EKONOMİK VERİLER VE ÇALIŞAN

          Şaşıracaksınız bu günlerde yazılması hiç te beklenmeyen bir konu olduğu için bu yazı. Yine şaşırırsınız belki ama son zamanlarda en çok arabam olmadığına seviniyordum ki o da elimden kaçan bir sevince döndü. O kadar artmış ki araba fiyatları artık her halde alamayacağım diye korkmaya bile başladım. Başlangıçta sevinirken; hep Ötv ’ye Kdv’ ye gelen zamlar ile gaza benzine yapılan zamları düşünerek seviniyordum ama artık kursağımızda kaldı be arkadaş. Alamayacağım bir arabanın fiyatı ya da yakıtının vergisinin zammı indirimini neyleyeyim ben.

          Memurlara yakın zamanda yapılan zam; her zaman olduğu gibi yine yıl ortasından itibaren vergi dilimi yükselmesi dolayısıyla yapılmamış gibi oluyor. Yine yolumuz aynı çıkmaz sokağa döndü ve zammın artık esamesi kalmadığı bir zamanları yaşıyoruz yıl sonu itibariyle şu zalim vergi dilimi yüzünden. Yapılan zamdan eser kalmıyor. Bu aslında bilindik bir hikaye ama bu konuda yapılacak düzenleme için toplanan büyük miktarda verginin kaybına vesile olacağı için yanaşmayan bir Maliye’nin varlığından söz ediliyor idi. Ancak o kadar çok kalemden ödeme yapılıyor ki millete Emeklisinden Engellisine, Dulundan Yetimine birçok kalemde ödeme yapılıyor. Tüm bunların ödenmesi elbette önemli ve gerekli birer ihtiyaç ancak çalışan kesimin vergi dilimi çilesi devam ettiği sürece konuşulacağı ve hükumet aleyhine cümlelere merkezlik edeceği hakikati de ortada buz gibi duruyor.

          Uzun yıllardır ekonomik olarak gün yüzü görmemiş olan Memur kesiminin rahat nefes aldığını düşündüğümüz 54. Hükumet dönemi içerisinde piyasa şartlarının ve beklentilerin üzerinde zam yapılması dışında inişler çıkışlar var olagelmiştir hep. Şu son toplu sözleşme sonrası özellikle ben mi dikkat ediyorum yoksa gerçekten de öylemi bilmiyorum ama hep ve her gün zam haberleri ekranları tutuyor. Kabine üyeleri de buna çanak tutunca işin rengi tamamen değişiyor. Memura yapılan zamdan sonra ne haber izlesek % 15 zam haberi. Tam haberi açıyoruz % 10 / 20 / 30 / 40 artış haberi. Yahu bize verdikleri %3 ila 5 zammı hangisine pay etsek diye şaşırıp kalıyoruz. En iyisi açmayalım da görmeyelim de haber maber.

          Aslında ekonominin ne E sinden anlarız ne de kimseye ders vermek niyetinde değiliz. Ancak Allah aşkına azıcık itidal. Bu millet sizi (mevcut hükumetimizi) her şart ve zeminde baş tacı ederken ekmeğine aşına el uzatır gibi icraatler yapmayın. Ya da milletle dalga geçer gibi zam bildirileri yapmayın. Her şey bittiğinde ya da bir seçim zamanı geldiğinde muhalifler bu ifadelerinizle sizi alanda mahcup sandıkta alt ediverirler alimallah. Türkiye çok ama çok büyük bir devlettir. Evet ama bu tür küçük meseleler lle oyalanmamalı. Ekonomi ailelerin meyve sebze aldıkları pazardan ibaret olmadığı gibi mesela arabanın kendisine ayrı yakıtına ayrı vergisine ayrı sigorta ve kaskosuna ayrı zam yaptıktan sonra ne olacak milletin hali. Kimi sabit ödemeli kimi hareketli ödemeli borçlanmış ve taksiti ödeyecek şekilde ev ya da araç alanlar maaşa gelen zamları öncelikle o ödemelerinde tüketiyorlar. Zaten bundan sonrasına her hangi bir miktar kalmadığı için onlar hepten bonus zammı.

          Özellikle motorlu taşıtlar vergisinde açıklanan % 40 zam meselesinde sorumlu bakanın açıklamaları her ne kadar ekonomik olsa da ya da ne kadar ekonomik bilgi ve birikim destekli ise en az o kadar siyaset ve sosyolojik bilgi ve birikim açısından iyot gibi açıkta kalmıştır. Yine her zaman ki gibi devrin Abdulhamit’i Erdoğan devreye girmiş ve halkın derdine derman olunması talimatını vermişti. Sonunda % kırktan aşağısı kurtarmıyor iken % yirmi beş ile iktifa edildi. Peki bu arada ki fark nereden alınmıştı ya da alınacaktı o vakit...

          Elbette bir yol yordam bulunmuştur ya da bulunacaktır ancak unutulmamalıdır ki bu yine milletten çıkacak ya da çıkarılacaktır. Sadece o değil gazından tuzuna her şey ile ilgili gün be gün zam zam da zam zam… Ülke zenginleşiyor ama bir yıl önce aldığınızı bir daha alamadığınızdan bahs ettiğiniz günleri ararcasına bir ay önce aldığınızı alamıyor hale gelinebilir miymiş. Biz artık korkuyu paralar ve renklerinden ibaret sanmaya başlayacak bir toplum haline geliyoruz. Eşya alımından genel ihtiyaçlara bir çok eşyada ucuzculuk dolayısıyla her tür kaliteyi terk etmeye başladık. Ucuz malzeme kullanımı insanı ucuzlattı.

          Eskiden alınan bir eşya yıllarca kullanılır, edinilen bir dosta yıllarca dayanılır yaslanılırdı. Ya şimdi öyle mi. En küçük bir menfaat hesabında sınanan bir dostun ihaneti gibi alınan eşyalar hemencecik kırılıverir olmuş ve yılı geçtim ay kadar sağlam kalsa şükredeceğiz. Gıdalar çoğaldıkça lezzet kayboldu bereket için anonslar dönüyor ama ne gören ne duyan ne işiten var. Ekmeğimizin bereketi besmele ekonomik imtihanların arasına sıkışıp darı bekaya intikal etmiş gibi. Ne kazandığımızın ne kaybettiğimizin farkına varacak durumda değiliz.

          Türkiye %11.1 büyümüş ve dünya lideri olmuş. Hani düğün dernek filminde Sivasımız büyüyor dediğinde tüpçü fikret ne diyordu? Büyüyo da sana mı büyüyo la dediği sahneyi hatırlarsınız. Elhamdülillah ülke ekonomisinin böyle büyümesi sadece iftihar vesilesidir . Bir hikaye var kısaca anlatayım. Almanyadan gelmiş bir hanım efendi ortamda gözü yaşlı bir şekilde ah vah ederek ‘’Elin gavuruna Almanlara çalışıyoruz oralarda neler çekiyoruz biliyor musunuz siz?’’ deyince orada bulunan bir arkadaş demiş ki ‘’üzülme kardeşim biz de burda Alman’a çalışıyoruz. En gelişmiş sektörümüz Tekstilde tüm makineler, çok iddialı olduğumuz tıp alanında ki büyük çoğunluk makineler, sokakta ki arabalar Alman. Çalışıp onlara gönderiyoruz. Acı ama gerçek. Bir kısım heyecan verici çalışmaların mevcudiyeti teselli boyutunda olup merakla beklenmektedir.

          Türkiye dünya lideri olmuş ve %11.1 büyümüş. Tam ben o kadar büyümedim galiba derken bir de ne göreyim benim esprili eleştirim ciddi ciddi Kılıçdaroğlunun dilinde. Yahu iyi de ben kimseye demedim ki bu düşünceyi. Nerden duydu da ciddiye aldı. Konuşmasında ciddi ciddi soruyor Çiftçiye soruyorum ben büyümedim diyor; Esnafa sordum ben büyümedim diyor diye afili afili konuşuyor adam baktım. Ben artık gayri ciddi düşünmeyeceğim ve bu düşüncelerimi dışarıya sızdırmayacağım diye karar aldım. Koskoca ana muhalefet partisi bile beni ciddiye aldı. Ha sahi bu işin şakası bir yana sendikal mücadelede kullandığımız şu ifade önemliydi. Büyüme’den pay istiyoruz.

          Eğer gerçekten büyüyorsak bunu alanda özellikle de piyasaya sıcak para akışını / girişini sağlayacak çalışan kesiminden itibaren toplumun tüm katmanlarına yaymazsak Ana Muhalefetin dedikleri sorgulamadan öteye geçecektir. Ve bir çok kişi tarafından ciddiye alınmaya başlayacaktır. Özellikle herkesin 2019 diyerek parmak salladığı bir zamanda ve yine özellikle Taşeron meselesi umutları çoğaltılmış olarak istenenden biraz uzak ama başka açılardan tatmin edici olarak çıkmışken bu durumu lehte kullanarak ibreyi daha yukarılara çıkarma imkanının değerlendirmek gerektiğini düşünüyorum. Tüm çevrelere doğru mesajları; olduğundan farklı görünmeye zorlanmadan herkesle konuşabilir ve herkesi ciddiye almak suretiyle ekonomik dayanakla kardeşliği tesis edebilir irade sahibi yöneticiler.

          Alanda hesap vermek zorunda kalan / bırakılan ve ikinci soruda tık nefes kalıp eli titreyerek ve Ya sabır çekerek konuşan memur sendikalarının temsilcilerini düşünmek gerkemez mi birazcık olsun. Elbette Türkiye'nin şartları diye kuracağı tüm cümleler şimdi ''paramparça'' oldu Müslüm Gürses rahmetlinin dediği gibi. Şampiyon Türkiye'nin elinden Şam'ı da alınmış geriye piyon mu kalmıştı acaba derler bize hem de yüzümüze karşı. Sırıtan tevbekar Kripto Fetö'cülere gün doğmuştur artık.

          Daha önce tüm kesimlerin takdirle karşıladığı uygulamaları yapanlar da ekonomi verilerine ve eğitimini aldıkları alanın kendilerine sunduklarını kullanarak bu işi yaptılar. O günden önce ya da sonra söz sahibi olanların benzer sonuçlara ulaşamamalarının önünde ki en büyük engel asıl gereken bilgi ya da değer nedir? ona bakmak lazım gelir. Eninde sonunda İman varsa imkan vardır diyen bir liderin ve onun taşıdığı imanın sağladığı refahı istiyoruz o kadar. İstenen şey o kadar da zor olan bir şey olmasa gerek. Daha önce yapılmış olması yine yeniden yapılabilirliği için en açık karinedir.

          Vesselam

          Selehattin DUMAN

          Eğitim Bir Sen İst Bir Nl. Şb. Bşk. Yrd.

          14.12.2017 23:55