Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip ERDOĞAN Bey’in geçtiğimiz hafta TV kanalında yaptığı açıklamanın ardından bir anda tüm ülkenin gündemine oturan; kısa adıyla TEOG, uzun adıyla Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş sistemi.
Peki, neyin nesi bu TEOG? Nasıl işlemekte?
2013 yılında Milli Eğitim Bakanlığı'nın almış olduğu kararlar neticesinde yürürlüğe alınmıştır. Temel eğitim gören öğrencilerin (6-7-8.sınıf), ortaöğretime (lise) geçme aşamasında değerlendirilmesi için geliştirilen sistem, iki kısımdan oluşmaktadır. İlk dönem ve ikinci dönem olmak üzere ortak yapılan sınavdan alınan puanlara, okul başarı puanın eklenmesiyle beraber TEOG yerleştirme puanı elde edilmekteydi. Öğrenciler akabinde bu puan ile ortaöğretim okullarına yerleşmek için müracaat ediyorlardı. İşte ne olduysa zaten bu son kısımdan kaynaklandı tüm sorunlar.
İşte kısa adı, uzun adı ve işleyişiyle neticede bir seçme sınavı.
Cumhurbaşkanımızın konuşmasının ardından, Milli Eğitim Bakanımız İsmet Yılmaz Bey, 2017-2018 eğitim öğretim döneminde TEOG sınavının uygulanmayacağını söyledi. Bunun üzerine ortalıkta bir veryansın oluştu
Beyler gelin bu işi uzmanına bırakın.
Sistemin bu kadar hızlı bir şekilde kaldırılıyor olması haliyle kafalarda soru işaretine neden oldu. Bu sistemden daha iyi bir sistem olabilir mi? Yani sınavsız bir sistem mümkün mü? Bu soruların cevabını, bu işin içindeki (mutfağındaki) akademisyen, uzman ve öğretmenlere bıraktıkları takdirde, cevap bulunacağını düşünüyorum. Ama biz öylemi yapıyoruz. Tabi ki hayır.
Ulusal televizyon kanallarında bu işi kim tartışıyor dersiniz. Öğretmenler dediğinizi duyar gibiyim. Hayır, yanlış bildiniz. Bankacı, ekonomist, gazeteci, siyasetçi insanlar tartışıyor. Hatta sanatçılar bile tartışıyor. Aralarında bir tane bile eğitimci yok. Bu insanlar ne ara TEOG uzmanı oldular anlamak güç. Beyler gelin bu işi uzmanına bırakın.
Bu yolda “sınavlı model” çok denendi…
Bu yolda “sınavlı model” çok denendi.10 yıl öncesinden sırasıyla sayarsak; Anadolu Liseleri Giriş Sınavı, OKS (Orta Öğretim Kurumları Sınavı), SBS (Seviye Belirleme Sınavı) ve son olarak TEOG (Temel Öğretimden Ortaöğretime Geçiş Sınavı) diye uzayıp gelen sınavlı modelleri biliyoruz. Bizim nesil (30-40 yaş) sınavın içene doğduğu ve başka bir model görmediği için olacak ki sınavsız bir modeli tahayyül bile edemiyor. O yüzden ben Sayın Cumhurbaşkanımızın bu çıkışını önemsiyorum. Değişiklik az olur, çok olur, sınavlı olur, sınavsız olur bunu bilemiyoruz ama en azından insanlar (uzmanlar) ne yapılabilir diye düşünmeye başladı.
Değerlendirme sistemi olmak zorunda. TEOG veya başka bir sınav burada bir araç. Ama tek başına TEOG olunca sıkıntılarını gördük. Öğrenciler bu sınav sisteminde sanat, spor ve kültürel değerlerden uzaklaşmaya başladı. Yarış aldı başını gitti. Buradan hareketle TEOG kaldırılmalı veya revize edilmeli. Yerine öğrencilerin sanatsal, sportif, kültürel, akademik başarılarını ölçebilen bir değerlendirme sistemine geçilmeli. Çünkü tek başına teste dayalı geçişle öğrencileri okullara yerleştirmek doğru olmuyor. Çocukların bilgilerinin, ilgilerinin, yetenek ve becerilerinin ortaya konulduğu, okulu merkeze alan, çok tabanlı, nesnel ölçme ve değerlendirme sistemine ihtiyaç var. Çocukların bütün becerilerinin dikkate alınmasının pedagojik açıdan daha uygun olacağı bir gerçek.
Test mantığından çıkıp, düşünen bireyler yetiştirmek amaçlanmalı.
Dünya üzerinde sadece bilgiyi ölçen bir sistem, ne yazık ki bizim gençliğimizi dünya vatandaşı yapmaktan çok uzak. Üreten, düşünen ve girişimci öğrenci yetiştirme çabası tüm dünyanın üzerine konuştuğu durum. Tüm dünyada ekol değişiyor. Test mantığının ne yazık ki çocuklarımızda düşünme yetisini geri plana attığı gerçeğini unutmayalım. Ezbere dayalı bir sistem yerine, öğrenciye beceriler kazandırmak, daha hızlı düşünen, analiz ve sentez yapabilen nesiller yetiştirmek her şeyden önemli.
Çağımızın gereklerini gerçekleştirebilmek için gençler becerilerle donatılmalı, dijital çağın becerilerini hızlı ve üreterek öğrenmeliler. Bu açıdan ülkemiz; endüstri devrimi, STEM ve yüksek katma değerli üretim yapabilmek için sınavlı modeller yerine daha farklı kabul ve değerlendirme sistemleri uygulamalıdır. Bilgiyi tüketen bir toplumdan olmaktan çıkıp, bilgiyi üreten bir topluma dönüşmek gayretinde olmalıyız. Geçen hafta ki yazımda müfredatta bu yönde değişiklerden bahsetmiştim.
Her şeyden önce insanların yenilikten-yenilikçi sistemden korkmamaları gerek.2 saatlik bir sınav ile öğrencinin hayatının şekillenmesi doğru değil. Değişen yeni müfredat ile sınavlı öğrenci seçme modelinin (TEOG) değişimi kaçınılmaz olmuştur.
Rafet URAL