İşte A. Tanıl KARAKUŞ'un o yazısı:
Memur Sen’e bağlı bir sendikanın yönetici ve üyeleri toplanıp bir kooperatif kuruyor. Güçlerini birleştiriyorlar ve kamu veya özel satışa çıkan arsalara müşteri olup alabildiklerini alıyor ve üyelerine konut kazandırıyorlar.
Her şey şeffaf, ihaleler açık ihale, TOKİ elli üç ilde onlarca arsayı satışa çıkarıyor ve satıyor. Müteahhitler, kişiler, yatırımcılar alıyor, satıyor. Daha önce bu şekilde kooperatif kurarak sendika üyeleri onlarca kez denemişler, bazı illerde başarılı olunmasına rağmen bazı illerde inşaatlar bitirilememiş.
Son örnek başarılı ve ilginçtir sendika üyelerinden şikayetçi olan bir kişi bile yok. Birikimi olan, karlı gören, tamamen kendi kararı ile yatırım yapıyor. Ödeme işlemleri bankalar üzerinden yapılıyor. Ancak bir aklı evvel çıkıyor ve aylardır, bozuk plak gibi yazıyor da yazıyor.
Neymiş efendim, TOKİ arazisine amacı dışında villa yapılıyormuş, tüyü bitmemiş yetimin malıymış. Sendika zenginlik aparatı yapılmış, inşaatlar durdurulmalıymış. Cumhurbaşkanımız duysa çok kızarmış, bu millet şehit kanlarıyla bu arazileri almış. Bir sürü ipe sapa gelmez saçmalık ve aylardır yazıyor ha yazıyor.
Yılların TOKİ’si, arsaları satışa çıkarırken düşünememiş, devletin kurumları yapılan yanlışları görememiş bu aklı evvel her şeyi düşünmüş ve görmüş. Son derece normal ve hatta alkışlanacak bir çalışmayı, devletin kurumlarını karalama pahasına hedef seçtiği yetmezmiş gibi, bir zamanlar peşinden dolaştığı genel başkanı da diline dolayarak, son derece saygısız ve kaba bir üslupla, paçavralar halinde tetikçi siteler aracılığı ile yayınlayan sahte kahramanımız, sabredilen dört yılın ardından açılan davalar ve soruşturmalarla paniklemiş anlaşılan.
Hiç hakaret, iftira, çarpıtma, kaba söz, bir milyon kişiyi temsil eden bir başkana saldırı yokmuş. Güzel, eğer öyleyse git bunları mahkemede anlat. Ancak hukuk devletinde hele de ticaret yapan bir kooperatifin, firmanın ismini bu şekilde karalarsan, ağır bir karşılığı olur. Hak ettiğin sonuçla karşılaştığında ise kimseye sitem etmeye hakkın, yardım dilenmeye yüzün olamaz.
Yıldırım Efendi, yol yakınken tövbe et ve daha ileri gitme bence. Ömrünü dava uğruna harcamış, gecesi gündüzü belli olmayan ve var gücü ile çalışan insanları, makam hırsın yüzünden bu kadar hedef alma. Şöyle bak diğer sendikalara, senin gibi bir tane örnek var mı? İzin vermişler, sabretmişler mi?
Sen kurucu filan değilsin, bu unvanı da kendine paravan yapma. Sen, mahkeme kararı ile dönmüş olsan bile bu sendikanın genel kurulu tarafından kovulmuş, üyelikten çıkarılmış, kongre salonundan tart edilmiş birisin.
Unutma, seçimle yönetim kademelerine gelinen bir kurumda, Türkiye’nin en şeffaf ve demokratik seçim sürecini uygulayan bir sendikada, seçim sürecinde cesaret edip aday bile olamıyorsan, dönüp aynaya bakacaksın. Hayatta olsa ve bugünkü şu halini ve şu yaptıklarını görse rahmetli M. Akif İNAN, sendikamızın ilçe yönetimini oluşturun diye yazdığı yazıyı geri çeker ve sizi o gür sesiyle bir güzel paylardı.
Değer mi Yıldırım Demirci, bir türlü ulaşamadığın bir ilçe Milli Eğitim Müdürlüğü makamı için bu kadar iftira atmaya, çarpıtmaya, dostlarını kırmaya, dünya ve ahiret hayatını karartmaya değer mi? Eğer helallik alamazsan nasıl gideceksin huzura? Ne diyeceksin, nasıl hesap vereceksin? Buradaki hesap ne ki asıl hesap öteki dünyada.
A. TANIL KARAKUŞ
Eğitimci Yazar