ÖSYM, ne yapmaya çalışıyor acaba?
Dün yapılan Yükseköğretime Geçiş Sınavında ilk kez uygulanan bir kuralla, saat 10.00’da başlayan sınavdan 15 dakika önce saat 09.45’ten itibaren adayların sınav binasına girişlerine izin verilmedi.
Hem de o kadar katı uygulandı ki, 1-2 dakikalık gecikmeler bile dikkate alınmadı.
Geciken öğrencilerin okul kapılarının önlerinde adeta yalvarırcasına "n’olur alın beni sınava. Trafik vardı, yağış, kar, yağmur vardı, birkaç dakikadan ne olacak?” türünden serzenişleri yürek burktu gerçekten. Görev yaptığım sınav binasında da sınava yetişemeyen gençlerin ve ailelerinin üzüntü verici bu hallerine şahit oldum dün çaresizce.
Anlaşıldığı kadarıyla bu görüntüler lokal değil, hemen hemen bütün illerde bu tür gecikmeler oldu ve gençlerin üzüntü, öfke ve kızgınlıkları basına da, sosyal medyaya da yansıdı.
Görevliler ise çaresiz ÖSYM tarafından belirlenen kuralları uygulamak zorunda kaldılar doğal olarak. Ellerinden bir şey gelmedi.
Denilebilir ki, sınava giren adaylar tüm kuralları önceden bilmekte olduğundan belirlenen ve kamuoyuna duyurulan bu kurallara göre hareket etme planlarını kendileri yapmak durumundadırlar ve tüm sorumluluk da kendilerine aittir.
Ama kurallar da değişmez değildir. Bu kadar adayın mağduriyetine neden olan bir kural pekala yeniden gözden geçirilebilir, geçirilmelidir.
En sonda söylemem gerekeni en başta söylemek istiyorum. ÖSYM, bu acımasız kuralı derhal kaldırmalı, önceki yıllardaki uygulamaya geri dönmelidir.
İnsan, elbette kurumlarca belirlenen kurallara uymakla mükelleftir. Üstelik kurallar hepimiz içindir. Herkes bu kurallara göre hareket etmek mecburiyetindedir. Kişilere göre bu kurallar tabi ki değiştirilmez, herkes kuralların gereğini yerine getirmek zorundadır.
Buna hiçbir itirazım yok, ama gençlerin bir yıldır emek vererek hazırlandığı, ailelerin çok fazla önem ve değer atfettiği bir sınavda zaten güvenlik gerekçesiyle çok katı olan sınav kurallarını daha da acımasız bir şekilde uygulamak kime, ne yarar sağlar?
Bu uygulamanın mesela gerekçesi nedir? Sınav güvenliği mi, yoksa başka bir şey mi? Önceki uygulamanın neresi aksadı da böyle bir uygulamaya gerek duyuldu? İnsanlar bu soruların cevabını yetkililerden duymak, gerekçelerini bilmek istiyorlar doğal olarak.
Bu sınavla ilgili bir başka sıkıntıyı dile getirmek zorunda hissediyorum kendimi.
Özellikle büyükşehirlerde öğrencinin ikamet ettiği adrese çok uzak sınav merkezlerine verilmesini bir başka yanlış olarak görüyorum. Bu durum zaten var olan yoğun trafiğin daha da artmasına sebep olabiliyor ve trafik adeta felç olabiliyor. Bu durumda gecikmeler kaçınılmaz olmakla birlikte, adaylar aylarca hazırlandığı sınava nasıl bir stres ve ruh hali ile giriyorlar diye düşünmek ve tedbir almak gerekmez mi?
Dün bir dostumdan dinledim, üç çocuğu da sınava giren bir baba, Konya’da sabahın erken saatinden itibaren adeta mekik dokumuş çocuklarını vaktinde sınava yetiştirebilmek için. Merkez Meram ilçesinde oturan ailenin bir öğrencisi Selçuk Üniversitesi Yerleşkesi’nde, diğeri Karatay ilçesinde, bir diğeri bir koca şehrin bir başka köşesinde sınava girmek zorunda olduğundan çektikleri çileyi ve yaşadıkları stresi varın siz düşünün.
"Bu meselenin çözümü çok mu zor acaba?” diye düşünüyorum. Öğrencinin ikamet ettiği adrese göre aynı merkez ilçede bir sınav salonuna yerleştirmek çok mu zor gerçekten? Buna göre bir planlama yapılamaz mı? Ben bunun mümkün olabileceğini düşünüyorum.
Sonuç olarak, yetkililer bu problemleri mutlaka dikkate almalı, bir öğrencinin bile mağdur olmadığı bir çözüm üretmelidirler. Aldıkları kararların uygulanabilirliği ve mağduriyete yol açıp açmadığı üzerinde önemle düşünmeleri gerekir. Bir öğrenci bile olsa bu acımasız kurallar yüzünden mağdur edilmemelidir.
Kurallara feda edebileceğimiz hiçbir gencimiz yoktur, olmamalıdır.
Zira, bu gençler bizim geleceğimizdir, istiklal ve istikbalimizin teminatıdır.
Bu arada, silgi ve kalemtraş bile üretemiyor olamayız herhalde. Adayların, "Madein Germany" patentli silgi ve kalemtraş kullanmak zorunda kalmaları da neyin nesi ÖSYM?