1590 yılından beri varlıkları dünyaya zarar veren bir ailedir, Rothschildler… Aile; ticari, siyasi ve teolojik olarak belirli bir strateji dâhilinde yol alıyor. İşleri, savaşa giren devletlere faizle borç vermek ve sonra bağımsızlıklarını satın almak.
İlk icraatlarını İngiltere-Fransa savaşında gerçekleştirdiler. İngiltere’ye savaşa girmesi için tam 35 ton altını faizle borç olarak verdiler. İngiltere yenilince doğal olarak aileye olan borcunu ödeyemedi.
Rothschildler ise borcun karşılığında İngiliz Merkez Bankası’nı yani Bank Of England’ı istedi ve devir karşılığında tek bir şart öne sürdüler; İngiliz sterlinini kendilerinin basması şartı. Çaresiz İngiliz hükümeti kabul etti. O yıl ailenin fazladan 12 ton altın kâr ettikleri söylenir.
Aile aynı tavrını bu sefer ABD ve İngiltere savaşında da devam ettirdi. Rothschildler gizliden Amerikan kolonilerini desteklediler.
Bu savaşta İngiltere’nin yenileceğini ve ABD’nin bağımsızlığını elde edeceği garantisini verdiler. Karşılığında ise tahmin ettiğiniz gibi Amerika’nın resmi para basma yetkisini istediler. Savaşı Amerikan kolonileri kazanınca doları basma yetkisi de aileye geçti.
Osmanlı Devleti’nin parçalanması için ne gerekiyorsa yapan Rothschildler, Osmanlı’nın tüm rakiplerini desteklemiş ve finanse etmiştir. Osmanlı’nın o dönem en büyük dış borcu Bank Of England’a idi. Aile borçlarının silinmesi karşılığında Abdülhamid Han’dan Kudüs şehrinin, Filistin’in, Suriye’nin ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin yeni kurulacak olan Yahudi devletine verilmesini talep etti. Teklif reddedilince mesele büyük bir dünya savaşının çıkarılmasına kadar gitti.
Çünkü ailenin servet biriktirmesinin önemli bir nedeni; Kenan diyarında Tanrı’nın kendilerine vaat ettiği kutsal İsrail devletini kurmaktır. Bunun için ikinci dünya savaşının çıkarılmasını bile göze almışlardır.
Birinci Dünya Savaşı’ndan yenik çıkan Almanya’nın en büyük dış borcu, ülkelerin merkez bankalarının % 85i’ini tekelinde tutan Rothschild ailesine idi. Aile, bu borcun silinmesi karşılığında Almanya Merkez Bankası’nı istedi ve bu teklif de çaresiz kabul edildi.
Almanya’nın yeniden ayağa kalkması ve yeniden savaşacak duruma gelmesi için aile, müthiş bir plan yaptı. Önce faşizm rüzgârı estirdi ve Hitler’i ülkenin başına getirerek yapay kaoslar üretmeye başladı.
Düşünün; Almanya, dünya savaşında iki saatte Paris kentine giriyor ve Fransa, Yugoslavya, Çekoslovakya, Avusturya ve Belçika gibi ülkelerin tamamını ele geçirecek bir güce ulaşıyor.
Bu yıllarda, ileride kurulacak İsrail devletine ciddi bir Yahudi göçünün hızlanması için de korkunç bir komplo tezgâhlanıyor.
Yahudilerin İsrail’e göçünü hızlandırılmak için yapay kaos ortamı yaratılıyor ve sonrasında özellikle işe yaramayacak Hazar Yahudileri, Çingeneler ve Polonyalılar gaz odalarına atılıyor. Zengin Yahudilerin ise önü açılıyor.
Kısacası Rothschildler, Birinci Dünya Savaşı’nda yarım bıraktıkları işi İkinci Dünya Savaşı’nda tamamlamışlar ve Tanrı’ya verdikleri sözü yerine getirmişlerdir(!)
O günden sonra buna kim itiraz ettiyse ortadan kaldırıldı ya da darbeler ve krizler yoluyla sindirildi. Kennedy suikastını bilirsiniz. Kennedy, ABD’nin ilk Katolik başkanıydı. Daha başkan seçilmeden İsrail politikalarına hizmet etmesi karşılığında teklif edilen milyonlarca lirayı reddetti.
İsrail’in nükleer silahlanma programına da karşıydı. İlk yıllar Ben Grıon’la hakaret dolu mektuplaşmalarını hatırlayınız.
4 Haziran 11110 sayılı yasa yani Federal Reserve Bank’ın ailenin elinden alınması ve Amerikan Merkez Bankası’na verilmesi bardağı taşıran son damla oldu ve sözde komünist bir tetikçi olan Lee Harvey Oswald’ın üzerine yıkılan bir suikastla başkan öldürüldü. Oysa suikastı yaptıran bu aileydi.
Bu suikast Amerikan tarihinde bir kırılmadır. Kenendy’nin tüm karşı olduğu politikalar yeniden hayata geçti ve CIA, Komünizmle mücadele adı altında Gladio denilen gizli bir ordu kurdu. O günden beridir ülkelerde darbeleri bu ordu eliyle yaptırmaktadırlar Türkiye’de 80 öncesi yaşananlar, 12 Eylül darbesi ve hala devam eden operasyonlar…
Nihai hedef, tek dünya imparatorluğu ve İsrail’in Ortadoğu’da söz sahibi olması içindir. Bu ailenin karşısına son yıllarda başka bir ailenin senaryosu da devreye girince işin rengi değişti. Fransa’da başlayan kıvılcımı tam da bu çerçeveden diğer yazıda değerlendirelim…