Sendikal manada çok şey yazıldı. Fakat değerler boyutuyla, hakkaniyet çerçeveli çalışmalar Memur-Senin sendikal yarışa dahil olmasıyla gerçekleşti.
Memur-Senden önce kurulmuş olan sendikalar,Türkiye´de belirli alanları etkisi altına alarak devlet içinde bir devlet mantığı geliştirdi.
Alanlara inmek o sendikalar için tahrip ve savaş alanı olarak,sürekli bir tehdit barındırdı.
Hak verilmez alınır mantığı bu sendikaları eli maşalı bir hale getirdi. Konuşma tartışma ortamı oluşturmak, başvurulması gereken bir şık olmasına rağmen, onlar ellerine pankartlar alarak,meydanlardaki devlet mülküne saldırmayı, sendikacılık sandı.
Toplu görüşme düşüncesinin toplu sözleşme olarak tarihe geçmesi Memur-Senin başarısı ile şekil aldı. Yetkiyi bağlı bulunduğu sendikası olan Diyanet-Sen sayesinde alan Memur-Sen,sendikal zemini insan ve ahlak üzerine şekillendirdi. Meydanları kırmak, dükkanların camlarını indirmek, devlet mallarını yağmalama anlayışı yıkıldı, yerine daha medeni ölçekli çalışmalar aldı.
Artık Türkiye´de sendikacılık kırma dökme olarak yorumlanmadı. Hakkını isteyen sivil toplum örgütleri ,medeni bir şekilde toplu sözleşme masasında yerlerini alıp, haklarını savundu.
Bu hak arama tekniği, eski Türkiye hasreti çeken bir çok şiddet sever sendikayı rahatsız etti. Hak ararken haksızlık yapılmamalı diyen Memur sendikaları, sürekli eleştirildi, ötelenmek istendi. Belli bir olgunlaşma sürecinden sonra hakkını aramak isteyen çalışan, Memur-Senin insancıl olan tavrını anladı ve idrak etti. Geçmişte bazı sendikaların hak arama tekniğini ´bizden değilsen asla´ düşüncesini yıkan Memur sendikaları, kendisine üye olanın da, olmayanın da hakkını aradı, savundu. Böylece çok kısa bir süre içerisinde Memur-Sen ideolojik zeminli sendikal düşünce anlayışında olan herkesin, sevdiği bir sendika haline geldi.
Tabi değerler boyutunu önceleyen, insan merkezli bir hizmet anlayışı geliştiren Memur-Sen büyürken, eriyen diğer sendikalar bu duruma bir anlam veremedi. Hala düşüşlerinin sebebini anlamayan bu sendikalar, belirli aralıklarla hak arama ifadeleri yerine, saldırı ve itibarsızlaştırma manşetleri ile gündeme gelmeye çalıştı. Gündeme gelme çabaları ise Memur-Sen gibi bir çatıyı sadece ve sadece olgunlaştırdı.
Onlar ne derse desin, onlar ne yaparsa yapsın, Memurun hakkını hakkaniyet ölçüsünde savunurum diyen Memur-Sen liderleri,üye sayılarını bir milyona kadar büyüttü.
Aslında onları diğerlerinden ayıran çok basit farklar vardı. Memur-Sen liderleri kapı kapı gezip, meramını anlatmaya çalışırken, diğerleri sokağı, meydanları, yakmayı, yıkmayı adres göstererek,zihin dünyalarındaki kirli heveslerini kustu.
Artık Türkiye yıkarak büyüyen bir Türkiye olmayacaktı.
Artık Türkiye, hak aramayı hakkaniyet ölçüsünde, inanç ve kültür ayırımı yapmadan yapacaktı. İşte bunu başaran etkili , yetkili sendika Memur-Sen ve bağlı sendikaları idi.
Memur seni anlamak bir gönül işidir. Memur seni yaşamak bir ebed ve edeb işidir.
Edebi kendilerine rehber edinen her bir birey, bu çatının bir parçası olmayı ayrıcalık olarak görecekti.
İste şuan durulan nokta tam da buydu. Ezelden ebede, edeble yol almaya çalışan Memurlarımız kendilerini yuvalarında hissetti. Bu sebeple 1.111.111 sayısını hedef olarak gösterdi.
Bir rakamına anlam katan Memur-Sen,birleri alt alta sıralamanın 7, yan yana sıralamanın 1.111.111 olacağını söyledi. Bir olmanın, birlik olmanın, kenetlenmenin en büyük ifadesi,yola çıkanların yoldakileri kucaklamasıydı. Memur-Sen bunu yaptı.
Artık vakit söylenilenleri yaşama vakti.
Memur-Sen söylediklerini yaşattığı gibi, edeb yolculuğundan zerre taviz vermedi.
Teşekkürler Memur-Sen
Teşekkürler Eğitim Bir Sen
Teşekkürler Sağlık-Sen
Teşekkürler Diyanet-Sen
Teşekkürler Bem Bir Sen
Teşekkürler Büro Memur-Sen
Teşekkürler Enerji Memur-Sen
Teşekkürler Toç-Bir-Sen
Teşekkürler Ulaştırma Memur-Sen
Teşekkürler Birlik-Haber-Sen
Teşekkürler Bayındır Memur-Sen
Teşekkürler Kültür Memur-Sen