YAHUDİ

Abone Ol

          Hemen herkes bilir bu ayeti ama biz ‘’et-Tekraru ahsen velev kane yüzseksen’’ derler ya yazalım inşaallah. El Küfrü milletün vahide. İnsanlık tarihi içerisinde yaşanmış ve yaşanabilecek en ilginç olaylar tarihte olmuş mudur yoksa gelecekte olacak mıdır bunu tahmin etmek pek mümkün değil. Ancak bu güne bakarsanız yanılabilirsiniz. Eski düşmanlar dost olmuş ve eski dost ve kardeşler düşmanlaştırılmaya çalışılır hale gelmiş. Dünyada geçmişten bu güne doğru gelerek bir birleri ile savaşan Avrupa ve Amerika’nın varlığı söz konusudur. Senelerce süren ‘’Otuz yıl savaşları ve Yüz yıl savaşları’’ ve tamamen üç kuruşa tamah ettikleri için öldürdürülen masumlar. Hem de yüzlerce ve binlerce ve aynı ülkenin insanları birbirlerini ya da farklı ülkeler olsa da dindaşlarını öldürdüler. İnsanlık tarihinin en büyük utançlarının hem mimarı, müsebbibi olmaları dolayısıyla yüzleri yerden kalkmaması gerekir utanabilseler.

          Hem bu tür büyük günahlara müsebbip olup hem de mazlumu rolünü alçakça oynayabilmiş ender topluluktur bu Batı dünyası. Halen daha alçakça olanını inşa etmekle meşgul olabilen ve kendi eliyle oluşturduğu ’’ düzensiz ordular ’’ konumunda ki terör örgütleri düzenli ordular ile başaramadıklarını elde etmek adına ve islam toplumlarına fitne sokarak genelde dünyaya özelde islam ülkelerine yıkım yaşatan bir zelil topluluk. Bu yıkıma muhtaç olmalarının sebebi ise medeniyet değerleri itibari ile dünyevi olarak ulaştıkları seviyeye rağmen insani ve fikri bakımdan zayıf ve yetersiz kalmışlıklarının kıskançlığı. Ancak bu da yeterli değildir onlar için aklın yolu bir olarak toparlanan bir islam dünyasının karşısında düşecekleri durumu biliyor olmaları dolayısıyla tedbir almaya çalışmaktadırlar.

          Normal insan kendini korumak için mücadele eder de vahşi hayvanları bile aratacak türden bir yırtıcılıkla ve hem de israfen ve haddi aşarak zulme bu denli sapar mı imiş. Ancak bu zamanda fark edebiliyoruz bu derecesini. İşte tam da burada hikayenin yeri geliyor; aslında kıssa demeliydim. İsrail oğulları defalarca sapıtmış ve defalarca affedilmiş bir topluluktur. Kur’an bunun örnekleri ile doludur. Özellikle defalarca yoldan çıkarak sapmaları sonucu sina çölünde kalarak kudret helvası ve bıldırcın eti ile beslendikleri dönemde bile soğan, mercimek, bakliyat vb gıdaları özlediklerini söyleyerek huzursuzluk çıkaracak kadar azgın bir millettir. İşte yine buna benzer durumlardan biri başlangıçta bireysel bir mesele iken sonra toplumsal boyuta ulaşıp neredeyse toptan helak olacakları bir problem halini alan olaydır.

          Bakara suresinde anlatılır. Ancak öncelikle Bakara suresi içerik olarak ''Tevhid’’ i anlatır bunu beyan edelim. Burada özellikle isminden hareketle Sure’nin sadece inekten bahsettiğini sanmak, söylemek abesle iştigal olacaktır. Yaşlı bir adam küçük çocukları için korumak istediği ama emanet edebileceği kimsesi olmayınca Allah’a emanet ettiği bir inek meselesi var. O inek zamanla salındığı orman vb bir mekanda dolaşır yer içer; nice sonra çocuklar büyür ve hayvanlarına kavuşur. Ancak bunun bizim konumuzla ilgili bir tarafı yok gibidir görünürde. Ancak İsrail oğullarından büyük bir miras kalan amca çocuklarını mirasına konmak için katledip sonrasında ortalığı karıştırarak vaveyla koparan iki kardeş söz konusudur. Onlar kıyameti koparınca doğal olarak toplum çözülmesi için uğraş verir ama bir taraftam da çözülmesini istemezler. Çünkü katillerin cezası büyüktür ve kendi içlerindedir.

          Nihayet bir inek kesilmesi emri verilir İsrail oğullarına. Ancak bahaneler üreterek, oyalanarak kesmemek için her yola başvururlar. Ey Musa dua et de ‘’Rabbine’’ sor bakalım nasıl bir inekmiş o derler. Tam olarak O yetimlerin ineği tarif edilir nihayetinde. İsrailoğulları ancak bir müddet sonra işin sonunun iyiye gitmeyeceğini anlarlar ve satmak istemeyen yetimlerden ineği alabilmek için ısrarlar ederek ve çok yüksek bir fiyata alır ve keserler. Ondan bir parça ile dokunulan maktul Allah’ın izniyle dirilir ve kendisini öldüren amca çocuklarını gösterir ve tekrar vefat eder bi iznillah. Bunun dışında da haksız yere peygamberleri öldürmeleri ve Peygamberlere dahi iftira etmeleri gibi kendilerine yakışır ama insanlığa sığmaz bir çok şeni işler yaparlar. Musa (a.s.)peygamber Tur dağına vahiy almaya çıktığında aralarında Harun (a.s.)peygamber var olduğu halde buzağıya tapmaları konusuna ise hiç girmiyorum bile.

          Çocukluğumda bir kitap okumuştum. Yahudinin kanlı böreği diye. Bir hristiyanı öldürüp kanını kardıkları bir çörek yapıp yediklerini anlatan bir tarihi roman. Orada bu cinayeti işleyen kişi yakalanır ve bir iç hesaplaşma yaşar. Akli olarak yaptığı sorgulamalar sonrasında inandığı ilahi bir kitap idi. Ve kendinden sonra gelmiş bir dine mensup insanların kanı ile çörek yapıp yemenin kutsallığını emretmesi mümkün olmayan bir kitaptır söz konusu olan. Tevratta nasıl olsundu böyle bir emir. Bu durumu uzun süre sorgulayan haham sonunda islamı seçer din olarak. Bu romanın yaşanmış olan gerçek hayattan bazı kesitler açısından tarihsel bir argümanı olduğunu da söyleyebilriz. Necip Kiylani’nin bu eseri başında kanımı dondurmuş olsa da daha sonra akış içerisinde kaybolan bir boyut kazanıyordu. İlginç başka örneklerde gördük ki bu tür aşırılıkları yapanlar farklı dönemlerde farklı şekillerde hep olagelmiş. Bu yüzyılın hali pürmelali de ortada.

          Bu gün ki İsrail’i ve Yahudileri tanımak isteyen kişinin yapacağı şey çok basittir. Kur’anı alsın okusun hem ecrini alacak hem de asla şaşmaz bir şekilde doğru bilgilere ulaşacaktır. Özellikle Hz. Musa ve israil oğulları ile ilgili olaylardan bahs eden kısımların neden bu kadar çok olduğunu bir çok kişi merak etmiştir. İşte cevabı. İnsanlık var olduğu sürece tümünün başında ki en büyük bela ve musibet olarak bu necis milletin varlığı yetecektir cevap olarak ki gereken tedbiri alsın herkes. İşin acı tarafı Müslüman olduğu halde bu alçak milete karşı aşağılık kompleksi ve menfaat duygusu ile yakın duranlar olmuştur. Hristiyan olduğu halde Batı’nın ahmakça desteği ise daha manidardır. Hz. İsa’nın ölümünden sorumlu olduklarını bildikleri bir topluma hizmet etmekten geri duramamaları cihetiyle manidar. Yüz yıllardır tüm dünya insanlığını din ayrımı gözetmeksizin sömüren bir millet olduklarını bilmeleri açısından manidar.

          Kudüsün başkent ilan edilmesi müslümanları olduğu kadar onları da rencide etmeli ve hatta ediyor orada yaşayan hristiyanları ama diğerlerinin pek umursadığını sanmıyorum. Bilakis Hristiyan bir ülke olan ABD; işin bu noktaya gelmesini sağlamış oldu. Ve böyleyken azgınlaşmış bir topluluk olarak kendi şeriatlerine bile hile ile yaklaşan ve Allah’ın emirleri karşısında utanmadan ‘’Ey Musa sen ve Rabbin git savaş’’ diyecek kadar yozlaşmış bir topluluğun ardı sıra yürümeyi midesi kaldıran normal bir insan olabileceğini tahayyülde bile zorlanır akıl. Böyleyken dünyayı hiç bir şekilde kaale almayan şımarık ve Ortadoğu da yaşayanların başının belası bir terör devleti oluşturulmaya ve kalıcılaştırılmaya çalışılıyor yıllardır.

          Şehid Şeyh Ahmet Yasin’in de müjdesini verdiği gibi inşaallah 2027 de baş belası devlet İsrail yıkılır da bir miktar nefes alır tüm dünya. Kudüs İslamındır / İslamdır… Ancak bu durumun böyle kalması ya da devamlılığının sağlanması için çok akıllı stratejik gayret ile ve yılmadan çalışmalı ve kritik ve önemli kararları uygulamaya geçirmeye başlamalıyız. Türkiye siyasi ve hukuki olarak meseleye sahip çıkmıştır. Ve her konuda olduğu gibi olduğunca iyi bir siyaset izlemeye özen göstermektedir. Ancak sözden çok güçten anlayan tüm küffara karşı daha çok güçlü ve güce dayalı tavırlar ortaya konmalıdır. ABD ile igili askeri üslerin kapatılması dahil bir çok mesele masada olmalıdır.

          Herkesin Ortadoğu uzmanı kesildiği bu günlerde riskli bir alan olduğu için biraz kenardan biraz hikmet arayışı üzre yazdık istifadenize. Bir de diğer İslam Ülkelerini suçlayarak bir yere varılamayacağını bilelim. Onlarla hiç bir iş olmaz diyen cümleler fikirden ziyade öğretilmiş cümlelerdir. Lütfen dinlemek zorunda bırakmasın kimse bir diğerini. Diğer İslam ülkeleri olmadan da hiç bir şey olmayacağının farkına varabilirsek ancak o zamana ittihadı İslamdan bahsedebileceğimizi unutmayalım. Bir birleriyle savaşmış batılı ülkeler bir araya geldiyse biz haydi haydi yaparız. Önce inanacak sonra başaracağız Bi iznillah…

          Vesselam

          Cevat YEK

          12.12.2017 01:12