Al Jazeera’ye demeç veren Ahmedinejad “Herkesin politikasını değiştirmesi lazım. Suudi Arabistan, Türkiye, Katar, Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn ve hatta İran, Umman ve Suriye’nin de mevcut dış politikasını değiştirmesi lazım. Beraber oturup, neden birbirimizle savaştığımızı konuşmamız lazım. Neden? Bu savaş dışarıdan bize dayatılan bir savaş. Hepimizi zayıflattı ve kendi kaynaklarımızı tüketti. Bu çok kötü. Ciddi bir diyalog için çağrı olması lazım. Barışı ve uyumu sağlamak için aramızdaki ortak noktalardan yola çıkmamız gerek” ifadelerini kullanmış.
Doğrusu, İran’ın Suriye’deki iç savaşta en başat aktör olmasından dolayı böyle bir beyanatı İranlı bir politikacıdan beklemiyordum. Bu sürpriz çıkışından dolayı Sayın Ahmedinejad’a saygı duyulmalı ve bölge ülkeleri bu çağrıya kulak vermeli.
Suriye’de kim, niçin savaşıyor?
Öncelikle aralarında din ve tarihi ortak geçmişleri olan bölge ülkeleri kendi halklarına niçin savaştıklarının izahını yapmak zorundalar.
“Vekâleten savaş” literatürde “proxy war” diye geçiyor. Şöyle açılımı yapılabilir. Güçlü bir devletin zayıf bir devlete karşı kendi çıkarlarını korumak için saldırı düzenlemek isteyip te bunu kendi yapmaktansa kontrol ettiği silahlı bir güce yaptırması.
Proxy war yöntemini dünyada en çok kullanan ülke İngiltere’dir. En şedid Türk düşmanlığı ile maruf İngiltere, Türkçemizdeki meşhur tabirle “maşa varken ateşi eline alma” kuralını uygulamaktadır.
Genelde Ortadoğu özelde ise Suriye günümüzde vekâlet savaşlarına sahne olmaktadır. Bölge insanı bir yandan ABD-Rusya küresel rekabetinin bölgesel yansımasına maruz kalırken diğer taraftan da bölge ülkelerinin nüfuz alanlarını genişletme mücadelesinin kurbanı olmaktadır.
Türkiye, bölgenin en istikrarlı ve güçlü ülkesi olarak İranlı Ahmedinejad’ın söylemini sahiplenmelidir. Durumdan vazife çıkararak Türkiye’nin bir çağrıyla bölge ülkelerini bir araya getirmesi herkesin yararına olacaktır.
Unutmayalım ki asıl sorun bölgede sömürü odaklı emelleri olan dış ülkelerin coğrafyamıza duhul etmeleridir.
Savaş herkesi yordu. Artık konuşma zamanı geldi. Varsın eğri oturalım ama doğrusunu konuşalım.
Musab olduğumuz bunca devahi yetmez mi?