İşte Tanıl Karakuş kaleminden Yıldırım Demirci yazısı:

Siyaset ve sendika çevrelerinde çok yol ayrılıkları gördü bu ülke. Ayrılıklar gördü, kavgalar gördü, dönmeler, dönekler gördü. Ancak böylesine vefasızlığı, kadir kıymet bilmezliği, hadsizliği ve seviyesizliği görmedi. İftiranın, yalanın, çarpıtmanın, hedef göstermenin de bir sınırı, seviyesi, izanı olmalıydı.

MEB sendika yöneticisi hakkında soruşturma başlattı MEB sendika yöneticisi hakkında soruşturma başlattı

Kimdir bu Yıldırım Demirci? Yıldırım Demirci, yazdıklarından da anlaşıldığı gibi kimsenin olmadığı zamanlarda, kuruluş günlerinde rahmetli M. Akif İnan’ın Tuzla temsilciliğini kurmakla görevlendirdiği kişi. Anlaşılan o ki “kimse yokken” verilen bu geçici görevlendirmenin bedelini, yıllar içinde sendika yöneticileri Yıldırım Demirci’ye bir türlü ödeyememiş!

Müdür yardımcılığı, okul müdürlüğü, şube müdürlüğü gibi geldiği bütün makamlara sendikal referansla ve 76. Madde ile atanmasına rağmen bedeli bir türlü karşılanamayan bir kuruculuk. Nasıl bir bedelse öde öde bitmiyor. Hani Allah rızası için yapmıştı, hani hak için, erdem için yapmıştı. Hepsi sadece boş laf.

Menfaatin, beklentinin, atamaların, her gittiği yerde sebep olduğu huzursuzluğa, geçimsizliğe ve verimsizliğe rağmen kuruculuk hatırına sahiplenmenin, yer değiştirerek üretilen çözümlerin devam ettiği dönemlerde, sendika yöneticilerine, “abi emrinizdeyim” menfaatin bittiği yerde ise aylar süren iftiralar, seviyesiz sataşmalar, hakaretler, çarpıtmalar ve hedef göstermeler. Dışarıdan bir gözle sabredemeyerek bu paylaşımı yapıyorum. Yerine göre sendika yöneticilerini ben de eleştirdim, kızdım, ancak bu yöneticilerin nasıl bu kadar sabırlı olduklarını da anlamakta zorlanıyorum.

Yıldırım Demirci; kurucu olmakla övündüğün sendikada gördüğün yanlışları düzeltmek için aday olmalıydın, olamadın. Şube müdürü olarak amir pozisyonunda yıllarca görev yaptığın ilçede yüzü aşkın okul müdüründen üç kişi bile toplantılarına katılmadı, sana hak vermedi, ders almadın, yüzün bile kızarmadı. Şube alanındaki üç ilçede görev yaptın, hiçbir ilçede hatırın olmadı. Giyim kuşamınla, görüntünle, hasılı yapıp ettiklerinle görenlerin üzüldüğü, acıdığı ancak daha çok kızdığı bir zavallı oldun. Sana verilen değere karşı yaptıklarınla, iyiliğin, vefanın ve adamlığın, teşkilatçılığın içini boşalttın, yazık ettin, kul hakkına girdin. Dünyanı da eğer haklarını helal etmezlerse ahiretini de berbat ettin.

Kongre salonundan çıkarıldın, üç yüz küsür delegenin oyuyla sendikadan tart olundun ders almadın. Seni muhatap bile almayan, asaletinden susan, çamurundan korunmaya çalışan ve seviyene inmeyen, sorumluluk taşıyan yöneticilerin suskunluğu bile seni yola getirmedi. Dönüşü olmayan yola girdin. Oturduğun şube müdürlüğü koltuğu, çay getiren çaycı, yazı yazan memur, aksattığın işleri toparlamaya çalışan şefin utandı, sen utanmadın. Zaten bu kadar yaptıklarını ancak bir utanmaz  yüz, köseleye dönmüş suratınla yapabilirdin, tam da onu yaptın.

Normal bir hukuk devletinde şube müdürlüğü gibi saygın bir görevde olan kişinin; bir zamanlar üyesi olduğu sendikanın yöneticilerini, bitmeyen makam hırsı ve arsızlığı yüzünden, sosyal medyası ve basın üzerinden, oturdukları siteye, açık adreslerine kadar yazarak hedef göstermesinin, iftiralar atmasının, resimlerini yayınlamasının bir bedeli olmalıdır. Bu yapılanların idari, disiplin ve adli yönden bir karşılığı yoksa, biz nasıl hukuk devleti olacağız? Görevleri gereği göz önünde olan, hedef olan, yerine göre polis koruması verilen bu insanlar, çarşaf çarşaf adresleri yayınlanan evlerine nasıl güvenle gidecek?

Ortada neresinden baksan elinde kalan tuhaf bir durum, eleştiri adına seviyesiz paylaşımlar ve hiçbir yasal çerçevesi olmadan önüne gelene saldıran zavallı bir şube müdürü vakası var. Umarım, sendika yöneticilerinin sabrı dışında bir çözüm bulunur, yoksa giderek her türlü provokasyona açık bir süreç giderek kontrolden çıkıyor. Rahmetli genel başkan, adam zannederek görev verdiği kişinin bugün yaptıklarını görseydi, imzaladığı o yazıyı çöpe atar ve bu hadsizliğin hesabını mutlaka sorardı.

 A Tanıl KARAKUŞ

Editör: Haber Merkezi