Ortaöğretime geçiş sistemi yıllardır tartışılan ve önümüzdeki yıllarda da tartışılacak konuların başında geliyor. Bilindiği gibi, sonuncusu yapılan SBS sınavına MEB verilerine göre, 1 milyon 112 bin 604 öğrenci katıldı. Bu sınav sonuçlarına göre, yaklaşık 550 bin öğrenci, sınavla öğrenci alan Fen Lisesi, Sosyal Bilimler Lisesi, Anadolu Lisesi ve Meslek Liselerine yerleşti. SBS puanıyla herhangi bir ortaöğretim okuluna yerleşemeyen 574 bin civarında öğrenci ise diploma notlarına göre meslek ve imam-hatip liselerine yerleştirildiler. Bu durumda, yaklaşık 1 200 bin öğrenci, ya SBS puanıyla ya da ortaokul diploma notuyla çeşitli ortaöğretim okullarına yerleştirilmiş oldular. SBS puanıyla tercih yapıp herhangi bir ortaöğretim okuluna yerleşen öğrenciler, ikamet ettikleri yerleşim yerinin dışında ya da uzağında bir okula yerleştirildikleri gibi, diploma notuna göre yerleştirilen öğrenciler de, ikamet ettikleri yerleşim yerinin dışında bir ortaöğretim okuluna yerleştirildiler. Bu durumda, bünyesinde tek ortaöğretim okulu bulunacak kadar küçük yerleşim yerlerini hariç tutacak olursak; hemen hemen 8.sınıfı bitiren bütün öğrenciler, Bakanlık ve il milli eğitim müdürlükleri tarafından, merkezi yerleştirme yöntemiyle, herhangi bir ortaöğretim okuluna yerleştirilmiş oldular. Bu durumun sonucu olarak liseler, genellikle bir okuldaki sınıflar arasında yapılan ve doğruluğu-yanlışlığı tartışma konusu olan başarı gruplandırmasının benzeri bir gruplandırmayla, kendi aralarında başarı seviyelerine göre gruplandırılmış oldu. Yapılan araştırmalarda, başarı gruplandırması sonucu oluşan homojen sınıflar, üstün yetenekli ve başarılı öğrencilerin lehine, vasat ve vasatın altı öğrencilerin aleyhine işleyen bir sistemdir. Bahar’a göre; (Bahar, 2011) Sınıfların homojen olmasını sağlayan baskılar arasında uluslararası öğrenci performansı değerlendirmelerinin önemli bir yeri vardır. Uzun dönemi inceleyen araştırmalar sınıflamanın kalıcı öğretimsel faydaları olduğunu göstermektedir. Üstün yetenekli öğrenciler akademik çıktılar açısından homojen gruplamaya daha pozitif bakmışlardır. Liselerde seviyelendirme ve ders alma (seçimi) akademik başarının en güçlü yordayıcılarıdır. Bunların yanında branşlara göre de ayrı ayrı değerlendirme yapmak söz konusudur. Özellikle matematik alanı ile ilgili yapılan araştırmalar diğerlerine göre daha çok gözükmektedir. Genel olarak da homojen yapıyı öne çıkarmaktadır. Bahar, Karma sınıfları destekleyenlerin daha etkili olduğundan değil, daha eşitlikçi olduğu için karma sınıfları desteklediklerini ifade etmektedir. İlkokul seviyesinde yeteneğe göre sınıflandırmanın özellikle zayıf öğrencilerde sosyal ve psikolojik zararları üzerinde durulduğu için hemen hemen hiçbir yerde uygulanmamaktadır. Karma sınıfın olumlu fakat istatistiksel olarak anlamsız bir olumlu etkisi vardır. Karma grup alt seviyeler için olumlu etkilere sahipken, yüksek yetenekli öğrenciler için küçük, hatta olumsuz etkileri olmuştur. Bir araştırmada karma gruplarda ortalama ve daha az başarılı olanların başarıları, aynı yetenek grubundaki öğrencilere göre önemli derecede yüksek çıkmıştır. Yüksek yeteneğe sahip öğrenciler yaklaşık olarak aynı başarı göstermişlerdir. Homojen sınıflarla ilgili kaygılar arasında öğrenciler arasında sosyal sınıflara göre farklılıkların oluşması, bunun da zaman içinde sınıflar ayrımı gibi bir sonuç vermesi vardır. Bir okuldaki sınıflar arasındaki başarı gruplandırmasının benzerini, ülkedeki tüm ortaöğretim sistemine uygulayan MEB, bu düzenlemeleri yaparken acaba uzun vadeli düşünmüş müdür, sorusu ister istemez akılları meşgul ediyor. Çünkü eğitimde başarıyı yakalamış ülkelerle, ekonomik anlamda kalkınmış ülkelerin eğitim sistemleri incelendiğinde; bu ülkelerin ortaöğretime geçiş sistemlerinin ortak özelliğinin, tüm öğrencilerin % 1-2’sini kapsayacak şekilde bir seçme sınavından geçirerek seçen, diğer % 98’lik öğrenci dilimini ise çeşitli yönlendirme yöntemleri ile karma (başarıya göre sınıflandırılmayan) bir şekilde oluşturulan ortaöğretim kurumlarına yönlendiren bir sistem olduğu görülecektir. 2012-2013 öğretim yılı sonunda, gerek SBS sınavıyla, gerekse diploma notuna göre başarı gruplandırmasına göre gruplandırılan liseler, zaten sorun yumağı haline gelmiş eğitim sistemimizin en büyük problemi haline gelecektir. Başarı gruplandırmasına göre orta ve alt gruptaki liselerde görev yapan idareciler ve öğretmenler ile bu liselerde öğrenim gören öğrenciler, hem öğretim, hem disiplin, hem de dışlanmışlık gibi önemli sorunlarla yüz yüze kalacaklardır. 2013-2014 öğretim yılında bu sistem uygulanmakta ve geri dönülmesi olanaklı görülmemektedir. Ancak bir sonraki öğretim yılında, hem ekonomik anlamda velilere yük getiren, hem de öğretimsel açıdan çeşitli sakıncaları barındıran bu sistemden derhal vazgeçilmeli, ortaokulu bitiren bütün öğrencilerin en fazla % 2-3’ünü seçme sınavıyla seçen, diğer öğrencileri ise çeşitli yöntemlerle yeteneklerine ve ilgilerine göre yönlendiren bir geçiş sistemi hayata geçirilmelidir. *Yrd. Doç. Dr. Mustafa BAHAR Fatih Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Öğretim Üyesi http://www.kariyerpenceresi.com/?yazarlarimiz,12,121/homojen-sinif-mi-karma-sinif-mi.html