Öğretmenler

Öğretmen Mülakatlarının Hukukiliği

Öğretmen Mülakatlarının Hukukiliği

Abone Ol

Milli Eğitim Bakanlığı tarafından 2023 KPSS puanları ile yapılacak öğretmen atamalarında yaşanan sancılı süreç halen sonuçlanmış değil!

1 Temmuz 2024 tarihinde başlayan mülakat süreci, 25 Ekim 2024 tarihinde sonuçların açıklanması, 28 Ekim 2024 tarihinde itirazların alınması ve 11 Kasım 2024 tarihinde yapılan itirazların sonuçlandırılmasıyla sona ermiş gibi görünmemektedir.

Bu bağlamda mülakatlara yapılan itirazlara cevaben mülakat komisyonlarınca “Sınav sonucunda herhangi bir maddi hata bulunmamaktadır.” şeklindeki cevaplar, KPSS puanlarına göre atanacak durumda olan ancak mülakatlar sonrası atama haklarını kaybeden binlerce öğretmenin feryadı, iller ve hatta aynı ildeki komisyonlar arasındaki değerlendirme farklılıkları, “Mülakat gibi mülakat yapacağız.” söyleminin ardından yapılan 5-10 dakikalık mülakatlar, “Her öğretmenden kendi branşında bir ders anlatmasını isteyeceğiz.” açıklamasına rağmen hemen hemen bu şekilde hiçbir mülakat yapılmaması, mülakatların hukukiliğini sorgulanır hale getirmiştir.

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 3.maddesi ile atama sürecinde kariyer ve liyakat ilkelerine uygun davranılması zorunluluğu getirilmiştir. Kariyer ve liyakat kavramları kamu personeline tanınmış temel güvencelerdendir. Bu güvencelerle, kamu görevlilerinin huzurlu bir ortam içinde ve kamu yararına yönelik olarak çalışma yapabilmelerine olanak sağlanmaya çalışılmıştır. Hükümde kariyer, “devlet memurlarına, yaptıkları hizmetler için lüzumlu bilgilere ve yetişme şartlarına uygun şekilde, sınıfları içinde en yüksek derecelere kadar ilerleme imkânını sağlamaktır” seklinde, liyakat ise “devlet kamu hizmetleri görevlerine girmeyi, sınıflar içinde ilerleme ve yükselmeyi, görevin sona erdirilmesini liyakat sistemine dayandırmak ve bu sistemin eşit imkanlarla uygulanmasında Devlet memurlarını güvenliğe sahip kılmaktır” seklinde tanımlanmıştır.

7528 Sayılı Öğretmenlik Mesleği Kanununun 4.maddesinde Atama, görevlendirme ve meslek içinde ilerlemelerinde liyakat ve kariyer esaslarına uyulmasının esas alınacağına yer verilmiştir. Öğretmenlik mesleğine atanma açısından da kariyer ve liyakat ilkelerinin önemine vurgu yapılmıştır.

Danıştayın yerleşik içtihatlarında ifade edildiği üzere, kariyer ve liyakat ilkelerinin sağlıklı biçimde isleyebilmesi için, idarenin nesnel ölçütlerle tespit edilen ölçme ve değerlendirme uygulaması yapması zorunludur.

Öte yandan Sözleşmeli Öğretmen İstihdamına İlişkin Yönetmeliğe göre sözlü sınavın amacı; öğretmenlik mesleğininim layıkıyla yerine getirilebilmesi için varlığı gerekli görülen ve fakat yazılı sınav ile ölçülmesi mümkün olmayan kimi becerilerin Yönetmelikte belirtilen usuller esas alınarak değerlendirmeye tabi tutulmasıdır. Yönetmeliğin 5.maddesinde; Sözlü sınav konuları ve ağırlıkları şu şekilde açıklanmıştır;

a) Eğitim bilimleri ve genel kültür: %20,

b) Bir konuyu kavrayıp özetleme, ifade yeteneği ve muhakeme gücü: %20,

c) İletişim becerileri, özgüveni ve ikna kabiliyeti: %20,

ç) Bilimsel ve teknolojik gelişmelere açıklığı: %20,

d) Topluluk önünde temsil yeteneği ve eğitimcilik nitelikleri: %20.”

Benzer şekilde Yönetmelik hükümlerinden anlaşılacağı üzere; mülakatta ilgilinin hangi becerilerinin ölçülmesi ile puanlandırmanın  nasıl yapılması gerektiği, Sözlü Sınav Komisyonunca sözlü sınav sorularının hazırlatılacağı, verilen puanların denetime elverişli biçimde forma geçirilmesi gerektiği, adayın soruya verdiği cevap ile yetersiz görülenler bakımından yetersiz görülme nedenlerinin formda belirtileceği, Formun Komisyon üyelerince imzalanacağı, sözlü sınav sonucunda 60 ve üzerinde puan alanların başarılı sayılacağı ve son olarak KPSS puanının %50’si ile sözlü sınavdan alınan puanın %50’si alınarak sözlü sınav başarı puanının belirleneceğine yer verilmiştir.

Mülakatlarda sorulacak soruların önceden hazırlanmış olması, sorulan sorulara verilen cevapların puanlandırılması ve tutanağa geçirilmesi, yapılan sınavı objektif sayılması için yeterli değildir. Burada önem arz eden konu; Bakanlıkça önceden hazırlanmış sorulara verilen cevapların yetersizliğinin her bir komisyon üyesince gerekçeleri ile ortaya konulmasıdır

Bu durumda gözlem ve kanaate dayalı kriterler yönünden görevlendirmeye esas alınacak puan değerlendirilmesine etki eden hususların ortaya konulması, somut bilgiye dayandırılması mümkün olan mevzuat soruları bakımından ise görevlendirmeye esas alınacak puan değerlendirilmesine etki eden hususların somut bilgi ve belge ile kanıtlanması gerekmektedir. Aksi takdirde tesis edilen işlem hukuken sakat bir işlem olacaktır. Sözlü sınav, yazılı sınavı tamamlayıcı nitelikte olmalıdır. Bir başka deyişle, sözlü sınav yazılı sınavın nesnel sonuçlarını tamamen ortadan kaldıracak nitelikte olmamalı, liyakat esasına göre değerlendirilmelidir. Oysa somut olayda sözlü sınav adeta, yazılı sınavın sonucunu ortadan kaldırmak amacıyla kullanılmıştır.

Sözlü sınav, denetimi neredeyse imkânsız olan ve uygulamada birçok haksızlığı beraberinde getiren objektiflikten en uzak sınav seklidir. Yazılı sınava girerek mesleki yeterliliğini kanıtlamış olan kişilerin ayrıca bir de sözlü sınava tabi tutulması ve sadece sözlü sınav sonucunun esas alınarak seçilmesi, en ehil kişinin belirlenmesi amacı taşıyan yazılı sınavların bertaraf edilmesi anlamını taşımaktadır.

Bu durum kişilerin yazılı sınavdan aldıkları puanların önemini yitirerek, tamamen sözlü sınava dayalı bir eleme sistemini ortaya çıkarmaktadır. Yani yazılı sınav sonucu tamamen devre dışı bırakılarak, sözlü sınav komisyonunun takdir ettiği puanlar üzerinden görevlendirmeler yapılacaktır. Tamamen kişiye özel uygulamalara yol açan sözlü sınavların ne denli objektiflikten uzak olduğu, yıllardır sözlü sınavların iptali için açılan bireysel ve genel davalardan ve sonuçlarından anlaşılabilmektedir.

Bakanlıkça yapılan yazılı sınavların büyük bir çoğunluğunda dahi hatalı sorular sebebi ile sınav iptalleri yaşanırken, sözlü sınavlara açılacak davalarda kamera kayıtları ve tutanakların incelenmesi sonucunda ne gibi hukuki sorunların yaşanacağını kestirmek zor değildir. Buna göre, eşitliğin ve liyakatin göz ardı edilerek, Milli Eğitim Bakanlığının adayları, eşitsiz bir sözlü sınavdan geçirmesi, her komisyonun farklı değerlendirmelerde bulunması, sınav süresi ve sınav şekline uyulmaması noktasında yaptığı mülakat uygulaması haksız, adaletsiz ve açıkça hukuka aykırıdır.

Abdullah DAMAR