Geçmişten günümüze kadar pek çok alanda özellikle kamu kurumlarına yapılan alımlarda yazılı sınav sonrası yapılan sözlü sınav, diğer adıyla mülakat; kişinin, bilgisini ölçmek üzere, yeterli derecede birikim ve mesleğe uygun karakter özelliklerine olup olmadığını belirlemek amacıyla yapılan bir uygulamadır. Bu aşamada amaç, mesleğe en uygun personelin belirlenmesidir.
Ancak, ülkemizde mülakat, daha çok kayırma, ayrımcılık, halk arasında en bilinen ismiyle “torpil” ile birlikte anılan bir sınav olarak karşımıza çıkar. Haliyle bu durum, mülakata katılan adaylar bakımından, sınavın sonuçları açıklandığında, pek çok tartışmaya yol açmaktadır.
Özellikle, kamuya personel alımı için yapılan sınavlarda, belli kişilerin kayrıldığı iddiaları gündeme gelmekte ve sınavların iptali için yargıya müracaat edilmektedir.
Kamu kurumları tarafından yapılan mülakat sınavları da aslında bir tür idari işlemdir. Elbette bütün idari işlemlerde olduğu gibi, sözlü sınavların da yetki, şekil, sebep, amaç ve konu unsurlarında hukuka aykırılıklar olması mümkündür. Bu sınavlar, yargısal denetime tabidir.
Mülakatların yapılış usulü yönünden Türk hukuk düzeninde genel bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu nedenle, personel adayının mesleki bilgi ve görgüsünün değerlendirilmesi açısından, farklı kurumlar farklı uygulamalar gerçekleştirmektedir. Sonuç olarak, sözlü olarak uygulanan bir sınavın hukuka uygun olup olmadığı, Danıştay içtihatları ile belirlenen kriterlerden yola çıkılarak belirlenmektedir.
Danıştay ilk başta, kurumun kendi özel mevzuatında bir sınav komisyonu oluşturulmasına dair düzenleme varsa, buna uygun komisyon oluşturulup oluşturulmadığına bakılması gerektiğini bildirmiştir. Komisyonun oluşumu, üyeleri ile ilgili aykırılık varsa mülakat sınavı, bu nedenle iptal edilebilir.
İkinci olarak adaylara sorulan soruları cevaplama fırsatı verilmeli ve bunun için uygun bir ortam oluşturulmalıdır. Sözlü sınav doğası gereği, adayın yüz yüze görüşme sırasındaki performansının değerlendirilmesidir. Dolayısıyla, sözlü sınavda verilen yanıtların, kayıt altına alınması suretiyle, objektif nitelikte incelenip denetiminin yapılmasına olanak tanınması gerekmektedir.
Genel olarak Danıştay içtihatlarında;
Mülakat soru ve cevaplarının önceden hazırlanarak tutanağa bağlanmaması,
Adayın cevabının tutanağa geçirilmemesi veya tutanakların eksik doldurulması,
Mülakat komisyonu tarafından adaya, yazılı sınav ile fahiş fark bulanacak şekilde değerlendirme yapılması,
Sorulan sorulara adayların verdiği yanıtlara hangi komisyon üyesince, hangi notun takdir edildiğinin tutanakta ayrı ayrı gösterilmesi,
Adaya verilen puanın komisyon üyelerinin hepsi tarafından aynı olarak verilmesi ve bu hususun gerekçelendirilmemesi mülakatların iptal sebebi olarak görülmüştür.
İdari dava açmak için süre, mülakat sınavlarının duyurulması, sonucundan kişinin bilgilendirilmesi ile başlar. Günümüzde sınava giren adaylara resmi tebligat yapılması yerine, mülakat sınavı duyurusu sırasında ne zaman ve ne şekilde açıklanacağı bildirilmektedir.
Sözlü sınav sonucunun açıklandığı tarih itibariyle, 60 günlük dava açma süresi başlar. Bazı kurumlar bakımından, sözlü mülakata itiraz hakkı düzenlenmiş ise, bu itirazın cevabının verilmesi ile birlikte, idari davaya ilişkin duran süre tekrar başlayacaktır. Dava açma süresi konusunda ayrıntılı bilgiye İdari Yargıda Süreler yazımızdan ulaşabilirsiniz. Dava açma süresi hak düşürücü bir süredir, bu süre geçirildiği takdirde Mahkeme davayı süre aşımı nedeniyle reddeder.
Bu aşamada şunu da belirtelim, İdare Mahkemesi verdiği kararlarında, adaya verilecek puanla ilgili bir inceleme yapamaz. Yalnızca mülakatın iptal edilmesine karar verir. Bu husus doğrudan atama sonucunu doğurmaz. O sınavın, davayı açan kişi bakımından yenilenmesi, tekrar mülakata alınmasını gerektirir.
Faydalı olmasını umarım.
Av.Aslıhan Gürbüz Sevim (Eğitim Gücü Sen Hukuk Danışmanı)
Mayıs 2022