Örgüt iklimi, örgüte kimliğini kazandıran, görevlilerin davranışını etkileyen ve onlar tarafından algılanan, örgüte egemen olan özellikler dizisidir. Okulun örgütsel iklimi, üyelerin davranışlarını etkileyen ve bir okulu diğer okuldan ayırt eden iç özellikler bütünüdür. Başka bir deyişle okul iklimi, okulun bireysel kişiliğidir (M, Aydın, 1998).
Okul iklimi, okuldaki insanların ortak algılarına dayalı olarak gelişen, okuldaki tüm insanları etkileyen, onların davranışlarından etkilenen ve görece sürekliliği olan bir özellik olarak nitelendirilmektedir (Hoy, 2003, akt; Temel Çalık, Y.Özbay, A.Özer, T.Kurt, M.Kandemir). Kısaca okulların kişiliğidir.
Okul iklimini oluşturan başlıca faktörler şu şekildedir;
-Okulun amacı,
-Yapısı,
-Görev boyutları,
-Çevresi,
-Yönetim,
-Personel ve
-Sağlanabilen kaynaklar.
Bu faktörlerin çeşitli oranlarda birleşimi ve her faktörün değişik şekillerde etkilemesi sonucu okul iklimi oluşur. Okul iklimi, çalışanların okuldaki motivasyonunu ve verimliliğini etkileyen en önemli unsurlardan biridir. Okulun, vizyonuna odaklanması için, o okulda açık okul ikliminin oluşmuş olması beklenir.
Açık iklime sahip bir okulda, okul müdürü; işbirlikçi ve saygılıdır, okulun bütün paydaşlarından gelen önerilere açık, öğretmenlerin mesleki yeterliliğine saygılı ve bürokratik işlerden mümkün olduğunca kaçınarak, işleri kolaylaştırıcı işlev görür. Böyle bir okulda öğretmen de, okul yönetimini destekler, işbirliği yapar ve işine sadıktır.
Kapalı okul iklimine sahip bir okulda ise okul müdürü baskıcıdır, rutin işleri en önemli işlermiş gibi algılar ve gereksiz yere iş yükü yaratır. Aynı şekilde öğretmen de, her türlü faaliyete düşük düzeyde katılır, duyarsızlık, güvensizlik, hayal kırıklığı ve moralsizlik içindedir.
MEB, 29 Aralık eylemi nedeniyle okullara gönderdiği yazı, il-ilçe milli eğitim müdürlüklerinin, okullardan bu eyleme katılanları suçlu gibi göstererek istediği listeler, okul müdürlüklerinin büyük bir iştahla bu eylem başta olmak üzere, başka eylemlere katılanların da listelerini göndermesi sonucu açılan soruşturmalar ve nihayet 11 285 öğretmenin açığa alınması gibi uygulamalar; okullarda, birbirine güvenmeyen, moralsiz ve hayal kırıklığına uğramış büyük bir öğretmen topluluğu ile otoriter ve rutin işlerin yapıldığı bir yönetim anlayışını ortaya çıkartmıştır.
Normal koşullarda ve zamanlarda bile, eğitim sistemimizde çeşitli nedenlerle öğretmen/yönetici sirkülasyonunun nepotizm uygulamalarının okullara kadar inmesi nedeniyle, sağlıklı ve açık okul ikliminden söz edilemezken; 29 Aralık eylemi nedeniyle 11 285 öğretmenin açığa alınması, bunlardan 248’inin ihraç edilmesi, kalan 11 bin civarında öğretmenin de iki aydan bu yana göreve iade edilmemesi, durumu daha da içinden çıkılmaz hale getirmiştir.
İki aydan bu yana öğrenciler ve veliler ya öğretmensiz kalmış, ya ücretli öğretmenlerle tanışmış, ya da okul değişikliği yaparak yeni bir öğretmen ve çevreyle yüz yüze gelmişlerdir.
Açığa alınan öğretmenler okuldan, öğrencilerinden, velilerden ve meslektaşlarından uzak kalmış, psikolojileri bozulmuş, yapılan onca yıllık eğitim hizmetleri yok sayılarak anlam kaybına uğramışlardır. Adaletsizlik, yetersiz maddi ve mesleki koşullar, sağlıksız çalışma ortamları, liyakat ve kariyer ilkelerine uyulmaması nedeniyle meslekte yükselme anlamında beklentisizlik, toplumsal statü kaybı, siyasal/cinsel mobbing ve her türlü nepotizm karşısında; sadece ilkesel tutum ve hayata bakışlarındaki idealizm nedeniyle, eğitime, öğrencilere, okullarına ve çevreye yaptıkları olumlu katkılar, yapılan bu uygulamalar nedeniyle azalmaya yüz tutmuş ve korkarım ki, göreve dönüşlerden sonra da uzun süre de azalmaya devam edecektir.
Bu öğretmenlerin, okul iklimine olan katkıları yok sayılmış, yapacakları yeni katkılar önemsenmemiş, okulun vizyonuna, misyonuna, çevreye ve topluma katacakları değer ve anlam ihmal edilmiş, halen de göreve başlatılmayarak ihmal edilmeye devam edilmektedir.
Öğretmenler haksızlığa uğramış, üzülmüş ve kırılmıştır!
Tabiri caizse, MEB tarafından, okul iklimi yerle bir edilmiş, okulların kişiliği zedelenmiştir.
Okulların uzun süre açık veya kapalı iklime sahip olması sonucu, tıpkı bir canlı organizmada oluşan semptomlar gibi sağlıklılık ve sağlıksızlık belirtileri baş gösterir. Bu koşullarda sağlıklı okullar kendi ihtiyaçlarını karşılayıp, dışarıdaki problemlerle başarılı bir şekilde baş edip, enerjisini misyonu doğrultusunda kullanırken; sağlıksız okul, zararlı dış güçlerden çabuk etkilenir, yöneticiler ve öğretmenler makul olmayan taleplerle karşılaşır, yönetici, liderlik yapamaz hale gelir, öğretmenlerin morali ve akademik beklenti düşer ve sonuçta bütün çalışanlar okula “öylesine” gitmeye başlar.
MEB, okulların sahip olduğunu düşündüğümüz açık okul iklimine daha fazla zarar vermeden, yaptığı bu açığa alma uygulamasını düzeltmeli, öğretmenleri görevlerine iade etmelidir.
Bilinmelidir ki, bir eğitim sisteminin başarılı ve verimli olması, amaç ve hedeflerine ulaşabilmesi için sistemdeki okulların çoğunluğunun, hatta tümünün açık okul iklimine sahip olması gerekir.
Kaynaklar
-AYDIN, M. (1998). Eğitim Yönetimi. Ankara, Hatipoğlu Yayınları.
-Hoy, W.K. (2003). School climate. In J.W. Guhtrie (Ed.), Encylopedia of education
(2nd ed.), (pp. 2121-2124). New York: Thompson Gale.