ÜCRETLİ ÖĞRETMEN PARYANIN HİKAYESİ

Abone Ol

          Bir varmış bir tokmuş. Hem var hem de tok. O yoğurdun bolluğu nerde. Ooof şimdiden dil sürçmeleri başladı ise işimiz çok desenize. Laf nereden nerye geliyor yahu. Neyse yeniden Bismillah. Ha bu arada siz bu fıkrayı bilir misiniz bilmem ama ben anlatacağım. İki kardeş sürekli beraber gezer özellikle de misafirliklere beraber giderlermiş. Ama kardeşlerden biri sürekli erkenden sofradan çekilen az yiyen tiplerden. Diğer kardeş ise iyi yiyenlerin iki adam olmasa da adam gibi bir adam olacağını düşünenlerden. Bir iki davetten aç kalkınca bakmış olacak gibi değil kardeşini derenin yanına götürüp sofradan erken kalktığı için temiz bir dövmüş. O da yemin billah etmiş bir daha yapmayacağına. Alışkanlık bu ya bir sonrakinde yine bizim ki ‘’Elhamdülillah’’ deyip çekilmeye başlayınca döven kardeş ‘’derede ki billah’’ deyince bizimki hemen;

          -Yeniden Bismillah deyivermiş. Şimdi bizde bir kazaya kurban gitmeden yeniden bismillah ile başlayalım bakalım.

          Bir varmış bir yokmuş. Zamanın birinde bir yerler de Parya diye bir ücretli öğretmen yaşarmış. Aslında yıl ikibin on yedi ve yer de Türkiye; kırk dakika çalışmanın ücreti tam dokuz lira imiş. Dokuz doğura doğura her bir yaştan kırk çocuğun her bir derdi ile kırk dereden su getirerek ilgilenmek üzere vazifelendirilmiş olan ücretli mi ücretli, üstü başı lime lime ve perperişan bir kişi varmış. Aslında hani kralın üstünde ki elbiseyi herkes göremiyormuş ya ama bir çocuk görmüş ve ‘’Kral Çıplak’’ demiş ya ben de göremediğim güzel elbiselerinden dolayı böyle söylüyorum. Hiç öğretmen öyle çirkin giyermiymiş. Ama elde yok avuçtaki de kaçmışsa ya da araklanmışsa neden olmasın ki. 

          Hep derler ki ekmek bulamamışlarsa pasta yesinler. işte bu doğru sabah işe gelirken halk ekmeğin ürettiği altın ekmekten iki tane alıp birini kahvaltı yerine diğerini öğlen yemeği yerine yerseniz bu söz doğru çıkar. Hem paranız yeter hem de pasta yemiş olursunuz. Tecrübeyle sabittir arkadaşlarıma sorabilirsiniz. Şimdi tuhaf muhalifler çıkıp diyecekler ki milletvekilleri gelsin kırk dakika 9 lira ek ders ücreti karşılığı bir ders işlesinler bakalım nasıl oluyor. Hem yapmazlar, yapamazlar hem de geçinemezler. O kadar da değil canım. Ne işi var sayın vekillerimizin bu tür zahmetlerde. Onların daha mühim işleri var. Ben başka bir şey öneriyorum. Yevmiyesi en aşağı 150 ila 200 lira arası değişen inşaat ustalarını çağırın eğer onlar kabul ederse ne olayım.

          Neyse siz şu son cümleye pek itibar etmeyin. Ne olur ne olmaz başımıza iş almayalım. Neyse bahis konusu ücretli öğretmen ister istemez aldığı paraya göre bir performans gösterecek ve bu bize daha pahalıya patlayacakmış. Sonra nasıl geçinebiliyor musun diye soranlara utanmamak için yalan söyleyerek evet deyince Pinokyo gibi burnu uzayacakmış. Hatta kuaföre gidemeyince Rapunzel gibi saçlarının uzunluğu dillere destan olacakmış. Bir gün Nasretttin hoca ile karşılaşınca elinde ki piyango biletinden medet umarken, hoca ona yapma evladım etme evladım deyince ücretli ‘’Ya tutarsa’’ diye cevabı yapıştıracakmış.

          Eve geldiğinde küçük kızı ‘’baba et aldın mı’’ diye sorunca ‘’maaşımı alınca inşaallah yavrum’’ derken ağladığını kızından saklamak için hızlıca sarılıp yanaklarını yanağına bastıracakmış. Sonra da Oscarlık bir oyuncu edası ile komiklik yaparak hoplaya zıplaya banyoya koşarken Jim KERRY den daha gülünç olacakmış. Bir gün mutlaka kadrolu bir işim olursa seni çok mutlu edeceğim dediği eşi sen nasıl istersen hayatım derken vatan bağımsızlığına inanmış Nene Hatun’un torunu olma alametleri göstererek anıtlaşacakmış.

          Ey yüce türk milleti açta olsan açıkta da kalsan sen vatan nöbeti için canını ortaya koymak gerektiğinde Ulubatlı Hasan olacakmışsın. Şehadet ve gazilik asırlarca senin azığın ve barınağın olacakmış. Bir zamanlar iki yüz kuruşluk zammı ile alay ettiğin iktidarların bittiğini sandığında sana layık göreceği bu dokuz kula bir bir kula dokuz pul hikayesi yeniden yazılacakmış. Olsun ama çoğu mutlu olacakmış çevrede ki insanların. Nasıl ki dünya devleri fakir ülkelerin elindekine avucundakine el atarlar ya ülkende de zenginler senin elindekine avucundakine el uzatacaklarmış, alacaklarmış. Onlar erecekmiş muradına sen çıkacakmışsın vatandaşlık kerevetine.

          Gökten üç elma düşecekmiş sonra. Biri ona biri şuna biri buna. Sen de ağzı açık baka kalacakmışsın. Sonra her bir ayıbımızı örtmek için sığındığımız millet her şeyden en az olana razı olacakmış. Ülken zenginleştikçe attığın hava sana civa olarak geri dönecekmiş sonra. Bu hikaye burda bitmez ama bu ücretli bu ücretle burda da kalmazmış. Onun için yetkili ve etkili arkadaşlar derede ki billah;

          Yeniden Bismillah...

          Vesselam…

          Selehattin DUMAN

          Eğitim Bir Sen İst. Bir Nl. Şb. Bşk. Yrd

          08.07.2017