6287 sayılı kanunla okullar ilkokul, ortaokul ve liselere dönüştürüldü.Ülkemizde binlerce okuldan çoğunluğu bu dönüşümden nasibini almış oldu.Dönüşmeyen ya da dönüştürülemeyen okullar içinse çözümler aranıyor.Okulların dönüşümü ile kendini okula ait görmeyen yöneticiler ve öğretmenlerin varlığı da bir gerçek.Kanunda ve sonra yayınlanan genelgede dönüşümün kademeli olacağı yazsa da 2012-2013 eğitim öğretim yılının sonunda dönüşen okullarda gerek yöneticilerin gerekse öğretmenlerin pozisyonlarına uygun okullara gitmeleri için şimdiden gerekli çalışmalar yapılmalı, süreci uzatacak adımlardan uzak durulmalıdır.

Kanunun çıkması ve uygulanması ve kabul görmesi anlamında kademeli bir geçişi öngörmesi çıkabilecek muhtemel öngörülmeyen durumlarda bir esneklik getirmesi açısından düşünülmüş ve o günlerin şartlarına uygun bir karar olsa da geldiğimiz noktada yeni sistemin net olarak uygulanmasında bir problem gözükmemektedir.Aksine kademeli geçiş sürerse gerek sınıf öğretmenlerinden gerekse branş öğretmenlerinden ve hatta okullardaki norm fazlası idareci durumundan okulların verimi düşecektir.Kendini okulunda fazla hisseden bir kişiden verim beklenemez.Onu kadrolu olarak çalışacağı bir okula göndermek en doğru olan yoldur.Bunun için dönüşüm durumuna göre 2013 haziranında eğitim bölgelerindeki aday kayıtlar tamamlanmalı, normlar yeniden belirlenmeli ve yeni norm durumlarına göre öğretmen ve yönetici atamaları süratle yapılmalıdır.

Bu günlerde ilköğretim kurumları yönetmeliğinin değişimi ile ilgili görüş alışverişinde bulunma çalışmaları sürmektedir. Aynı uygulama başta yönetici atama ve yer değiştirme yönetmeliğinde olmak üzere diğer tüm mevzuatta en seri biçimde yapılmalıdır.Okulları dönüştürmek yetmez, kuralları da dönüştürmeli gerekirse uzaktan eğitimlere devam edilmelidir.Alan değiştiren öğretmenlere bir defaya mahsus olmak üzere eski branşına dönebilme hakkı tanınmalı, haziran seminer döneminde alan değiştiren öğretmenlere mutlaka hizmet içi eğitim verilmelidir.

Devletin kararlı ve istikrarlı uygulamaları vatandaş tarafından çabuk kabul görmekte, değilse tereddütlerden çok fazla olumsuz etkilenmektedir. Bundan sonra vatandaşımızın mahallesindeki okulun durumu belli olduğuna göre kendi öz durumuna uygun çözümleri de bulmakta güçlük yaşamayacaktır.Bölgenin durumuna göre derslik ihtiyacı olan yerlere geleceği de düşünülerek kısa zamanda yeni sisteme uygun okullar yapılması şarttır.Çok katlı binalardan vaz geçilmeli,ilkokullar en çok iki katlı olmalıdır.Normal öğretim uygulamasının sağlanması,derslik başına en çok 30 öğrencinin olacağı biçimde alt yapı çalışmaları yapılmalıdır.

Eğitim öğretimin mutfağında asıl işi yapanlar öğretmenledir. Dünyanın en iyi sistemini de getirseniz uygulayıcılarının iyi değilse pek bir anlamı olmayacaktır.Bu açıdan özellikle öğretmenlere çok iş düşmektedir.Devletin yapması gereken bir taraftan  derslikleri yeterli hale getirmek iken diğer taraftan da öğretmen açığını bir an önce kapatması gerekir.Bunları yaparken mesleki heyecanını kaybetmiş,artık emekli olması gereken yalnız maddi sebeplere bağlı emekli olamayanları emekli olmaya sevk edecek özendirici uygulamalar da başlatmalıdır.Derslik açığını kapatmak için yerel yöneticilerle iş birliği içinde özel teşebbüsleri de harekete geçirmeliyiz.Özellikle devlet yapamadığı hizmeti vatandaşın yaptığı okulları kiralayarak alabilir.Çok önemli  yerlerdeki okulları satıp yerine yeni okullar yaptırabilir.

Son olarak öğrenciler açısından “bırakınız yapsınlar” anlayışını değiştirmek mecburiyetindeyiz.Öğretmenine saygısı olmayan bir nesil devletinde başına bela kesilir.Toplumsal dinamikler yeni neslin ahlak ve maneviyat noksanlığına işaret etmektedirler.İlimsiz din kör,dinsiz bilim topaldır. (Albert Einstein) Saygı ve muhabbetlerimle.([email protected])