Bilgi çağında yaşıyoruz. Bilgiye ulaşmak tarihin hiçbir kesiminde bu kadar kolay olmamıştı. Oturduğumuz yerden dünyanın bütün bilgilerine ulaşabilmek mümkün.
Peki, bu kadar çok bilgiye sahip olmak kişiyi bir "iyi bir insan", "şahsiyetli bir insan" yapar mı?
Üniversiteye hazırlanan öğrencilere birkaç kelam etmek üzere davet edildim, onlara şu soruyu sordum: "Soru çözerken en zorlandığınız ders hangisi veya hangi konu? "
Aldığım cevap ortaktı: "Türkçe paragraf sorularını anlamadığımız için çözemiyoruz!"
Bu mesele üzerine dertlenerek biraz araştırma ve okumalar yapmaya çalıştım. Üzücü sonuçlarla karşılaştım.
Bakan Yusuf Tekin, devrim mahiyetinde bir açıklama yapmıştı. "Türkçe, eğitimin omurga meselesi haline getirilecek."
Ancak ne ilgili kurumlar ne üniversiteler bu konuyu eğitimin ana gündemi haline getirecek kadar konuşmadılar, anlatmadılar/anlatmıyorlar.
MEB'in, Türkçeyi gündemine alması müfredat açısından temel bir mevzudur. Çeşitlendirerek gündemde tutmak lazım.
Şimdi bakanlığın yaptığı bu devrimden sonra ikinci bir devrim gerekiyor kanaatindeyiz.
Eğitim düzeyini genel hatlarıyla ölçen ABİDE programı MEB tarafından 2019 yılı itibariyle hayata geçmiş. ABİDE'nin yaptığı ilk çalışmaya bakıldığında: Temel düzeyde okuduğunu anlama oranı yüzde 3! Araştırmanın detay sonuçlarına ulaşabilirsiniz. Bu kadarı bile yeterli!
Gelinen noktaya baktığımızda durum hiç de iç açıcı değil. Çocuklarımız soruları okumakta, anlamakta ve yorumlamakta sorunlar yaşıyorlar.
Peki, neyi eksik yapıyoruz?
Çocuklarımıza neyi öğret(e)miyoruz?
Eğitim sisteminde veya müfredatında ne eksik?
Yapılacak olan basit bir araştırma bu sorunun cevabını vermeye yeterli olacaktır.
Evet, çocuklarımıza onlarca alanda bilgi veriyoruz ama bu bilgileri işleme, analiz etme, sorgulama yeteneğini kazandıramıyoruz.
Yani çocuklarımıza Mantık öğret(e)miyoruz.
Müfredatta her türlü derse rastlamak mümkün.
Hatta tek bir yabancı dille yetinmiyoruz, sanki ilkini öğretebiliyor gibi ikincisini öğretmeye çalışıyoruz.
Ancak müfredatta mantık dersi yok.
"Mantık" yani "düşüncelerin ve argümanların tutarlılık, geçerlilik ve doğruluk açısından değerlendirilmesi için kurallar ve yöntemler bütünü..."
Günümüz dünyasında, bilgiye erişim hiç olmadığı kadar kolay. Ancak bu bilgi selinde doğruyu yanlıştan, mantıklıyı mantıksızdan ayırt edebilmek kritik bir öneme sahip.
İşte tam bu noktada okullarda mantık derslerinin önemi ortaya çıkıyor.
Yani muhakeme yeteneğinin desteklenmesi. Düşünme ve muhakeme kabiliyetlerinin geliştirilmesi. Bu yönde münazara yarışmaları müfredata eklenerek öğrencilerin anlama, düşünme, sorgulama, çözüm üretme yollarına aşina olmaları sağlanabilir.
Çocuklarımıza "öğrendiklerini işleme" becerisini kazandırmıyoruz.
Millî Eğitim Bakanlığımıza "mantıklı" bir tavsiyede bulunmak istiyoruz.
Müfredata "mantık" dersini koyalım.
Peki, mantık dersinin olması çocuklarımıza ne kazandıracak?
Bahsettiğimiz şey herhangi bir ideolojik mesela değil. Sıradan bir önerme ya da burun kıvırılacak bir teklif olarak addedilemez. Mantık olmadan kaldırımda dahi yürüyemezsin. Bu kadar basit aslında.
İhsan Fazlıoğlu'nun ifadesiyle: "Dilin kurallarını belirleyen gramer gibidir mantık. Mantık da düşüncenin grameridir."
Mantık, sözelcisine, sayısalcısına, mühendisine, öğretmenine, mimarına, polisine, askerine, gazetecisine, hocasına, fizikçisine vs. herkese her şeye lazım olandır.
Mantık o kadar temeldir ki meselenin zeminidir. Jeoloji bilimi gibi bir meseledir toplum açısından. Üzerinde durduğumuz zemini anlar ve müdahale eder.
Mantıklı düşünme, günlük yaşamda karşılaşılan sorunlara ve zorluklara çözüm bulma konusunda da öğrencilere yardımcı olur.
Doğru bilgilere dayanarak, objektif ve mantıklı kararlar alabilme yeteneği hayatın her alanında başarının anahtarıdır.
Mantık, bilimsel düşüncenin temelini oluşturur. Öğrenciler, mantık dersleri sayesinde bilimsel metotları, hipotezleri ve bu hipotezleri test etme yöntemlerini öğrenirler.
Mantık, dille yakından ilişkilidir. Mantık dersleri, öğrencilere argümanları açık ve etkili bir şekilde ifade etme yeteneği kazandırır. Bu hem yazılı hem de sözlü iletişim becerilerinin gelişimine katkıda bulunur.
Mantıklı düşünen bireyler, karşıt görüşlere sahip kişilerle daha üretken ve saygılı diyaloglar kurma eğilimindedir.
Bu, toplumsal uyum ve empati oluşturma açısından oldukça değerlidir.
Sonuç olarak mantık dersleri, öğrencilere sadece akademik alanda değil, günlük yaşamlarında da pek çok fayda sağlar.
Bu nedenle okullarda mantık derslerine verilen önem, geleceğin bireylerini daha donanımlı ve bilinçli kılmak için elzemdir.
Bundan sonra gündemde kalması için cirmimce dönem dönem mantık merkezli yazılar yazmaya gayret edeceğim.
Azıcık mantıklı olalım vesselam...
Mustafa BAŞER / STAR