Çorlu'da bir meslek lisesinde meydana gelen hadise toplumun büyük bir kesiminde infial yarattı. Hadise, gençliğin halini ve öğretmenlerin ne durumda çalıştıklarını göstermesi bakımından, üzücü olsa da kafamızı kumdan çıkarmamıza vesile oldu.
Bir kurumda var olan sorunlar, kurumun sunduğu hizmet ve ürünlere de yansıyacaktır. Bir kurumun en önemli varlığı çalışanlarıdır. Kurumun amaçlarına ulaşabilmesi her şeyden önce çalışanlarının işini sevmesine ve yaptıkları işte mutlu olmalarına bağlıdır. Bu sayede kurum istenilen verimlilikte çalışabilir.
Öğretmenlerin büyük bir kısmı yaptıkları işe ve kendilerine “değer verildiğine” inanmıyor. Bu olguyu kırmak için öğretmenleri, sadece ekonomik yönden desteklemek yetmez. Belirli aralıklarla eğitimden geçirmek yetmez. Bu durum öğretmenlerimi ve diğer personelimi seviyorum demekle de değiştirilemez.
Sık sık değişen mevzuat, mülakatların kayıt altına alınmaması, adam kayırma, yargı kararlarına uyulmaması, ödüllendirme ve cezalandırmadaki usulsüzlükler, kadroları kaldırılan ve küstürülen çalışanlar, yolsuzlukları önleyici mekanizmaların devre dışı bırakılması vb. uygulamaların çalışanların motivasyonu ve meslek algısı üzerinde olumsuz etkisi olacağı açıktır.
Kurumun iç paydaşlarının değer vermediği bir meslek grubuna, dış paydaşların değer vermesi beklenebilir mi?
Şiddet toplumun bütün kesimlerine kanser gibi yayılmış durumda. Çocuk evde dayak yiyor, sokakta, okulda dayak yiyor. Sonra şiddeti bir çözüm yolu olarak meşrulaştırıyor. Güçlenince dayak yiyen çocuk, artık gücü yettiklerine şiddet uygulamaya başlıyor. Öğrenci, öğretmeni bir otorite olarak görmemeye başladığı anda durum tersine dönüyor. Elbette mesele bu kadar basit değil.
Birileri cezaların caydırıcı olmadığını, yasaların yetersiz kaldığını iddia edebilir. Topluma sorun çıkaranlar, sadece cezalarla bertaraf edilseydi bugün hapishanelerin dolu olmaması gerekirdi.Kurumları sadece mevzuatla yöneteceklerini sananlar kendilerini kandırmaktan başka bir şey yapmıyor demektir.
Kurumda güçlü bir iletişim ağı varsa çalışanların güven ve aidiyet duyguları da o nispette güçlü olur. Böylece eğittiklerinin üzerindeki etkileri de artar.
Gerçekten toplumun eğitimsizlikten kaynaklanan sorunlarını çözmek istiyorsak öğretmenlere motivasyon sağlaması, doğru bir iletişim kurulması, öğrencilerle nasıl iletişim kuracaklarının öğretilmesi, üst yönetimle arasında paylaşım ve etkileşimin en üst düzeye çıkarılması gerekir.