ŞEKERCİ açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
Mecelle ‘de geçen, “Batıl, mâkisun aleyh olmaz!” sözünü duyanımız olmuştur. “Kendisi yanlış olan bir şey, başka şeye örnek olarak gösterilemez” anlamına gelen bir hükmü ifade eder bu söz. Anayasa Mahkemesi’nden dönen ÖMK (Öğretmenlik Meslek Kanunu), bugünlerde yeniden meclis gündemine taşınıyor. Tam da bu vakitte, Mecelle’de geçen bu hükmün anlamını müdrik bir irade ortaya koymaya ihtiyacımız var.
MEB, dünün yanlışlarından ders çıkararak, eğitim paydaşları tarafından gündeme getirilen eksikleri giderecek bir yasa taslağı ile üzerine düşen vazifeyi yerine getirmelidir. “Ağyârını mâni efrâdını câmi” bir kanun için buna ihtiyaç var ve bunun için hep birlikte çalışmalıyız.
Kamusal iyilik, mührü elinde bulunduranların birinci vazifesidir. Yönetici, uhdesinde bulunan makamın gereği olarak, kişilerin/ toplumun huzur ve refahını sağladığında hüsnü kabul görür. Bu yüzden, rıza üretimi/toplumsal meşruiyet için ÖMK yasama çalışmasında aceleci davranmaya ve oldu bittiye müsaade edilmemelidir.
İstişare ile hareket ederek, memnuniyet oranı yüksek bir yasa çıkarmak zorundayız. Buna her zamankinden daha fazla ihtiyaç var.
İdeal olanı isterken, reel durumu elbette görmezden gelemeyiz ve gelmiyoruz da... Hazine ve Maliye Bakanlığı kadar bizler de Türkiye ekonomisinin durumunu biliyoruz ve ağır ekonomik şartların farkındayız. Ancak, nimet-külfet dengesinin de hakkaniyetli bölüşümünün, adaletin tesisi için zorunlu olduğunun -müsaadenizle- kabul edilmesi gerekir.
Kariyer Basamakları’nda, AYM ‘nin iptal gerekçesini ortadan kaldıracak, eğitim hizmetleri menşeli tüm eğitim çalışanlarının yararlanacağı, kıdem eksenli bir yasaya ihtiyaç var. Şube Müdürleri, İlçe ve İl MEM yöneticileri ile geçmişte MEB’in kahrını çeken, o ya da bu sebepten bugün pasife çekilerek yokluğa terk edilen havuz mağdurlarının da dikkate alınacağı, mali yönü olan bir ÖMK beklentisi görmezden gelinemez.
Maliye yetkilerinin, söz maaş ve ek ödemeler söz konusu olduğunda ellerine hesap makinesi aldığını biliyoruz. Bugünlerde bu makine ile yatıp kalktıklarının da farkındayız. Oysa, tüm bu gerçekliği dikkate alacak, karşılıklı görüş alışverişi ve mutabakat ile yasanın mali yürürlük tarihini ötelemek suretiyle esaslı bir Meslek Kanunu çıkarabiliriz.
Tekrarı olmayacak bir yasa hazırlığı ile karşı karşıyayız. Eğer bu fırsat elimizden kaçarsa bir daha aynı iklim oluşmayabilir. Başta Milli Eğitim Bakanlığı olmak üzere yürütme erkinin tüm tarafları yasama sürecinde rıza üretimi odaklı hareket etmelidir. Gerekirse, Cumhurbaşkanı ile tarafları bir araya getirecek bir irade ortaya konmalıdır. Hep birlikte, makulde buluşacak bir çözüm üretmenin yolları arayarak bu virajı birlikte aşmalıyız.
Eğitim camiasının gönlüne kayıt düşecek bir miras bırakmak için makul seslere kulak mutlaka verilmelidir. 3 Haziran 2024 tarihinde basın açıklamaları ile 81 ilimizden vereceğimiz ses, umarım bakanlık ve meclis koridorlarında makes bulur. Yoksa hep beraber kaybederiz ve bunu hiç birimizin istemeyeceği de ortadadır.
İdris Şekerci
EBS İstanbul 6 Nolu Şube Başkanı