(Bu yazı bir futbol cahilinin kaleminden çıktı. Sürç-i lisan eylediyse af ola.)

 

 

 

 

İlkokulda iken amcaoğulları, kardeşler, komşu çocukları ile birlikte dedemin pilli radyosunu alır, bizim bahçedeki kayısı ağaçlarının altında toplanır, beş dakikada bir değişen maçların tamamını dinlerdik.

“Evet, sevgili seyirciler, şimdi Ali Sami Yen stadyumundayız, ben spikeriniz Orhan Ayhan…”

O kadar dikkat kesilirdik ki yanımızdan bir kedi geçse miyavlayarak, hepimiz birden ayağa kalkar, huzurumuzu bozduğu için, büyük bir gürültüyle kovalardık. İçimizden biri çok konuşsa hemen uyarılırdı.

“Seni mi dinnnleyecez, maçı mı karrrdeşiiiimm!”

Kimimiz Beşiktaşlı, kimimiz Galatasaraylı, kimimiz ise Fenerbahçeli idik. Başka takım yoktu bizim için. Diğer bütün takımlara “gâvur” muamelesi yapardık. Zaten spikerler de maçı ona göre anlatırlardı.

Fenerbahçe gol atsa;

“Gooooooooooooollll!”

Hep beraber ayağa fırlardık. O kadar heyecanlanırdık ki bizim takım olmasa bile ilk anda nara atar, sonradan meseleyi anlayıp çaktırmadan yerimize otururduk.

Diğer takım gol atsa;

“Ve gol maalesef, tüh! Defansta boşluk affedilemez sayın seyircilerrrr!”

Biz de üzülürdük haliyle…

Ben Fenerbahçeli idim mesela. Babam da Fenerbahçeli idi çünkü.

Galatasaray ve Beşiktaş’ı tutan arkadaşlarla her gol sonrası kısa bir atışma yaşar, devamını bir haftaya yaymak üzere kısa keserdik.

Futboldan anladığımız için değil, en az 360 günümüz beraber ve aynı ortamlarda geçtiğinden, her hafta muhabbetini yapacak bir heyecandı bizim için. Sadece birer isim.

***

Sonra kartlar falan çıktı. Sakızların içinden futbolcuların formalı resimleri ilgimizi çekerdi. Herkes kendi takımının serisini tamamlamaya çalışır ve albüm oluştururdu.

Sakızlarda çıkan kartlarda sadece üç takımın futbolcuları olurdu.

Fenerbahçe,

Galatasaray,

Beşiktaş…

Hepimiz bu üç takımın on birini bilirdik.

Şeytan Rıdvan,

Kral Tanju,

Golcü Rıza…

Bütün oyuncularının en detaylı özelliklerine vakıftık anlayacağınız.

***

Daha sonrasında Futbol ile ilişkim kesildi. Bugüne kadar da ilgi alanıma girmedi, girecek gibi de görünmüyor. Takım tutmam, maçları merak etmem.

Ama sonuçta bu ülkede yaşıyorum ve en çok ilgi gören haberler futbol haberleri. Kulak misafiri olmamak mümkün değil.

Özellikle son yıllarda ortaya çıkan, alengirli işler, şike ve benzeri durumlar…

***

Bu yazıyı da esasen Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu'nun (PFDK) 10.08.2017 tarih ve 1 sayılı toplantısında almış olduğu karar ile son dönemde yıldızı parlayan ve seyirci motivasyonu yüksek Torku Konyaspora’a verdiği “ceza” üzerine yazıyorum.

“Ceza” tırnak içinde…

Çünkü şüphe içindeyim; neye, kime, niçin ceza?

Her zaman merak etmişimdir. Ligin oluşabilmesi için on sekiz takıma ihtiyaç var. Yıllardır bir sürü Anadolu takımı geldi geçti. Ama üç takım hep yerinde:

Fenerbahçe,

Galatasaray,

Beşiktaş…

Yıllar geçti, dünya değişti şartlar değişti ama spikerler hala bu üç takımın diğer Anadolu takımları ile maçlarını sunarken, Anadolu takımlarına “gâvur” muamelesi yapmaya devam ediyorlar.

Bugün artık hepimiz biliyoruz ki ülkemizde futbol sektörü, mafyatik bir yapı ile idare ediliyor ve kendine göre bir “raconu” var. Çünkü dönen para büyük, büsbüyük!

Hatta mafyanın da ötesinde, artık bir tür terör vakıasına dönüşmüş bile denilebilir.

Türkiye'nin futbol teröristleri;
Galatasaray
Fenerbahçe
Beşiktaş

Bu takımlar dışında bir Anadolu takımı başarı gösterdi mi ortalık karışıyor.

Ne yapıp edip bir yolunu bularak saf dışı ediyorlar.


Söz konusu Konya olunca işi daha da ciddiye almışlar bu sefer. Yanlarında Sözcü, Cumhuriyet gibi yabancı basın da olunca, hemen hallediverdiler “ceza” işini.

Haksız, adaletsiz, hukuksuz bir şekilde…


Sırf Konya'nın genel yapısının muhafazakâr olmasından kaynaklı bir yaklaşım.
Hâlbuki Konya Anadolu'dur, Anadolu'da kurulan medeniyetimizin ilk merkezlerindendir. 

Aslında mesele sadece Konya da değil. Adanaspor da olsa, Vanspor da olsa durum değişmez.

Mesele Anadolu'dur.

İstanbul'da Beyaz elitlerin kaymağını yediği (ama gariban Anadolu insanının desteğiyle var olan) Futbol teröristi bu üç takımın kaybetmemesidir mesele.

Özetle;
Malum üç takım, başrol; diğerleri figüran olmaya devam edecek. Çok konuşan olursa, Trabzon gibi güçlü bile olsa, haddini bildirirler.

Ya da

PFDK Konyaspor'a 5 maç seyircisiz oynama ve bir kamyon para cezası verir, daha da durmazsa bakarlar bir çaresine

Evet, bir futbol terörü var:

Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş tarafından idare edilen…

Spikeriyle, Hakemiyle, basınıyla, PFDK’sıyla, Nişantaşı elitleriyle, para babası mafyalarıyla…