EĞİTİM ÜZERİNE – 16
Değerli dostlar, bazen bize ait olanın değerini bilmediğimizde büyük zaman kayıpları yaşayabilir, farkında olarak veya olmayarak ömrümüzü yanlış yollarda harcayabiliriz.
Bu sadece insan için değil devletler için de geçerlidir.
Benim âcizane kanaatim ki yetkililerimizin de bu konuda aynı düşüncede olduklarını çalışma ve beyanlarından anlayabiliyoruz, bizim kendi kültür belleğimizde var olan tecrübe hazinesi, bizi geleceğe güvenle taşıyabilecek kapasiteye sahiptir.
Elbette gelişen dünyayı ve değişen şartları göz önüne alıp takip edeceğiz ama asıl sistem yürüyenimiz kadim medeniyetimizin kodlarından teşekkül etmeli.
Bugün size her yerde rahatlıkla bulabileceğiniz ve farklı zamanlarda benim de kullandığım bir hikâyeyi paylaşmak istiyorum.
Hikâye ile vermek istediğim mesajı yarınki yazıma bırakıyorum:
***
Zengin işadamı, bir iş seyahati sırasında küçük bir deniz koyu kasabasına uğrar. Limanda gezerken, ağzına kadar balık dolu küçük bir teknenin içinde oturan bir balıkçı dikkatini çeker. Merakla yanına yaklaşır ve sorar,
"Merhaba, bu balıkları yakalamak ne kadar zamanını aldı ?"
Balıkçı, tümünü bir-iki saate yakaladığını söyler. Yabancı adam bu kez, niçin daha uzun sure kalıp daha fazla balık yakalamadığını sorar. Balıkçı, ailesinin geçimi için bu kadarının yettiğini söyler.
İşadamı merakla balıkçıya kalan zamanını nasıl geçirdiğini sorar. Balıkçı anlatır,
"Geç vakit yatarım, sabah birazcık balık yakalarım. Sonra çocuklarımla oynarım, öğleyin de karım biraz kestiririm. Akşamları, dostlarımla beraber yer içer ve eğleniriz. Dolu ve meşgul bir yaşantım var efendim"
İşadamı gerinerek, "Benim çok büyük imkânlarım var ve sana yardım edebilirim. Balık tutmak için daha çok zaman ayırmalı ve daha büyük bir tekne ile çalışmalısın. Bu tekneden elde edeceğin gelirle daha büyük tekneler alırsın. Kısa surede bir balıkçı filosuna sahip olursun. Böylelikle, yakaladığın balıkları aracılara değil doğrudan doğruya işleme tesislerine satarsın. Hatta kendi balık fabrikanı bile kurabilirsin. Balıkçılık sektöründe bir numara olursun"
Devam eder, "Tabii bunları yapman için öncelikle bu küçük balıkçı kasabasını terk edip daha büyük limanların olduğu ve holdingini geliştirebileceğin büyük şehirlere yerleşirsin."
Balıkçı düşünceli vaziyette sorar, "Peki bayım, bu anlattıklarınız ne kadar zaman alır?"
İşadamı cevaplar, "15-20 yıl kadar"
"Peki, bundan sonra efendim?" diye sorar balıkçı...
İşadamı güler, "Simdi anlatacağım en iyi tarafı! Zamanı geldiğinde, şirketini halka açarsın ve şirketinin hisselerini iyi paraya satarsın! Kısa zamanda zengin olup milyonlar kazanırsın!"
"Milyonlar?" der.
Balıkçı, "Eee... sonra bayım?"
İşadamı, "Ondan sonra emekli olursun. Geç vakitlerde yatabileceğin küçük bir balıkçı kasabasına yerleşirsin, istersen zevk için biraz balık tutarsın, çocuklarınla oynayacak, karınla öğle uykusu için zamanın olur, akşamları da arkadaşlarınla yer içer eğlenirsin. Nasıl, mükemmel değil mi?"
-Çok güzel de ben şu an başka ne yapıyorum ki!
***
(Yarına Devam…)