Gezmek, dolaşmak, tenezzüh ve teneffüs etmek insanın en temel ihtiyaçlarından biridir. Kim istemez şöyle temiz havaya çıkıp rahat rahat salınmayı? Ama içinizden geçenlerin sadece bir özlem olarak kalmaması için biraz da imkânların elverişli olması gerekir. Demem o ki şehirlerimizde salınma mekânları son derece kıt. Cadde ve sokaklarda o kadar izdiham var ki bırakın salınmayı yürümek bile büyük cesaret istiyor. Parklar, daha doğru bir ifadeyle parkcıklar sizin çıkıp salınmanıza imkân vermekten çok uzak.
Durum bu minvalde olunca mecburen sanal salınım yapabiliyoruz. Geçenlerde sanal bir tenezzüh (ne demekse) esnasında bir haber gözüme ilişti. Her okula bir spor kulübü kurulacakmış.
Haber şöyle:
“İzmir'de her okulda spor kulübü derneği kurulacak.
Okullarda spor kulübü derneğinin kurulmasıyla öğrenciler sporla tanışarak lisanslı sporcu olma imkanına kavuşacaklar. İzmir Milli Eğitim İl Müdürlüğü ile İzmir Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğü arasında işbirliği protokolü imzalandı. Milli Eğitim Müdürü Ömer Yahşi ve Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürü Ali Osman Tatlısu protokolde hazır bulunarak işbirliği antlaşmasını imzaladılar.
Protokolün amacı, okullarda spor kulübü derneğinin kurulması ve her öğrencinin sporla tanışarak lisanslı birer sporcu olarak yetişmeleri. Bu projeyle, okullar artık birer spor kulübü olacak, her öğrenci ilgilendiği spor alanında uzmanlaşarak mezun olabilecek.
Projenin imza töreninde konuşan İzmir İl Milli Eğitim Müdürü Ömer Yahşi, projenin Türkiye'de ilk olduğunu vurgulayarak, çıkış noktası olan dezavantajlı bölgelerde eğitim gören çocukların da projeden faydalanarak yeteneklerini ortaya çıkarabileceklerini söyledi. Yapılacak olan çalışmalar içerisinde resmi okullarda okuyan öğrencilerin tüm yıl boyunca gençlik merkezlerinden yararlanmalarını teşvik etmek ve öğrencilerin bu merkezleri kullanmasını sağlamak yer alıyor. Protokol ile herhangi bir spor dalında faaliyette bulunan öğrencilere ücretsiz sporcu lisansı çıkarmak ve öğrencilerin yapmak istedikleri spor dalında uzmanlaşmalarını sağlamak amaçlanıyor.
Yahşi, sözlerine şöyle devam etti: "İzmir coğrafi ve fiziki olarak çok iyi bir araziye sahip bir kent. Bu anlamda öğrencilerimiz için İzmir Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğü ile işbirliği gerçekleştiriyoruz. Bu projeyle her bir çocuğumuzun lisansının olması daha da önemlisi her bir öğrencimizin sporla tanışmasını hedefliyoruz"
Neresinden bakarsanız bakın harika bir fikir. Obezite ahtapotunun kıskaçları arasına düşmekte olan okullu neslin spor yapmasına imkân sağlamak, onlar için yapılabilecek en doğru şeylerden biri. Hele bir de gençlere lisans vermek, fevkalade bir davranış.
Ne var ki okullu nesil nerede spor yapacak?
Yeterli saha ve salon var mı?
Bu anlamlı sorular buz duvarları gibi önümüzü kapatıyorlar.
Keşke böyle güzel bir girişime kalkışmadan önce okullarımız idman faaliyetleri açısından yeterli alt yapıya kavuşturulsaydı.
Ne yazık ki artık şehirlerimizin sokakları çocuklarımızın koşup-oynayabileceği boş alanlardan mahrum. Bahçesiz okullar eğitim kalitemizi düşüren etkenlerin en başlarında. Sıkışmış, preslenmiş bir eğitim hayat yaşıyoruz. Nefes alacak, oynayacak, gezinecek, salınacak mekânlara ihtiyacımız var. Enerjilerini sarf edecek fırsatları bulamayan öğrencilerimiz kontrolsüz bir hırçınlığa duçar olarak saldırganlaşıyorlar.
Diğer taraftan okullarda spor kulübü derneği kurmak okul idarecileri açısından tam anlamıyla bir angarya. Varsa vaktin boğuş dernekler masasıyla. Bu iş böyle olmaz noktasına getirir bu uygulama sizi. Nitekim geçmişte yaşanmıştı benzeri hadiseler.
Ezcümle; okullu gençliğin spor yapma ihtiyacı elzem. Ancak okullarda spor imkânı ve fırsatı çok zayıf. Bununla beraber spor kulübü derneği yerine müfredattaki beden eğitimi dersinin ehemmiyetini her cihetten artırmak daha doğru çözüm gibi geliyor.