Onlar kendi vatandaşını acımasızca katleden bir rejimin zulmünden ülkemize sığınan insanlar… Emperyalist devletlerin, terör örgütleri eliyle büyük planlarını devreye sokmaya çalıştıkları bir coğrafyadan ülkemize sığındılar. Bir kısmı Akdeniz sahillerinde can verdi.
Yabancı değiller. Bize 400 yıl vilayetlik yapmış bir bölgeden geliyorlar. Bir bakıma kendi vatanlarına geldiler. Ensar muhacir ilişkisinden de öte bir şey bu. Sayıları 3,5 milyondan biraz fazla.
Son zamanlarda onlara “manyak, it, hırsız, dilenci, köpek, cani, fahişelik yapıyorlar, geri dönsünler, beleşçi, vatanından kaçan korkaklar vs” türünden hakaretler ediliyor. Marjinalinden, en ılımlı sandığımız yazar, çizer, entelektüellerine varana kadar büyük bir kesim varlıklarından rahatsız.
Kılıçdaroğlu hemen her gittiği yerde “Suriyelerin birinci sınıf vatandaş, Türklerin ise ikinci sınıf vatandaş” olduğu algısını üretiyor. Onların vergi ödemediğini, bedavadan bir hayat yaşadığını, maaş bağlandığını hatta hastanelerde bile sıra beklemediklerini söylüyor.
İyi Parti’den Ümit Özdağ ise; Suriyelilerin %32,6’sının fazla kilolu, % 27,7’sinin ise obez olduğunu söyleyebilecek kadar ırkçılığı tavan yaptırmış durumda. Neredeyse tüm mesaisini Suriyeli misafirlerimize hakaret ederek geçiriyor.
Öyle ki vatandaşın ayağına taş değse artık Suriyelilerden biliniyor. Düşünün, Rusya’nın Veliky Novgorod şehrinde yaşanan bir hadise bile Suriyeli bir sığınmacının hastanede kadın doktorları dövdüğü şeklinde servis edilebildi.
Sonra bir uzman çıkıp “Suriyeliler bu ülkede büyük bir kriminal problemin ana kaynağıdır" diyerek son noktayı koydu. Artık Suriyeliler bu ülkede bir güvenlik sorunu olarak görülmeye başlandı. Geçenlerde ÖSO bayrağı eşliğinde eğlenen bir grup Suriyeli genç ise bardağı taşıran son damla oldu.
Vaktiyle Yahudi kökenli Moiz Kohen’in Türklerle Arapların birlikteliğini ortadan kaldırmak için körüklediği Arap nefretiyle zehirlenen ve “Çankaya yeter bize. Kabe Arab'ın olsun...” zihniyetiyle yıllardır Müslüman Arap nefreti aşılayan faşist kesimler bunu fırsat bilerek Suriyelilere yönelik akıl almaz hakaretlerde bulundular.
Kimileri Ermenileri örnek göstererek tehcir kararı alınmasını teklif ederken FETÖ’cü hesaplar da Kılıçdaroğlu’nun birkaç yıl evvel dile getirdiği “ Benim askerim şehit olurken onlar burada rahat ediyor” sözünden yola çıkarak “Suriyeliler, Türkiye'de yılbaşı kutlaması yaparken benim askerim Suriye’de şehit oluyor” şeklinde yüzlerce paylaşım yaparak Suriyeli misafirlerimize olmadık hakaretlerde bulundular.
Muhafazakâr bir yazarımız bile; “Sadece yaşlılar, çocuklar, kadınlar gelmedi... Memleketlerini savunacağını düşündüğümüz nice gençler de geldi..! Bu gençlerin “Vatan nöbeti nedir”, “Vatan savunması nedir” diye bir derdi varsa eğer, gün bugündür. Zaman bu zamandır. Çünkü Suriye’de artık sona geliniyor” diyerek o da artık bir tehlikenin varlığını haber veriyordu(!)
Oysa ülkede sanılanın aksine Suriyeli misafirlerimiz öyle ayrıcalıklı, imtiyazlı haklara sahip değiller. Bu tür algılar Arap düşmanı bir zihniyetin ürettiği algılar. Hastanelerde, okullarda, herhangi bir devlet kurumunda özel haklara sahip değiller. Fatura ve vergi ödemedikleri, devletten maaş aldıkları, üniversiteye sınavsız yerleştirildikleri, doğru değil.
“Bizim meşrebimizde dostlarına, kardeşlerine sırt dönmek yoktur. Bunun için zulümden ve ölümden kaçan tüm kardeşlerimize gönlümüzü açtık” diyen Erdoğan, Suriyeli misafirlerimize güvenli bölge tahsis edildiğinde zaten Suriyelilerin yerleştirileceğini ifade ediyor.
Muhafazakâr yazarımızın da ima ettiği gibi; savaştan kaçtıkları türünden üretilen algıların da bir gerçekliği yoktur. Zeytin Dalı Harekâtı için onlarca ilin askerlik şubeleri önünde sıraya giren Suriyeli gençleri unutmuş olamayız.
Ülkemizde hala 17-45 yaş arası 250 bin Suriyeli, ÖSO bünyesine katılmak için müracaat etmiş bulunmaktadır. Başvuran kişilerden biri de geçenlerde dört çocuğunu soba faciasında kaybeden bir babaydı.
Elbette Suriyelilerin içinde bir takım suçlara karışan insanlar olabilir. Ancak suçun, bayrağı, dili, rengi, ırkı olmaz. Bugün sürüler halinde ülkesini terk eden vatansızları, FETÖ darbesini dine-imana küfür ederek balkonundan alkışlayan aşağılık tipleri, Gezi’de hükümet devirmek isteyen çapulcuları, başörtüsüne hakaret eden, terör örgütlerine destek veren tayfayı torpil geçen faşistlerin saldırılarından Suriyeli misafirlerimizi korumalıyız.