1- Kamu görevine girişte adaletsizlik yapıldığı algısı
Kamu görevine girişte, iktidara gençlerden gelen en büyük tepki alanı; sözlü sınavlar ve sözlü sınavlarının yapılış şeklidir. Bu nedenle, kamu yönetiminde sözlü sınavlar acilen masaya yatırılmalı ve sözlü sınavların alanı daraltılmalıdır. Hal böyle iken, sözlü sınav uygulaması giderek yaygınlaşmakta ve en alt düzeydeki memura kadar sözlü sınavlarla alım yolu tercih edilmektedir. İktidarın bu konudaki taahhüdü de henüz hayata geçirilmedi.
Yazılı sınavlarda çok yüksek puan alan adayların sözlü sınavlarda başarısız kılınması çok büyük hayal kırıklıkları ve tepkilere sebep olmaktadır. Gençlerde tanıdığı olmayanların, memur veya işçi olamayacağı algısı ağırlık kazanmaktadır. Sözlü sınavlardaki adaletsiz uygulamalar, yerini şeffaflığa bırakırsa gençlerin Devlete olan güveni yeniden artacak ve muhalefetin elindeki aparat ortadan kaldırılacaktır.
2- KPSS olmaksızın kur’a ile kamuya eleman alımı
KPSS’nin etkisini yitirmesi, memur ya da işçi adaylarını ümitsizliğe sevk etmektedir. Bir kaç kişilik personel alımında, binlerce adayın kur’a için noterde sıra oluşturması, kur’a sonrasında da sözlü sınav için siyasetçilerden referans bulma zorunda olmaları kamuya girişteki liyakati sonlandırmıştır. Bu durum KPSS’den yüksek puan alan başarılı gençleri tedirgin etmekte ve adalet duygusunun kaybolmasına sebep olmaktadır. Özellikle kamuya girişteki adalet ve liyakat yerine, siyasi kayırmacılık yapıldığı algısı gençleri Ak Parti muhalifi haline getirmektedir. Cumhurbaşkanı imzasıyla çıkarılacak bir Genelgeyle, yerel yönetimler dahil olmak üzere kamuya personel alımının objektif kurallara bağlanmasının çok ciddi bir yansıması olacağını düşünüyoruz. Özellikle sınavsız personel alımı haberlerine yapılan tepki yorumları düşünüldüğünde sistemin adil ve şeffaf bir yapıya bağlanması çok büyük bir takdir toplayacaktır.
3- Kamuya sınavsız personel alımı
Milyonlarca gencin iş aradığı bir ortamda birilerinin sınavsız olarak işçi veya memur olarak kamu görevine atanması çok büyük tepkilere yol açmaktadır.
Bu nedenle 657 sayılı Kanun’un istisnai memuriyeti düzenleyen 59’uncu maddesi yeniden kaleme alınarak kamuya sınavsız personel alımının önüne geçilmelidir. Özellikle belediyelerin ve valiliklerin özel kalem müdürlükleri doldur boşalt mekanizması haline getirilmiştir. Sayıştay Başkanlığı, bu konuları sorgu konusu yapsa da kanuni düzenleme yerinde durduğu sürece çok fazla bir şey yapılamamaktadır.
Ayrıca belediyelerdeki sözleşmeli personel alımıyla, birçok kamu kurumunun işçi alımında uyguladığı yöntemler adeta dudak uçuklatır cinstendir. Özellikle sınavsız işe başlatılanların, hatırı yüksek kişilerin çocukları olması ve bunların kamuoyuna yansıması, sınava girip de işe başlayamayan gençlerce tepkiyle karşılanmaktadır. Bir tarafta çok iyi okullardan mezun çocuklar sınavla işe girerken diğer tarafta vasatın altındaki okullardan mezun çocuklar sınavsız işe alınıyor ve bunlar aynı mekanlarda çalışıyorlar. Bu çocukların yerine empati yaptığımızda yaşadıkları duygunun tarifsiz olacağı görülecektir.
4- Mahalli idarelere personel atama yöntemlerinin oluşturduğu sorunlar
Mahalli idarelere yapılacak memur, işçi ve sözleşmeli personel alım usulleri bu haliyle mevcut sorunları içinden çıkılmaz hale getirmektedir. Eğer personel alım yöntemi objektif kurallara bağlanmazsa her başkan değişikliğinde çalışanlar diken üstünde durmaya devam edecek ve yaşanacak personel kıyımlarına hiç kimse bir şey yapamayacaktır. Bu nedenle mahalli idarelere sınavsız personel alımı acilen masaya yatırılmalı ve çözüme kavuşturulmalıdır.
Diğer yandan, mahalli idarelere alınacak memurların sözlü sınavla belirlenmesine yönetmelikle cevaz verilmesi buralara alınacak memurları siyasallaştırmaktadır. Mahalli idarelere merkezi yerleştirme yoluyla atama yapılarak siyasallaşmanın önüne geçilmelidir. Nitekim çok yüksek KPSS puanı alan adaylar elenerek daha düşük puan alanlar sınav kazanmaktadır. Merkezi yerleştirme yoluyla KPSS puan üstünlüğüne göre yapılacak atamalar, aynı zamanda gerçek personel ihtiyacına dayandığı için, gereksiz personel alımının da önüne geçilecektir.
5- Öğretmen alım yönteminde yaşanan sorunlar
Sözleşmeli öğretmen istihdamında belirlenen kontenjan sayısının üç katı aday sözlü sınava çağrılmaktadır. 20 bin öğretmen alımı için sözlü sınava 60 bin öğretmen adayı çağrılmaktadır ki bu rakam oldukça yüksektir. Belki sözlü sınav olmalı ama sözlü sınavların yapıldığı kamu kurumlarında olduğu gibi sözleşmeli öğretmen alımında da adayların Meclis koridorlarında referans peşinde koşmalarının önüne geçilecek objektif kıstaslar getirilmesi olmazsa olmaz bir kural olmalıdır. Aksi takdirde sözlü sınavlarda yaşananlar, basında gündem oluşturmaya devam eder ve her sınavda en az 40 bin kişilik büyük bir küskünler kitlesi oluşur ki bunun da siyasi maliyeti oldukça yüksektir. Bu konunun acilen çözülmesi gerekmektedir. Bakanın bu konuyu etraflıca düşünmesinde fayda olduğunu ifade etmek isteriz.
6- Kurumların kişilere özgü ilana çıkmalarının oluşturduğu sorunlar
Başta üniversiteler olmak üzere kamu kurumları tarafından ilan edilen kadrolarda aranan “özel şartlar”ın belirli bir adayı tarif eder şekilde duyurulması son yıllarda büyük bir sorun haline gelmiştir. Özellikle, Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı tarafından öğretim görevlisi ve araştırma görevlisi kadrolarının ilan sürecinde yetkinin tamamıyla üniversitelere devredilmesi, kişiye özel ilanların sayısını her geçen gün arttırmıştır.
Bu noktada, başta bilim yuvası olması gereken üniversitelerimize adaletli ve hakkaniyetli girişin sağlanması için akademik basamağın ilk ayağı olan araştırma görevlisi kadroları ile öğretim görevlisi kadrolarına ÖSYM aracılığıyla merkezi yerleştirme sistemi kurulabilir.
7- Gayri resmi güvenlik soruşturmaları rahatsızlık oluşturuyor
Memur adayları için yapılan güvenlik soruşturması zorunluluğunun Anayasa Mahkemesince iptal edilmesi sonrasında kamu kurumları gayri resmi olarak güvenlik birimlerinden gelen bilgilere göre adaylar mağdur edilmektedir. Gelen aynı bilgi bir adaya uygulanırken başka bir adaya uygulanmamaktadır. Adaylar sınavlardan niçin elendiklerini dahi bilmez hale gelmektedir. Bu durum ise ciddi bir muhalefet oluşturmaktadır.
Bu nedenle birçok kamu kurumu ilan ettiği sınav sonucuna göre adayları bir yıldan fazla bir süre haksız yere bekletmekte ve işsiz adaylar bu duruma isyan etmektedir. Yine yıllarca güvenlik soruşturmasından dolayı müfettiş olamayan müfettiş yardımcıları adeta isyan edecek hale gelmiştir. Uygulamadaki yanlışlıklar iktidara gereksiz muhalefet oluşturmaktadır.
8- Kariyer ve Liyakat Sistemini Koruma Kurulu oluşturulmaması
Kamu çalışanlarının tarafsızlığı ve iş güvenliğinin sağlanması ile siyasi baskılardan korunması o kadar önemli ki bunun için Amerika ve İngiltere gibi ülkeler özel statülü kurumlar oluşturmuştur. Benzer bir Kurul/kurum Türkiye›de oluşturulmalıdır.
Bunun için böyle bir kurulun İnsan Kaynakları Ofisi Başkanlığı bünyesinde kurulmasının uygun olacağını düşünüyoruz.
Ahmet ÜNLÜ / Yenişafak