Eğitim öğretim yılının başlamasıyla birlikte eğitim ile ilgili can alıcı / can yakıcı konular, meseleler tekrar gündemimizde.
Yenilenen müfredat,
Ders kitaplarında karşılaşılan bazı yanlışlar, hatalar,
TEOG’un kaldırılmasıyla birlikte yerine getirilmesi düşünülen sınavsız model arayışları,
Üniversite seçme ve yerleştirme sınavlarına getirilmek istenen yeni düzenlemeler…
Bunların hepsi başlı başına kalıcı çözüm isteyen sorunlar, mutlaka öğrenciyi de, öğretmeni de, anne-babaları da memnun edecek çözümler bulunacağına inanıyorum.
Bana göre ise, eğitimin en önemli sorunları bunlar değil.
Eğitimin temel unsuru öğretmendir bana göre, merkezinde öğretmen vardır.
Eğitimin kalitesi, verimliliği eğitimcilerin gösterdikleri / gösterecekleri performanslarıyla doğrudan alakalıdır.
Öğretmen ne kadar verimliyse, eğitim de o kadar kaliteli olacaktır.
Eğitimciler ne kadar yüksek bir performans sergilerse, eğitim öğretimde başarı da o derece yüksek olacaktır. Öğrenci-öğretmen, veli-öğretmen, çevre-öğretmen ilişkisi ne kadar güçlüyse, öğrenci ve ailelerin derslere ilgisi de o derece fazla olacaktır kanaatindeyim.
Milli Eğitim Bakanlığı “öğretmen” merkezli çalışmalara ağırlık vermelidir. İşe öğretmen performans değerlendirme sistemini hayata geçirerek başlayabilir mesela. Uzman öğretmen / başöğretmen uygulamasını tekrar gündemine alıp geliştirerek yeni bir model ortaya koyabilir mesela.
“Çalışan öğretmen” ile “dersime girer, çıkarım” anlayışında öğretmenliği maaş karşılığı yerine getirdiği herhangi bir meslek olarak gören, performansı düşük, gayretsiz, isteksiz ve heyecansız öğretmenler tefrik edilmelidir. Çalışan ile az çalışan, heyecanlı ve istekli olan ile heyecansız ve isteksiz olan belli olmalıdır.
Nasıl olacak peki bu?
“A” Performans Grubunda olanlar,
“B” Performans Grubunda olanlar,
“C” Performans Grubunda olanlar.
Ya da “öğretmen”, “uzman öğretmen”, “başöğretmen” sınıflandırması gibi.
Her bir performans aralığında hem statü hem de ek ders ve maaş zam farkı uygulaması olabilir mesela. Ek ders % 15-20 artı olarak ödenebilir performansı yüksek öğretmene. Maaşına ek olarak her performans grubuna daha alt gruba göre yüksek ödeme yapılabilir, ya da “performans farkı” adıyla teşvik edici bir artış takdir edilebilir.
Bunlar heyecanlı, istekli, performansı yüksek öğretmenler için belki maddi olarak takdir edilen bir değer olarak görülebilir. Ancak asıl mesleğini severek icra eden, eğitimciliğe aşık olan öğretmenlerin yaşayacağı takdir edilme duygusu, değer atfedilme hazzı daha anlamlı ve tatmin duygusunu artıran bir unsur olacaktır.
Performans değerlendirme kriterlerinin neler olacağı meselesi ise en önemli nokta.
Performans, nelere göre belirlenecek?
Objektif, adaletli bir performans belirleme sistemi nasıl oluşturulacak?
Bunun için objektif, itiraza mahal bırakmayacak bir model nasıl ortaya konulabilecek?
Üzerinde çalışılırsa, eğitimciler, akademisyenler, uzmanlar ve eğitim sendikalarının da görüşleri alınarak kimsenin itiraz edemeyeceği objektif kriterler geliştirilebilir diye düşünüyorum.
Böyle bir uygulamanın hayata geçirilmesi halinde ülkemizde eğitimin kalite ve seviyesinin olumlu etkileneceğine, performans çıtasını yükselten öğretmenlerimizin eğitimin de başarı çıtasını daha yukarılara doğru yükselteceklerine inanıyorum.
Selam ve dua ile, Allah’a emanet olun.