Eğitim-Bir-Sen Genel Sekreteri Talat Yavuz, Eğitim-Sen Ve Eğitim İş'in Müfredat Değişikliği ile ilgili açıklamalarına Tepki göstererek ''Eğitim Sen, Eğitim İş ve bileşenleri, henüz açıklanmamış bir müfredatın bilimsel olmadığını nasıl anlamış merak ettim açıkçası. Bu tutum, siz ne yazarsanız yazın ben zaten bilimsel bulmayacağım demek değil midir? Bu tavır ne kadar bilim ahlakına sığıyor?'' dedi.
YAVUZ açıklamasında Şu ifadelere yer verdi:
Türkiye Yüzyılı diye tanımladığımız devletimizin ikinci yüzyılında, eğitimde yeni müfredata her zamankinden daha çok ihtiyacımız olduğu açık. Artık batının peşine takılmış, batılı değerleri yücelten, kendi değerlerini ikinci plana atmış bir müfredatla çocuklarımızı eğitemeyiz. Artık güçlenen, dünyaya kafa tutan bir Türkiye var.
Dünya dengeleri içinde kendine önemli yer edinen ülkemiz, yeni vizyonuna uygun eğitim felsefesini ve içeriğini mutlaka üretmek zorundadır. Bu vizyona uygun yeni nesiller yetiştiremediğimiz takdirde, ortaya koyduğumuz iddianın içini dolduramamış olacağız ve söylemlerimiz havada kalacaktır.
Batı, insanlığa huzur ve barışı getirememiş, ürettiği kavram ve kurumlarıyla Gazze’de çamura saplanmıştır. Evrensel değerler diye ortaya koyduğu değerleri önce kendileri yok etmiş ve inandırıcılığını kaybetmiştir. Demokrasi sınavında sınıfta kalmış, mazlum milletleri koruyamamıştır. Dünyaya zulümden başka bir şey sunamamış, savaş, sömürü, gözyaşı, işgal ve ölümler sıradanlaşmıştır.
Yok ettiği değerler yetmezmiş gibi ürettiği ve dünyaya yaydığı ırkçılık ve sapkınlıklarla insanlığın geleceğini tehdit etmektedir. En temel hak ve özgürlükleri yok ederken sapkınlıkların yayılması için alabildiğine özgürlük sağlamış, sapkın fikir ve oluşumları desteklemiştir.
Böyle kritik bir aşamada batıya da kurtuluş reçetesi olacak duruşa, söyleme ve eğitim içeriğine ihtiyaç vardır. Tam da bu aşamada yürütülen yeni müfredat çalışması kıymetlidir, anlamlıdır. Ancak kendi değerlerine sırtını dönmüş batı tutsağı kişi, kurum ve sendikaların, daha ortada hiçbir içerik yokken tepki vermeye, eleştirmeye başlamaları, ne kadar önyargılı olduklarını göstermiştir.
Yeni müfredatta, biyoloji dersi programında evrim değil yaradılış teorisi esas alınmış. Tek bir din anlayışı üzerinden içerik üretilmiş ve bu yüzden de bilimsel değilmiş. Bir müfredatın bilimsel olup olmadığının kanıtı, evrim teorsini savunup savunmadığına, sapkınlıkları koruyup korumadığına bağlıymış!
Eğitim Sen, Eğitim İş ve bileşenleri, henüz açıklanmamış bir müfredatın bilimsel olmadığını nasıl anlamış merak ettim açıkçası. Bu tutum, siz ne yazarsanız yazın ben zaten bilimsel bulmayacağım demek değil midir? Bu tavır ne kadar bilim ahlakına sığıyor?
Müfredat yayınlandığında, daha önce defalarca yaptıkları gibi ne yapacaklarını şimdiden ifade ediyorlar. Neden evrim teorisini öncelikle savunuyorlar diye düşündüm ve hiç de iyi niyetli olmadıklarını gördüm. Çünkü yaradılış inancını yıktığınızda işi temelinden çözmüş, nesli bütün bir inanç ve ahlak sisteminin dışın çıkarmış oluyorsunuz. Arkasından bütün sapkın fikir ve oluşumların kucağına düşürdüğünüz gencin dünya ve ahiretini karartmış, esir almış oluyorsunuz.
Müfredat elbette bilimsel olacaktır. Ülkemize çağ atlatacak hamleleri besleyecektir. Hem bilimsel hem de değer yargıları ile dolu olacaktır. İnsanlık tarih boyunca ahlaksız, vicdansız, merhametsiz bilimden çekmiştir. İnsanı yaşatmayan yok eden bilim yerin dibine batsın dediğimiz devirlerde değil miyiz? Anlaşılan müfredat tartışmaları çok öğretici geçecek. Birileri papağan gibi her defasında anlattıkları masalı tekrar anlatacak ancak bu sefer bu masalı dinlemeyeceğiz. Çünkü bunlar o kadar ileri gitmişler ki henüz açıklanmamış müfredatın kaç dinli olduğunu ve bilimsel olmadığını şimdiden anlamışlar. Onun için sizi dinlemeyeceğiz ve işimize bakacağız.