~~Yeni öğretim yılına başladığımız bu günlerde, eğitim toplumunun (öğrenci, öğretmen, eğitim yöneticisi, veli) bütün unsurları hem telaş hem de heyecan içinde. Velilerin telaşının nedeni olarak, katlanarak artan eğitim masrafları, çocuğunu kaliteli bir okula kaydetme, ilkokullarda öğrencisine ‘iyi’ bir öğretmen seçme, ortaokullarda ‘iyi’ bir sınıf seçme, liselerde öğrencisini vasatın üzerinde bir okula yerleştirme gibi durumları sıralayabiliriz. Öğretmen ve eğitim yöneticilerinin telaşının nedenlerini başka bir yazıya bırakacak olursak, geriye öğrencilerimizin duyguları kalıyor.
Acaba öğrencilerimizin duygu ve düşüncelerini hem okula kayıt, hem de öğretim sürecinde dikkate alıyor muyuz?
Bu soruya en güzel cevabı Eğitim Reformu Girişimi’nin (ERG, 2015), “Demokratik Okullara Doğru” başlıklı çalışmasında bulabiliriz. Raporda, çocuklara göre demokratik bir okulda olması gereken ve yetersiz olan özellikler şu şekilde tespit edilmiş;
-Okulun iyi fiziksel ve teknolojik koşulları olması (temiz sınıflar ve tuvaletler, düzgün açılıp kapanabilen kapılar, öğrenci dolapları, düzgün bir soyunma odası, çalışan projektörler, bilgisayarlar ve akıllı tahtalar).
-Okul kantinindeki yiyeceklerin sağlıklı ve ucuz olması.
-Çocukların kendi  aralarında ya da yetişkinlerle aralarında şiddet olmaması.
-Öğretmenlerin çocuklar arasında çalışkan/tembel, yaramaz/uslu ayrımı yapmaması.
-Gezi, tiyatro, müzik vb. eğlenceli  sosyal etkinliklerin bol olması.
-Ödev ve  sınav sisteminin çocuklara ve çocukların şartlarına uygun olması.
-Çocukların, telefon yasağı, yemek arası olmaması, okul formasına ilişkin talepler vb. dilek ve şikâyetlerini iletilebilecekleri ve dikkate alınacaklarını bildikleri düzenlemeler olması.
-Sınıf başkanlarının ve okul meclisinin atamayla değil seçimle belirlenmesi.
Gerçekten de bu talepleri okuyan hangi öğretmen, bunların kendi okulunda da olması gereken özellik ve talepler olmadığını söyleyemez?
Halen alanda sınıf öğretmeni olarak görev yapıyor olmamız nedeniyle öğrencilerin bu talep ve isteklerine tamamıyla katılıyoruz. Dikkat edilirse, bu taleplerin hemen tümü bu özelliklerin okullarımızda olmadığını göstermiyor. Aksine okulun fiziksel ve teknolojik donanımının, kantinlerin, dilek ve şikâyet kutularının olduğunu ama yeterince işlevsel olmadığını gösteriyor. Aynı şekilde, sosyal etkinliklerin yetersiz olduğunu, sınav ve ödev sisteminin kendilerine uygun olmadığını, sınıf başkanı ve okul meclisi seçimlerinde daha demokratik olunması gerektiğini işaret ediyor. En önemli taleplerden biri de, şiddetin olmaması ve çocuklar arasında ayrım yapılmaması.
Çocukların bu talepleri karşısında başka ne denilebilir ki? Bize düşen eğitim yöneticisi ve öğretmenler olarak bu talepler doğrultusunda hatalarımızı düzelterek, okulu daha da katılımcı ve demokratik bir okul haline getirmek.

Kaynaklar
ERG, (2015). Türkiye’de Okullarda Çocuk Katılımı: Politika ve Uygulama Önerileri. Bilgi Üniversitesi İstanbul.