GENÇLİĞE BÖYLE Mİ ÖRNEK OLUNACAK..

    

 

          Büyüyen Türkiye, dönüşen Türkiye sloganına yakışır bir değişim içinde. Büyümeye odaklanmışken baş döndürücü bir hızla yeni dönemeçlere gelmişiz de, dönmüş müyüz dönüyor muyuz bilemedik. Süreçler silsilesi içindeyiz.  Şimdi de dershane dönüşüm süreci gündemde.

          Dershaneler önce kapatılacak dendi. Sonra yok yok kapatılmayacak dönüşecek dendi; hadi hayırlısı dedik. Haklı haksız gerekçeler üzerinden kamuoyunun önünde tartışıldı.  Millete hizmet her kimden geliyorsa kıymetlidir. Lakin verilen hizmetler, her vatandaşın en doğal hakkı olan milli eğitim sistemini gölgeleyecek, savunma geliştirme adına sistemi ve çalışanlarını karalama şeklini alacaksa işte orada mesleki etiğimiz, ideallerimiz öne çıkar. Okullarımız esastır, öğrencilerimiz bu işte paydaştır. Bu tartışmaların politik tarafı bizim çok ötemize düşer. Bizler eğitim boyutu tarafından bakar ve yorumlarız.

Dershane tartışmaları eğitim merkezli olarak, çocuklarımızın gençlerimizin gelecek kaygıları üzerinden yapıldığı için, bu süreç genç nesillerce yakinen takip edilmiştir. Onlarda herkes gibi fikirlerini beyan etmişler, yorumlar getirmişlerdir. Bilinçli bilinçsiz şekilde korkuları daha bir körüklenmiştir. Tartışmaların tam merkezinde olan gençlerimize hiç de iyi örnek olacak şekilde bu süreç yürütülememiş ve yönetilememiştir. Konuyla ilgili fikir beyan edenler, dün söylediklerini bugün kendileri bile anımsamayıp, kendi seslerine yabancılaşmışlardır. Sosyal medyada tartışma dilendikçe dillendirilmiş, farklı farklı mecralara çekilmiştir. Biz biliriz ki; iyi günde paylaşılanlar, kötü günlerimizde, yollarımızın kesişmediği köşelerde ifşa edilmez. Aba altından sopa gösterircesine biriktirilenler, azar azar pazara sürülmez. Eğitimden yola çıkıp başka başka kazanımların peşine düşülmez. Bunu yapanlar ben doğruyum, ben haklıyım demesin. Hak aramak asaletle, nezaketle yapılır. Yeri geldiğinde susarak zarafetle yapılır. İnandığınız değerler davranışlarınıza, söylemlerinize yansımazsa gerçeklik değeri kalmaz.  Çocuklarımızın, gençlerimizin zihninde, fikir kirliliğiyle beraber olumsuz örnekler oluşmaktadır. Öğrencilere, okullarında bilgi aktarılırken bir yandan da doğruluk, dürüstlük, düşüncelere saygı, maneviyat gibi ortak değerlerimizin önemi vurgulanır. Bilgiyi yerinde ve zamanında iyilik adına kullanmak, hak aramakla saygısızlığı birbirine karıştırmamak, paylaşmayı, sözünde durmayı ve daha nicelerini önemli kavramlar olarak öğrenirler. Ebeveynleri hep uyarmaz mıyız çocuklarınıza örnek olunuz, siz uygulayın ki çocuklarınızda sizleri görsün, sizleri örnek alsın ve öğrendikleri pekişsin, kalıcı olsun diye. Göz önünde olanların, ülkeye yön verenlerin ağızlarından çıkacak her söz, her davranış önemlidir. Toplumun farklı kesimlerince takip edilmektedirler. Çocukluk ve gençlik dönemi tüm yaşamın şekillendiği  dönemlerdir. Doğru yönlendirme, değerler kazandırma çok önemlidir. Kazanan taraf olmak adına, her yol mubah diyerek mi erdemli, inançlı, dürüst gençliğe örnek olunacak. Kırmadan dökmeden tartışmayı, iyi niyetli olmayı, haktan hukuktan ayrılmamayı sergilemeniz gerekirken, tüm bu değerleri yok mu sayacaksınız. Sonra da her şey eğitim için mi diyeceksiniz. Bu ne yaman çelişkidir böyle. İlgili kişilerce yapılan açıklamaların biri birini tutmayacak, bir ileri bir geri vitese takılacak, meraktayız bu menzile ne zaman varılacak. Dilinizin söylediğini, gönlünüzün istediğini davranışlarınızla, tutumunuzla uyumlu hale getirerek; hakikate giden yolda ister koşun ister yürüyün. Yeter ki ne isteyip neyi istemediğinizi açık bir dille söyleyin, temiz bir kalple besleyin, yapıcı tutumlarınızla destekleyin. Kendi çemberinizde dönüp durunda milletin yörüngesini bozmayın. Biraz içinize, içsel gerçekliğinize dönün.  Adaleti, hak ve hukuku her zaman herkes için istemeyenlerin, sessiz çığlıkların feryadını duyamayanların samimiyetinden şüphe duyulur, yol yöntemleri de sorgulanır. Ülke gençliğini, ideallerini malzeme yapmak, oyunu kural dışı oynamak eğitime gerçek darbeyi vurmak değil de ya nedir? Bu gençlik bu kadar yanlışları göre göre mi doğruyu bulacak. Demokratik, çalışkan, yüksek karakterli nesiller arzulanırken, eğitimde fırsat eşitliği istenirken bu gençlik her dara düştüğünde, değerlerinden uzaklaşıp, kural tanımaz taktiklerle yol alır diye hiç mi kaygılanmazsınız? Eğitimcilerin emeğini böyle zayii edeceksiniz. Sonra da gençlik geleceğimizdir diyeceksiniz. Kapatın, kapatmayın, dönüşün, dönüştürün ama gençlerimizi olumsuz örnekler deryasına salmayın. Onlara bir ayna olun, gerçeklik ve doğruluk aynasını tutun.

         Eğitim-öğretim uzun soluklu bir süreçtir. Hayat boyu her yerde herkes için eğitimin neferleriyiz. Mutlu nesillerin medeniyet yolunda el ele, gönül gönüle yürüdüklerini görmektir hayalimiz.

 Neşe VURAL