4-B/4-C/4-D li

Devlet Sert 696 KHK'lıların Sorunlarına Neşter Vurdu!

Öz Sağlık-İş Sendikası Genişletilmiş Başkanlar Kurulu Toplantısı ve Çalıştayında Genel Başkan Devlet Sert 696 sayılı KHK ile Sağlık Bakanlığı’nda ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'nda çalışan yüz binlerce işçinin sorunlarına adeta neşteri vurdu.

Abone Ol

Çalıştayın açılışında sağlık ve sosyal hizmet işçilerinin güncel sorunları ile ilgili konuşan Öz Sağlık-İş Sendikası Genel Başkanı Devlet Sert; “Sağlık ve Sosyal Hizmet işkolunun lider sendikası Öz Sağlık-İş; sahayı bilgi ile yönetme geleneğine bugün yeni bir çalışma daha ekliyor. Önceki yıllarda da gerçekleştirdiğimiz ve çalışanlarla çalışma hayatının aktörleri tarafından dikkatle izlenen, çok önemli gelişmelere destek veren, yol açan, yöntem gösteren çalıştaylarımızdan bir yenisini daha yapabilmekten dolayı büyük mutluluk duyuyoruz.

“TAŞERONDAN KADROYA GEÇİŞ ÇALIŞMA HAYATINDAKİ EN BÜYÜK DEVRİMLERDEN BİRİDİR”

“Sizlerin de yakından bildiği üzere Taşerondan kadroya geçiş başlığını taşıyan uygulama aslında Türk Çalışma hayatındaki en büyük devrimlerden birisidir. Taşeron sisteminin sorunlarını anlatarak başladığımız mücadele sürecinde uzun sayılabilecek bir dönemi geride bıraktık. İşçi kardeşlerimizin kadrolara geçirilmesinin üzerinden neredeyse 6 yıl geçti. Bu süreç içinde işkolumuzda örnek sayılabilecek toplu iş sözleşmelerini imzalama imkanına sahip olduk.

Kamu Çerçeve Protokolleri ile hakları geliştirmenin yollarını aradık. Yaşanan bu güzel ve önemli gelişmelerin yanında halen devam eden sorunlarımıza da çözüm aramaktan vazgeçmedik.

“SORUNLARIMIZI HER PLATFORMDA DİLE GETİRİYOR, YETKİLİ MERCİLERİ EŞİTSİZLİK NEDENİYLE SIK SIK UYARIYORUZ”

Sorunlardan etkilenen emekçi kardeşlerimizin sadece yanında olmakla kalmadık her türlü hukuki ve idari mücadeleyi de kararlılıkla sürdürdük.

Öz Sağlık İş Sendikası olarak yıllardan beri bu mücadeleyi veriyoruz.

Her platformda dile getiriyor, raporlar hazırlıyor, yetkili mercileri yaşatılan eşitsizlik nedeniyle sık sık uyarıyoruz.

Bugün gelinen noktada ise artık;

696 sayılı KHK’lı işçileri diğer çalışanlardan ayıran ve onları yıpratan sorunları daha da uzatmadan çözme irademizi tüm taraflar olarak ortaya koymamız gerekiyor.
Kanunlar hazırlanırken, dönemin şartları içinde aceleye gelen, maksadı tam olarak uygulamaya yansıtılamadığı için sorunlara neden olan düzenlemeler bulunuyor.

Ortaya çıkan uygulamaların kamu idarelerimizi de memnun etmediğini, onların da elini kolunu bağladığını hepimiz görüyoruz.

O yüzden tüm problemli alanların yeniden kaleme alınarak, işçilerimizin yaşadığı bu mağduriyeti bir an önce çözmemiz gerekiyor.

Öz Sağlık-İş Sendikası olarak nutuk atmak, algı oluşturmak ve hamaset yapmak gibi geçmiş geleneklere itibar etmediğimizi hepiniz biliyorsunuz.

Bunlar yerine;

Yeni Türkiye Yüzyılı vizyonuna uygun,
Sorunları konuşan,
Bilgi üreten
Çözümün parçası olmaya çalışan bir aktör olma yolunda ilerliyoruz.
Teşkilatımızı eğitirken de,

Çalıştaylar ve panellerimiz ile bilgi üretirken de,

Sahadaki diyalog mekanizmalarını işletirken de bu hassasiyetlere uygun hareket etmeye çalışıyoruz.

“ZORUNLU EMEKLİLİK, 1 HAZİRAN 2021’DE YAPTIĞIMIZ ÇALIŞTAYIN ŞEKİLLENDİRDİĞİ İKLİMDE ÇÖZÜME ULAŞTI”

Ne büyük bir mutluluktur ki yaşadığımız sorunların bir parçası olan zorunlu emeklilik, 1 Haziran 2021 tarihinde yaptığımız çalıştayımızın şekillendirdiği iklimde çözüme ulaşmıştır.

Değerli akademisyenlerimizin ve basın emekçilerimizin meseleye yaptığı katkılar, sorunun çözümüne ilişkin kararlılığın güçlenmesine neden olmuş ve tüm kesimlerin takdirini toplamıştır.

“EV TİPİ ÇALIŞMA ve 696’DA SÜREGELEN SORUNLARI TARTIŞMAYA AÇIYORUZ”

Bugünde; İlk çalıştayımızda da gündeme taşıdığımız “ev tipi çalışma” ve “696’da süregelen sorunlar” başlıklarını yeniden ve daha güçlü bir biçimde tartışmaya açıyoruz.

Çalışanlarımızın verimlerini düşüren, onları mutsuz eden ve kamu hizmetlerinden duyulan memnuniyeti etkileyecek bu sorunlara, yeni bir çalıştay ve yeni yaklaşımlarla “dur” demek istiyoruz.

Özellikle tayin konusunda yaşanan hukuki alandaki sıkışma ve çözümsüzlüğü, yine hukuk merkezli yaklaşımlarla çözebilmenin gayreti içinde olacağız.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nda görev yapan işçi arkadaşlarımız için kangrene dönüşen ev tipi çalışma uygulaması hızlı bir biçimde yeniden gözden geçirilerek düzenlenmelidir.

Ev tipi sosyal hizmet birimlerinde çalışanların 4857 sayılı iş kanunu kapsamı dışına çıkartılması isabetli olmamıştır.
Zira bunlar her ne kadar mesken niteliğindeki yerlerde iş görseler de yaptıkları işler 4857 sayılı Kanunun istisnaları arasında sayılan “ev hizmetleri”nden değildir.
Bu işler niteliği itibariyle bir “sosyal hizmet”
Bu yerler mevzuatta da belirtildiği üzere, “yatılı sosyal hizmet birimleri”
Sadece sosyal hizmetin daha verimli yürütülebilmesi için ev tipi bir modelde örgütlenmişlerdir.
Toplu sözleşme kazanımlarına ulaşmaları bu çalışma tipi ile engellenen arkadaşlarımızın beklediği müjdelerin en kısa sürede kendilerini duyurmanın heyecanı içinde olduğumuzu da sizlerle paylaşmak isterim.

“GÖREV TANIMLARI-TAYİN/BECAYİŞ UYGULAMALARINA İLİŞKİN EŞİTSİZLİKLER ÇÖZÜLMEDİLİR”

Bununla birlikte 696 sayılı KHK’nın yol açtığı diğer bazı sorunlar da giderilebilmiş değildir.

696 sayılı KHK ile Sağlık Bakanlığı’na veya Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına geçişi yapılan alt işveren işçileri, bu Bakanlıkların sürekli işçi kadrolarına geçirilmişlerdir.

Bu işçiler ile;

Geçişten önce Bakanlıkların kadrosuna yer alan işçiler yani eski kadrolular,

Geçişten sonra Bakanlıklar tarafından İŞKUR’dan temin edilen işçiler arasında hukuki statü bakımından herhangi bir fark bulunmamaktadır.  Hepsi bu bakanlıkların işçi statüsündeki çalışanlarıdır.

Bu duruma rağmen aynı işyerinde farklı çalışma statüleri mevcutmuş gibi yapılan uygulamalar, yaşanan eşitsizlikleri artırmaktadır. Görev tanımları ve tayin/becayiş uygulamalarına ilişkin eşitsizliklerin de ivedi olarak çözümlenmesi gerekmektedir”.

BAKANLIK BÜROKRATLARI KAMU UYGULAMALARINI ANLATTI

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Personel Genel Müdür Yardımcısı Bülent Erdem, “Ben bu Çalıştay da şunun farkına vardım. İşe bilimsel yaklaşmak hem sizin açınızdan hem de bizim açımızdan çok büyük bir fırsat. 3 tane kıymetli hocamızla birlikte bu konuları değerlendirmek ve böyle bir özveriyi böyle bir mücadeleyi gördüğümüz zaman bizde sizin adınıza mutlu oluyoruz. Bu konuda şunu dile getirebilirim gerçekten biz de şahidiz sendika çok azimle çalışıyor. Bizleri de sürekli ziyaret ediyorlar, bilgilendiriyorlar. Bu çabayı bizde görüşüyoruz. O zamanın şartlarından olabilir mevzuat düzenlemeleri elbette bu Çalıştaylar sayesinde mevzuat düzenlemeleri önce tespit edilip eksiklikler görülür. Daha sonra ise iyi bir yola gireceğine dair inancımız tamdır.”

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Çocuk Hizmetleri Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Bilir, “Daha önceki çalıştaylarınızda da bulunmuştum. Birçok sendika temsilcisi arkadaşlarımızla da birebir tanışıyoruz ve gerçekten büyük emek, büyük gayret var. Sosyal hizmet alanı çalışması en zor ve farklıların odağında olan bir bakanlık olarak tabiki  sosyal hizmet çalışanlarının doğrudan insan hayatına dokunan özelliği nedeniyle tam bir tanımının yapılması mümkün olmayan alanda çalıştığımız bir süreçteyiz.

Ülkemizde yaklaşık 23 milyon çocuk nüfusu var. Sosyal hizmetlerin Değişen ve gelişen ihtiyaçları sürekli yeni hizmet modellerinin geliştirilmesi sürekli bir şekilde hizmeti sürdürülebilir kılmamızı gerektiriyor. Bu bağlamda elbette tartışmaların odağında ki iş kanunu 2003 yılında çıkmıştı sanırım. Biz ondan sonraki ihtiyaçlar doğrultusunda 2005 yılında çok sayıda çocuğun kaldığı kuruluşlarımızdan biraz daha küçük ev tipi model dediğimiz tartışmaların odağı olan daha az çocuğa daha kaliteli ve sürdürülebilir, daha sabit ebeveyn ilişkisi oluşturabilecek aile ortamında hizmet vermeye gayret ettik. Bu bağlamda da 2007 yılında da çocuk evleri siteleri yönetmeliğimiz çıktı.

2007 yılında Kanunlara girmesi vesilesiyle de sayın hocamızın da bahsettiği gibi muhtemelen iş kanunundaki uygulamanın hayata daha sağlıklı geçebilmesi adına iş kanunundaki istisnama maddelerine yönelik özel bir düzenleme konulmuş oldu.

Her yeni uygulama da beraberinde Niteliksel ve niceliksel bazı ihtiyaçları beraberinde getiriyor. Asıl olan hizmetin sürdürülebilir olması, çocuklarımızın hayata hazırlanması sürecinde belki mevzuatlarda bakım personeli, belki mevzuatlarda 4D işçi gibi tanım kullanılıyor ama biz ekibimizin en kritik parçası olarak görüyoruz. Çünkü çocuklarımızla en fazla zaman geçiren, hayata hazırlanmasında en önemli rolü üstlenen unsurların başındalar. Ekibimizin bir parçası olarak da var olan hakların hiçbir koşula bağlı olmadan faydalanması için de elimizden geldiğince her türlü süreçte destek olmaya kanunlar çerçevesinde elbette kanunlar zamanla değişir ve değişimin getirdiği ihtiyaçtan dolayı mutlaka revize edilmesi gerektiğine inanıyoruz ama biz kendi inisiyatifimiz çerçevesinde mümkün odluğunda pozitif davranmaya ve mümkün olduğunca sözleşme tipine bakılmaksızın var olan haklardan yararlanması için gayret göstermeye devam ediyoruz.”

AKADEMİSYENLER SUNUM YAPTI, ÇÖZÜM ÖNERİLERİNİ PAYLAŞTILAR

2 oturumda gerçekleşen Çalıştayda akademisyenler bürokrasinin uygulama hükümlerini değerlendirerek aynı zamanda sağlık ve sosyal hizmet işçilerinin sorunlarına değindiler.

GENEL SEKRETERİMİZ İŞ KANUNU İLE İLGİLİ BİLGİLENDİRME YAPTI

Sendikamız Genel Sekreteri Muhammet Esat Eyvaz, Bürokrasinin uygulama hükümleri, iş kanunu ve toplu iş sözleşmesi ile ilgili bilgilendirme yaparak, çözüm önerilerini sundu.

GENEL BAŞKAN YARDIMCIMIZ YAVUZ SAHADA YAŞANAN SORUNLARI ANLATTI..

Sendikamız Genel Başkan Yardımcısı Adem Yavuz ev tipi çalışma sisteminden kaynaklanan sorunlardan bahsederek, “15- 16 yılını Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı işçisi olarak geçiren biriyim. Dolayısıyla tüm çalışan arkadaşlarımız her sıkıntıya düştüğünde onların yanındaydık. Ama bugüne kadar onlardan dahi duymadığım farklı bakış açıları güzel katkıları geçekten kıymetli hocalarımızdan duymak çok güzel, Allah bin kere razı olsun. Diğer yandan yine ev tipinden örnek gösterecek olursak, çocuklara hizmet veren bu insanların içinde tayin bekleyende var. Bakanlıkta bir kurum içerisinde koğuş sistemi içerisinde hizmet veriyorken, son haliyle çocukların gerçekten huzurlu, sağlıklı ve ahlaklı yetişebilmesi adına ev tipi hizmetlerine geçtik. Apartmanda daire içerisinde ev hizmetinde çocuklar var. O apartmanda yaşayanlar bile böyle bir uygulama olduğunun farkında değil. Öyle güzel bir şey. Biz önceliğimizi çocuklarımızın huzuru ve mutluluğuna verdik ama onlara o huzuru ve mutluluğu verecek personeli biraz göz ardı ettik sanki. Biz gerçekten sahaya indiğimizde dertlerini bire bir dinlediğimizde böyle olduğunu görüyoruz. Personel gerçekten mutlu ve huzurlu değil. Aynı evin içerisinde 24 saat çalışıyor 14 saati sayılıyor bazı yerlerde 16 buçuk saati sayılıyor. Aynı evin içinde tayin bekleyen bir personel var. Kendi evi viran olmuş bir işçi orada çocuklarımıza nasıl mutluluk sağlayacak. Böyle bir sürü sorun var. Sonra bekliyoruz ki o personel o çocuklara huzuru öğretsin. Biz 24 saat çalışmaya karşı değiliz, önceliğimiz önce çocuk. Ancak Uyku ve okul saatinin dinlemeden sayılması kabul edilemez, uygulamada biraz iş kanunu olmazsa biraz borçlar kanundan alalım gibi davranmak ve bu duruma göre belirsiz iş sözleşmesi hazırlamak doğru değil. Bu yüzden sendikaları ve işçileri dinlemek, katkılarını almak Bakanlığımız adına yerinde olur.

Biz HAK-İŞ ve Öz Sağlık-İş olarak gerçekten devletimize zarar vermek değil, katkı vermek adına çalışmalarımız oluşturarak her zaman buna öncelik verdik. Biz ev tipi çalışmalarla ilgili yetkililere uygulamaların doğru olmadığını, dava açma sürecine girdiğimizi, binlerce dava açılacağını söylememize rağmen, maalesef bir aşama kat edemedik ve kendi sendikamızda bile binlerce dava açıldı ve işçi lehine sonuçlanıyor ama yine hatada ısrar ediliyor. Bu İleriye dönük de dava açılmasına sebebiyet verecek. Huzurlu ve ahlaklı, devletimize ve milletimize yaraşır çocuklar yetiştirelim ama bu çocukları yetiştirecek personelimize yönelik çalışmalar da yapalım. Gerçekten bunun tek tarafı akademisyenler ve sendikalar değil, bürokrasiler ve siyasiler de bu işin içinde olmalı. Önerimiz şu; bakanlık ve sendikamızla birlikte, akademisyenlerimizin görüşleri ve yargıtay kararlarıyla bir komisyon kurabiliriz. Bunları değerlendirebiliriz ve kanunun düzenlenmesi adına katkı sağlayabiliriz. Bakanlıkta dezavantajlı kişilere ve onlara hizmet eden personele yapılacak en büyük iyilik bu olacaktır”.

İŞÇİ TEMSİLCİLERİ KURUMLARDA YAŞANAN SORUNLARI ANLATTI, AKADEMİSYENLERE SORU SORDULAR

Sendikamız Kadın Komite Başkanı ve Denetleme Kurulu Üyesi Tuba Gülpembelioğlu, Kültür Sanat Komite Başkanımız Bilal Altunbaş,  Ankara 1 No’lu Şube Başkan Yardımcımız Ramazan Coşan, Mersin Şube Başkan Yardımcısı Tevhide Uçan, Gaziantep Şube Başkan Yardımcısı Gülbahar Karademir, Samsun Şube Başkan Yardımcısı Nebi Dursun, Balıkesir Şube Başkan Yardımcısı Hakan Şahin, Van Şube Başkan Yardımcısı Halil İbrahim Konak, Bursa Şube Başkan Yardımcısı Sedrettin Bilener, Muş Şube Başkanı Ferhat Asya, Bingöl Şube Başkanı Ercan Anacur, Gümüşhane Şube Başkanı Hamiye Ayşe Uçan, Bolu Şube Başkan Yardımcısı Ayhan Uysal, Bartın Şube Başkan Yardımcısı Hasan Eralp, Ankara 2 No’lu Şube Başkanımız Yener Öztürk, Çanakkale Şube Başkan Yardımcımız Muhammed Islak, Bilecik Şube Başkan Yardımcımız Muhammed Çelik, Artvin Şube Başkanımız Bülent Kaçıkcı Sosyal Hizmetlerde ev tipi çalışma ve 696 Sayılı KHK’lı işçilerin tayin hakkı ile ilgili sahada yaşanan sorunları anlattılar, akademisyenlere konu ile ilgili soru sordular.