep burun dikine, öne doğru yürümek de nerden çıktı?
Sağ-sol kolaçan edilerek arka emniyete alınmadan ileri demek anlamsız değil mi?
Sırtını daya bir yere, dayanaksız kalan her şey düşer.
Düşmek inmek değildir, hem sonra düşenin dostu olmazmış, aziz dost.
Ayakta kalmaya bak sen, kıyamda.
Soylu ve asil.
Tamirat soylu bir iştir, velev ki ayakkabı tamiratı bile olsa.