LA diyerek İLLA sırrına mazhar olanlar küfre karşı imanı tercih etmiş ve batıldan hakka hicret etmişlerdir.

Selehattin DUMAN

          Geçenlerde bir esnaf arkadaş ziyaretinde hasbihalin zirvesine yakın bir yerlerde aynen şu ifade döküldü dilinden. Her tercih bir hicrettir ya da tersi, her hicret bir tercihtir hocam. İşte dedim bu hafta ki yazımın teması bu olmalı. Çünkü insan her an tercihler aleminde hayat sürmekte olup bir yere ya da bir hale hicret etmedeler. ‘'Ameller niyetlere göredir. Kişi niyetine nail olur. Kimin hicreti Allah ve Rasulüne ise ona verilir. Kimin hicreti dünya malı ya da nikahlayacak bir kadına ise onun hicreti de onadır.’’ Hadisini hatırda tutmakta yarar var.

          Bizim ilk hicretimiz Hz Adem (A.S.) ile dünya alemine doğru oldu. Hz. Adem ve eşi Hz. Havva annemizi aldatan, yoldan çıkaran iblis onları makam ve yücelikle aldattı. Onları ebediyyen cennette kalmak ve melek olmak umudunu fısıldamak suretiyle ayaklarını kaydırarak aldattı. Yani insanlığın ebeveyni Allah’a açık isyan arzusu ile değil aldanarak hata işlemiştir. Açık isyan iblisin işiydi. Hem de meydan okuyarak. Konu ile ilgili Araf suresinin ilk kırk ayetini okuyanlar epeyce aydınlanacaklardır ki hararetle tavsiye olunur.

          Şimdi gelelim insanlığın ebeveyninin tevbesine. Ya rabbi biz hata ettik sen affetmezen nice olur halimiz dedi ve boyun büktüler. Affın başkaca bir yolu da yoktu zaten. İblis ise ben üstünüm dedi sonra beni azdırmana karşılık Ademin çocuklarını sana kulluk etmekten alıkoyacağım diye meydan okudu. Adem, kulluğa/u İblis, Şeytan olmaya/yı yani ebedi cehennem ehli olmaya/yı Hicret/ Tercih etti.

          İnsan doğar, yaşar, büyür, ölür. Burada tercih yok elbette. Ama yaşarken her bir eylem bir tercihtir. Zalim olmayı tercih eder insan, ya da ahlaklı olmayı; ya da olmamayı. Baba nasihati; -Oğlum müslüman mazlum olur ama asla zalim olmaz. Zulme uğramamak için de gayret içinde olun. İnsan seçer ve tercih eder. Hak üzre olmayı veya Batıla hizmet etmeyi. Hiç bir tercih doğru ya da yanlış olma ihtimalinden beri olmadığı gibi yapılan tercihler de ebediyyen karşılıksız kalmaz. Ne ödül ne de ceza anlamında.

          Siyaset edenler de tercihler yaparlar ve bu tercihler zaman zaman hatalı da olabilmektedir. Bu felakettir bir siyasi için sanılabilir ama bazı hatalar hariç pek bedel ödenmemiştir şimdiye kadar. Tercihlerinde isabet edenler ise her zaman olmasa da minnet ile anılmışlardır. Ticaret ise hatanın hoş görülmediği önemli alanlardan biridir. Onun için kırk ölçüp bir biçer tüccarlar.

          Sair işlerin herbirini ayrı ayrı zikredecek değiliz. Mühim olan tercih yaparken işimizin bize ve millete maliyetini düşünme gerekliliği kadar tercih yöntemlerimiz ne olmalıdır sorusudur. Yani yaptığımız işlerde kendimize ve çevremize hatta ülkemize neler katıyoruz ya da kaybettiriyoruz düşüncesini en yüksek dikkat düzeyinde tutmak olmalıdır mesele.

          Devlet işinde çalışan işçisi, memuru, amiri kendi işinde çalışan kişiden daha az dert sahibi olur ise tercihlerinde yanılma riski de ters orantılı olarak yükselecektir. Dolayısıyla helal ve yasal çizgisinde ki işaret taşlarını iyi tanımak ve tam da bu noktada yolun ortasından ilerlemek ve kenarlardan kaçınmak. Hani her yasal Helal değildir dolayısıyla yasal olan ama helal olmayan konusuna dikkat çekmişti ya Alev Alatlı. Tam da bunu söylüyorum.

          Siyaset yapmak yasal ama siyasi ikbal için iftira ve karalama yapmak Helal değildir.

          Ticaret yapmak yasal ama haksız rekabet oluşturacak reklam yapmak Helal değildir.

          İşinde iyi olmak için gayret yasal bu uğurda diğer insanların omuzlarına basmak Helal değildir.

          Kendini ve menfaatini korumak yasal ama kendi menfaati için birilerini karalamak ve iftira etmek Helal değildir.

          Bu listeyi Alev Alatlı gibi bir düşünür kadar uzun uzadıya sıralamak hadsizliğine düşmeden kısaca hicreti tekrar ele alalım.

          İyi insan olmak bir tercih olarak bizi kötülükten hicret ile alıkoyar. Bazen zor da olabilir bu. Öyle olsa da iyi olmak iyi kalmaktan kolay olsa da iyi olmaya ve kalmaya devamda ısrar değerli bir hicrettir. Bazen zorunlu hicretler yaşarız. Tıpkı Mekke güzellerinin Medine’ye gidişi gibi. Gidiş bir kaçış değil değerli bir inancın, fikrin filizlendiği yerden güçlenmek üzere yaptığı bir miktar toprak ve hava değişimidir.

          Hakkın rızası nerede ise onu aramaktır hicret. Bazen bu rıza burnumuzun dibinde olur iken görülmez, bazen bize uzaktan gel diye işaret eder. Rıza-i İlahi yerde midir, gökte midir. İşte ya da güçte midir? İskanda ya da göçte midir? Ticarette mi yoksa siyasette midir? Uzlette mi yoksa ülfette midir? Var olmaya yokluğu tercih gerçekten Hicret midir? (Terki dünya, terki ukba, terki hesti, terki terk.)

          Bu soruların cevabını herkesin şu an itibariyle hepsinde ve daha fazlasındadır diye cevapladığını duyar gibiyim. Elbette doğrudur. Yerine, zamanına göre her bir seçenek rızaya ulaşmak için bir yoldur, vasıtadır. Öyle ise gelin canlar bir olalım. Bu sözün eksik anlaşıldığı kanaatindeyim. Bir olmak bir ve bütün olmaktan ibaret değildir. Bir olan Allah’ın rızasına uygun davranmayı kasteder en temelede. İşte onun için birlik olur / oluşur. Bir olmak Tevhiddir, Vahdettir. Yol ve gaye bir olunca ayrılık kalmayacaktır.

          Nefsinin esiri olma ve nefsini Bir’ e ortak koşma çağın vebasıdır. Sadece kendi nefsinin doğru, iyi olduğunu düşünenler elbette düştükleri isyan çukuruna girmeyi tercih etmişlerdir. Her tercih bir hicrettir. Öyleyse nefsinin pençesine esir düşme hastalığının çaresinin de yine bir hakkı tercih ve Hak’ka hicret olduğunu hatırlayalım.

          Hak zulmün karşıtıdır. Herkese her kişiye HAK’ kını vermek adalettir. Kim zulmederse hicreti Batıl’adır. Kim adalet ederse Hicreti Hak’kadır. Şimdi tam yeri geldi.

          Ya rabbi bizi Hakkı Hakk bilip Hakka ittiba, Batılı Batıl bilip Batıldan içtinab eden kullarından eyle. Eskilerin bu duasına bayılırım olduğu günden. Şimdi ben de şöyle diyorum. Ya rabbi benim /bizim tercihlerimi /zi Hicrete ve Rızana muvafık eyle. Hicretimi rızana ve yoluna layık olanların hicretinden eyle. Yaşadığımız sürece adalet ve Hakkaniyetten ayırma. Yol arkadaşlığı yaptığım kardeşlerimi hidayetten ayırma. Yol arkadaşı kılacaklarını hikmet üzere olanlardan eyle. Diğerlerinden de beri kıl Allahım.

          Vesselam

          Selehattin DUMAN

          Eğitim Bir Sen İstanbul Bir Nl. Şb. Bşk. Yrd.

          07.05.2017 02:55