Bir taraftan 4688 Sayılı Kanunu değiştirmekte geç kalan hükümet, diğer yandan gecekondu sendikacılığı ve tükenmek bilmeyen popülizm; en temel insan haklarının bile pamuk ipliğine bağlı olduğu ülkemizde hayati öneme haiz sendikal mücadeleye zarar verecek.'' dedi.
YAVUZ açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
BÖYLE GİDERSE!
Böyle giderse memur sendikacılığı telafisi olmayan güç kaybına uğrayacak. Bir taraftan 4688 Sayılı Kanunu değiştirmekte geç kalan hükümet, diğer yandan gecekondu sendikacılığı ve tükenmek bilmeyen popülizm; en temel insan haklarının bile pamuk ipliğine bağlı olduğu ülkemizde hayati öneme haiz sendikal mücadeleye zarar verecek.
Geçmişi kolay unutuyoruz. Şimdilerde özgürlük havarisi kesilen bazı sendikaların, el değiştiren belediyelerde hangi kıyımları nasıl yaptıklarını/izlediklerini iyi okuyamıyoruz. Bugünkü söylemlerine kanarak onları gerçekten adalet savunucusu, özgürlük havarisi, tavizsiz hak arayıcısı vs. zannediyoruz. Açık söylemek gerekirse mevcut pozisyonlarını kullanmakta pek mahirler.
Bu bir zihniyet meselesi aslında. Bu düşünceye sahip olanların siyaseti de sendikacılığı da birbirine çok benziyor. Geçmişte, belediyelerin üniversite öğrencilerine verdiği bursları iptal ettirenler, yine belediyelerin anaokulu açmasını yasaklatanlar, bugün verdikleri burs ve açtıkları kreş (anaokulu işlevi gören kreş) sayısı ile övünebiliyorlar.
Uzman öğretmenlik ve başöğretmenlik düzenlemesini bakanlığın önünde protesto edip sonra sınava girerek başöğretmen olan sendika yöneticisi ile özgürlük, hak ve adalet kavramlarını dilinden düşürmeyen ancak kamuda serbest kıyafet düzenlemesine karşı, vali ve kaymakamları muhataplarının üzerine salmak için onlara tehdit yazıları yazan sendika yöneticisine sadece bizde rastlanır.
Yine yetkili olduğu dönemde işçi sendikalarında olduğu gibi dayanışma aidatı talep eden ancak yetkiyi kaybedince pişkin pişkin, “o talebimiz o dönemdeydi, şimdi aptal mıyız da dayanışma aidatı isteyelim” diyebilen sendika yöneticisine sadece bizde rastlanabilir. Örneği çoğaltabiliriz, müfredatta değerlerin öne çıkarılmasına karşı çıkanlar, ÇEDES’i dillerine dolayıp sapkın akımlara kol kanat gererler bizde.
Böyle yaptıkları için küçüldüler, bölündüler ve yetkiyi kaybettiler diyerek peşlerini bırakmayalım. Her fırsatta içine düştükleri çelişkiyi hatırlatarak geçmişleriyle yüzleşmelerini sağlamak gerekiyor. Bir de küçük bir alana hitap eden branş, unvan vs. sendikaları var. Bunlar ise tam bir arabesk sanatçısı gibi “batsın bu dünya” diyenlerden. İşler kötü gitsin diye akşam sabah dua ediyor, düzelecek diyenlere ise oyuncağı elinden alınmışçasına saldırıyorlar.
Alan değişikliği, engelli ataması, disiplin affı, kariyer acelesi, memur öğretmenler, usta öğreticiler, ücretli öğretmenler ve en önemlisi de mülakat mağdurları gibi istim üstünde olanların arayışlarını, bunlara kulak kabartmalarını anlamakla beraber; diğer geniş kesimden; nasıl bizden hakkın teslimini istiyorlarsa biz de onlardan bu çelişkilerin hesabını sormalarını ve adaleti yerli yerinde tutmalarını bekliyoruz.
Yetkili oldukları dönemde, nazarlık niyetine olsun bir tane bile kazanım üretemeyen sendikaların bugün toplu sözleşme masasında -ki o dönem bu hakkı getiren referanduma sert muhalefet etmişlerdi- KPDK’da ahkâm kesmeleri çok ama çok tuhaf kaçıyor.
Toplu sözleşmede, KPDK’da yetkili sendika gibi masada oturacaksın, dakikalarca konuşacaksın, biz de seni dinlemek zorunda kalacağız, dışarı çıktığında dönüp bize hesap soracaksın. Neresinden baksan komedi, neresinden baksan komik ve artık ülkemize yakışmayan bir görüntü bu.
4688 Sayılı Yasa değişmeli, işçi sendikalarında olduğu gibi yetkili sendika diğer sendikalarla aynı muamele görmemelidir. Bir dönem faizsiz finansla araba ve konut organizasyonu yapan kurumlarda yaşanan kargaşa nasıl yeni kriterler getirilerek disipline edildiyse; merdiven altı, küçük sendikalara da aynı şekilde çekidüzen verilmelidir.
Yoksa yetkili sendika bir taraftan bunların iftiralarından ve manipülasyonlarından kendini koruyacak, hesap verecek, diğer taraftan ise üyesi olsun olmasın, hatta rakiplerinin cebine girecek paranın hesabını verecek.
Yetkili olmanın karşılığı ödül müdür, ceza mıdır anlayamadık.
Talat YAVUZ
Eğitim-Bir-Sen Genel Sekreteri