-İstikamet neresi?

- Kızılelma,

- Ailene bir mesajın var mı?

- Beklemesinler.

- Milletine mesajın var mı?

- Bu vatanı bölemezler.

Bir yanda böyle asil bir diyalog, diğer yanda; “Sizi, savaşı derhal durdurmaya davet ediyoruz.” diyen mektup ve bildiri. Konu, kırk yılını terörle mücadeleyle geçirmiş bir ülkede; “Görüş ayrılıkları normaldir, demokrasi tam da bu demektir.” diyerek geçiştirilemeyecek kadar ciddi bir konu.

Askerimiz; “Kızılelma’ya, şehit olmaya gidiyorum, ailem beni beklemesin, bu vatanı bölemezler.” diyor. Hâlbuki “Cihad ve Şehadet” kavramları, müfredata girsin mi girmesin mi tartışmalarını daha bu ders yılının başında yapmıştık. Birileri cihad ve şehitlik kavramının, lise öğrencilerimizle bile buluşmasına razı değildi.

İnsanlarımızı, eğitimle sokmaya çalıştıkları kalıp belli oldu. Bunu, neden yaptıkları da belli oldu. Bütün çabalarının boşa çıktığını da görmüş olduk. Milletimizin neredeyse genlerine işlenmiş kavramları, toplum mühendisliği ile yok edemeyeceklerini görmüş olmalılar.

Şimdi müfredat ve ders kitabı tartışmalarını yeniden başlatmalıyız. Bu kavramlar, vatan ve millet sevgisi değil lise çağlarında, anaokullarındaki çocuklarımızla buluşmalıdır. Afrin Harekâtı, sadece istatistikleriyle ve sonucuyla değil, bütün tartışmalarıyla ve arka planıyla müfredatımıza girmelidir. Bu sürecin ayrıntıları üzerinden, tarihi dersler çıkarılarak öğrencilerimize bilinç kazandırılmalıdır.

Kendi milletinin değerleriyle kavgası olanların, ülkesi adım adım işgale giderken nasıl bir körlük içine düştükleri, ibretlik bir ders olarak okutulmalıdır. Aydın olmanın, batının piyonu olmak anlamına gelmediği anlatılmalıdır çocuklarımıza. Aşağılık kompleksinin insanı ne hale düşürdüğü, ihanetin her dönem nasıl tezgâhlandığı anlatılmalıdır. Bugün çok insancıl kesilenlerin, terörün insanlarımızı katlederken neden seslerinin çıkmadığı, bugün atılmayan bir adımın, ileride binlerce insanımızın hayatına nasıl mal olacağı anlatılmalıdır.

Eğitimin, verdiği ruh ve ürettiği teknoloji ile bir ülkenin savunmasında, var olmasında ve insanlarının başı dik ve güvende olmasındaki rolüne şahit olduğumuz bu dönemi çok iyi analiz etmeliyiz. Eğitimde aradığımız motivasyon kaynağını bulduğumuzun farkına varmalıyız. İkinci dönem okullardaki etkinliklerin merkezine Afrin Harekâtını koymalıyız.

Hem teröre destek olup hem de aynı zamanda barışçıl ve insancıl görünebilmeyi başaranlara, özgürlük diyerek yıllarca yasakları savunanlara, vatanına ihanet içindeyken vatan sevgisini kimselere bırakmayanlara inat, ikiyüzlülüklerini suratlarına çarparak; mehter marşıyla coşan, cihad için ailesinden geçen, şehit olmak için can atan nesiller yetiştirmeye devam edelim. Afrin’i bereketlendirelim, geleceğimizi eğitimle sağlama alalım. İkinci dönem çok işimiz olacak ancak işimiz kolay olacak.

Bu yazıyı ve yukarıda diyaloğunu paylaştığım kahraman askerimizin birkaç cümle ile bize verdiği dersi;  eğitim sistemimizi sadece akademik başarıya endeksleyen, okulları nitelikli/niteliksiz diye ayıran, taban puanı yüksek öğrencileri kapma yarışına giren etkili, yetkili, eğitimcilere atfediyorum, belki akıllarına, yerleştirecek lise bulamadığımız öğrenciler de gelir.

Talat YAVUZ

Eğitim Bir Sen İstanbul 4 No’lu Şube Başkanı

[email protected]

www.twitter.com/talatyavuz29

www.facebook.com/yavuztlt