Eğitim sisteminde son dönemde yapılan değişiklikleri göz önüne aldığımızda, yapılan değişikliklerin hemen hemen tümünün, eğitim sisteminin ihtiyaçlarından çok, iktidarda bulunan siyasi partinin ihtiyaçlarına göre yapıldığı izlenimi veriyor.

İşte, son yapılan ve dershanelerin kapatılması/dönüştürülmesini de kapsayan değişiklikler. Yapılan bu değişikliklerin, eğitim sisteminin ihtiyaçlarından ziyade, iktidarın, otoritesini konsolide etme ve dershaneler nezdinde “Hizmet Hareketi”ne bir çeki-düzen verme ihtiyacı olduğu hemen hemen bütün taraflarca kabul edilen bir gerçek.

17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonları sonrası Hükümet’in izlediği siyaset de, tıpkı eğitim sistemimizdeki sorunlar ve bu sorunlar karşısında, MEB’in eğitim sisteminin sorunlarına yaklaşımda gösterdiği refleksin tıpatıp aynısı. Bu refleksin adı; “Düşman dışarıda sendromu.” Bu konuda Peter M. Senge, “Beşinci Disiplin” adlı eserinde (Senge, 2011); organizasyonların, kendini yenileyememesi ve öğrenememesi konusundaki engellerden birinin de, “Düşman dışarıda sendromu” olduğunu ifade ediyor. Senge,“Küçükler liginde Amerikan futbolu oynayan ve üç hava topunu sağ alana düşürdükten sonra eldivenlerini yere fırlatıp, ‘Bu lanet sahada kimse top tutamaz’ diyen çocuğun zihniyetini örnek olarak veriyor. Kimi organizasyonlar, bu emri bir tanrı emri katına yükseltirler.

Çevremize baktığımızda, en küçüğünden en büyüğüne, bütün organizasyonlarda bu anlayışa örnek olacak birçok yaşantı vardır. Hükümet’in, yaşanan bu olaylar karşısında izlediği, düşman dışarıda tutumunu ortaya koyan en güzel örnek; Star Gazetesi yazarı Ahmet Taşgetiren’in, gazetenin 16 Mart 2013 tarihli nüshasında, “Küresel Ergenekon tehdidi mi?” başlıklı yazısı. Taşgetiren yazısında; Küresel emperyalizmin, planlarına karşı çıkan T. Erdoğan’ı bitirmek istediğini, Tayyip Erdoğan’ın, dünyada ve bu coğrafyada oynanan oyunu okumuyor olamayacağını, bu coğrafyada, sırf bu toprakların namusuna sahip çıkmanın nasıl bedeller ödeteceğini bilemiyor olamayacağını, ifade ediyor. Taşgetiren devamla aynen şöyle yazıyor; “Menderes de onun farkındaydı, Özal da, Erbakan da, -Mustafa Kamalak hemşehrimin onun farkında olup olmadığını bilemiyorum- Demirel ve Ecevit’in bile zaman zaman hangi saiklerle bedel ödediklerini bildiklerini düşünürüm ben. Tayyip Erdoğan hiç kuşkum yok, büyük bir mücadele veriyor. Bu coğrafyanın namusunu, istiklalini savunuyor. Bu coğrafyanın çocuklarının özgürlük mücadelesine sahip çıkıyor. Ben beklerdim ki bu coğrafyada yaşayanlar “Küresel Ergenekonlar”dan gelen “Sen öldün” mesajından heyecan duyup bayrağını taşıyacaklarına, “Yeter artık” diyenlerin arasına katılsınlar…Bu ülke, Türkiye, bu millet, Anadolu’nun yürekli insanları, bu coğrafya, koca kalb coğrafyamız, eninde sonunda bu kumpası aşacak. Üç yıl - beş yıl, bedeller, bazen can bedelleri ödeniyor olsa da, “Küresel Ergenekon” tanrısal bir kudreti kullanmıyor. Sonunda “Allah bize yeter, O ne güzel vekildir” diyenler kazanacak. Bir yürek sınavıdır yaşanan, hiç şüpheniz olmasın.İstiklal Mücadelesi veriyoruz” derken nasıl bir yükün altında olduğunu bildiğini anlıyoruz.”

Tipik bir düşman dışarıda sendromu örneği.

Ülkede hiçbir sorun yokmuşçasına, yaşanan bütün sorunları, küresel emperyalizme bağlama kolaycılığı ve sorumluluğu sırtından atma kurnazlığı. Eğitim sisteminin sorunlarının, dershanelerin varlığı ve tasfiye edilmesi beklenen okul yöneticileri olmaması gibi; Türkiye’nin sorunu da küresel emperyalizmin komploları olmasa gerektir. Yönetim biliminin, yıllar içinde oluşmuş ilkeleri bize, eğitim sistemindeki dershanelerin kapatılması, eğitim yöneticilerinin tasfiyesi ve yolsuzluk-rüşvet skandallarını örtme girişimlerinin, “Düşman dışarıda sendromu”nun tipik bir örneği olduğunu gösteriyor.

-Senge, M.Peter, Beşinci Disiplin, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul 2011

-Taşgetiren, Ahmet, Star Gazetesi, 13 Mart 2014 tarihli sayı.