Mehmet Akif’i hepimiz İstiklal Marşımızın şairi olarak tanırız. Her zaman gururla okuduğumuz on kıtanın her satırı onun yaşam hikâyesidir aynı zamanda.

Sadece onun mu?

Değil elbette. Cümle milletimizin hikâyesidir…

İstiklal Marşı kadar bizleri derinden etkileyen bir şey daha var. Milli Mücadele yıllarında açılan yarışmaya, para ödülü var diye katılmamış olması…

Dönemin Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Bey, Hasan Basri Bey’e rica ederek Akif’i ulusal marşı yazmaya ikna eder. Akif ise para ödülünü almamak şartıyla katılmayı kabul eder.

Üstelik şiiri marş olarak kabul edilip milletvekilleri tarafından ayakta, alkışlar arasında dinlenirken, utancından çaktırmadan meclisi terk eden Akif Bey’in sırtında bir arkadaşından ödünç aldığı palto olduğu halde…

Ödül olarak verilen 500 lirayı Hilal-i Ahmer bünyesinde olan, kadın ve çocuklara iş öğreten ve cepheye elbise diken Kızılay Dar-ul Mesai’sine bağışlar. Kaldı ki o sırada 600 lira borcu olduğu söylenir.

Bütün ömrü boyunca milletine, ülkesine, insanlığa hizmet etmiş bir insandır Mehmet Akif Ersoy.

İşgal altındaki Osmanlı topraklarında zalimlere karşı haykıran bir ses, insanları birlik olmaya çağıran bir nefes ve istilacı batı güçlerine karşı bir direnişçidir o.

Bütün hayatı boyunca doğruluktan, dürüstlükten, cömertlikten ve vefadan taviz vermemiştir. Üstelik hep fakir ve sıkıntı içinde olduğu halde.

Ömrünün sonlarına doğru yalnızlık içinde büyük açılar çekmiştir maalesef. 27 Aralık 1936’da Beyoğlu’nda bulunan Mısır Apartmanı’nda hayatını kaybettiğinde de yalnız olan Akif Bey, üniversite öğrencilerinin haberdar olması sonucunda büyük bir kalabalıkla ebediyete uğurlanır.

Biz onu şu meşhur sözleriyle de hatırlarız:

Hasta yatağında iken kendisi ile röportaj için gelen yabancı bir gazetecinin, şimdi isterseniz bir istiklal marşı daha yazabilir misiniz, sorusuna verdiği “Allah bu millete bir daha bir İstiklal Marşı yazdırmasın!” cevabıyla…

Âmin…

 

***

Akif’i anlatmakla bitiremem. Bu yazıdaki asıl amacım da zaten Akif’i anlatmak değil; onu güzel anlatan bir kitaptan bahsetmek.

Değerli Şair ve Yazar Vural Kaya tarafından kaleme alınmış, Kayalıpark Çocuk yayınlarından çıkan Akif’im isimli kitabı okudum, çok beğendim ve sizlerle de paylaşmak istedim.

Mehmet Akif malumunuz Osmanlı’nın bilgi birikimi ile yetişmiş donanımlı bir münevver. Dili biraz ağırdır.

İlginçtir, onunla ilgili okuduğum kitaplar da ondan esinlenmişçesine ağır bir dil kullanırlar.

Hâlbuki bizim bu milli Kahramanımızı herkese tanıtmamız lazım ama en çok da çocuklara anlatmamız lazım değil mi?

İşte bu alanda yazılmış çok az eser var. Bunlardan biri de “Akif’im” isimli kitap.

Vural Kaya bir şair ve yazar. En çok da çocuklar için yazar…

Daha önce “Kutlu Çocuk” ismiyle Peygamber efendimizi, “Necipçik” isimli eseriyle de edebiyatımızın ve düşünce hayatımızın önemli şahsiyetlerinden Necip Fazıl Kısakürek’i çocuklara sevdirmeye çalıştı. Daha başka kitapları ve çocukların seveceği şiirleri de var.

Akif’im kitabında yer alan yazar tanıtımı kısmını özellikle okumanızı isterim. Çocukları çok seven ve onlarla ilgili dikkat çekici hayalleri olan yazarı, anlaşılan, çocuklar da çok seviyor. Bu sebeple şimdiye kadar birçok ilimizde çocuklarla buluşmaya, onlarla söyleşmeye, onların seveceği kitaplar yayımlamaya devam ediyor.

Akif’im isimli kitaba gelecek olursak;

Tasarımı ve içeriği ile çocukların gönlüne göre bir eser olmuş. Resimli olarak hazırlanan kitapta okuyucu ile etkileşim sıkı tutuluyor. Yazar hem kendisi bilgi veriyor hem de çocukların bu kitabı okurken aynı zamanda başka kaynaklardan yararlanmasını sağlamaya çalışıyor.

Dili çok sade ve anlaşılır. Arada bir, sorular sorarak, çocukları araştırmaya yöneltirken bazı soruların cevabını da kendisi veriyor.

Bu kitabın yazarına göre çocuklar candır. Onun için de sürekli “cancağızım” diye hitap ediyor onlara.

Her şeyi de anlatmayayım size. Ben kitabı elime aldım, bir iki saatte okudum, bitirdim. Hem çocuk gibi eğlendim hem yeni şeyler öğrendim hem de bildiklerimi pekiştirdim. Arada bir yazarın tavsiyesi ile sözlüğe de baktım.

Değerli öğrencilerimizin bu kitabı çok seveceğine ve her hafta en az iki defa yazdığı marşı gururla okudukları Akif dedelerini, hem de eğlenerek, tanımak gayretine gireceklerine eminim.

Çok kıymetli öğretmenlerimizin de bu kitabı öğrencilerine okutmak isteyeceklerinden şüphem yok.

Unutmadan söyleyeyim bu kitap sadece çocuklara hitap etmiyor. Büyüklerde zevkle okuyabilirler. Bizzat tecrübe ettim.

Yazıyı kitap tanıtımı için yazılan kısım ile bitireyim isterseniz:

***

Mehmet Âkif Ersoy;
Büyük İstiklâl kahramanı,
İyilik güzellik ülkesinin unutulmaz nadide çiçeği,
Büyük düşünce ve eylem insanı,
Şiirin ve sözün vicdan sesi,
Al sancağımızın ses rengi,
İstiklâl Marşı’nın şairidir.

Bu kitap, Âkif’imizi yediden yetmiş yediye herkes okuyup öğrensin diye kaleme alınmıştır.

***