“İşi ehline verin” diyen bir peygamberin ümmetiyiz.Adalet mülkün temelidir, diyen bir halifeye sahibiz.Peki ne oldu da tren raydan çıktı veya çıkarıldı.2002 yılından bu yana ülkemizde birçok alanda çok önemli gelişmeler yaşandı.Millet daha önceden görmediği bir çok hizmeti bu dönemde gördü.Özellikle sağlık ve ulaştırma alanlarında hayaller gerçeğe dönüştü.Hizmetlerin sunumu esnasında çok ciddi olaylara da şahit olduk.Birileri ülkenin gidişatından memnun değilmiş ki iktidarın tekerine çomak sokmaya, daha fazla ileri gitmeden durdurmaya çalıştı.2007’lerde Ergenekon, Balyoz darbe planları, 2009’larda parti kapatma davasının açılması,7 Şubat 2012 tarihinde mit müsteşarının ifadeye çağrılması,2012 yılında eğitim reformu yasa tasarısının meclisten geçmesi, 2013 yılında kamuda başörtüsü sorunun çözülmesiyle birlikte önce gezi olayları,ardından 17-25 Aralık operasyonları daha sonra çözüm sürecinin sekteye uğratılması, güneydoğuda hendek savaşları ve en son 15 Temmuz hain darbe girişimi gerçekleşti.
Son yıllarda devlet nedense hep bir güvenlik merkezli bir gündem yaşadı.Yaşanan bütün bu gelişmeler memur alımında idareyi yeni arayışlara götürdü.Bazı aklı evvellerin tavsiyesi ile mülakat yöntemi benimsendi.Kamuya memur alımında veya görevde yükselmelerde artık mülakat kullanılıyordu.Nitekim bakanlık müfettişliği alımı yönündeki uygulamada olduğu gibi FETÖ’nün sızdığı yönündeki haberler mülakatında suyunun çıktığını gösteriyordu.Evet mülakat kadro sayısının üç katını çağır, içinden bazılarını seç sonra da sizleri aldım de.Gerisi mutsuz bir şekilde hak ve adaletsiz naralarını atarak geri dönsünler. Mutsuz yığınlar oluşturmak için bundan daha güzel bir yöntem bulunamazdı.Hükümet üç kişiden birini alıyor,kalan ikisi devleti ya da hükümeti suçlayarak ailesini,çevresini kışkırtarak adaletsizlikten dem vuruyordu.Halkın oyu ile istikamet belirleyen siyasetçi istediği kadar anlatsın, işgüzar bürokratın bulduğu bu yöntem can yakmaya devam ediyor.
Öğretmen atamalarında mülakat, müdür ve müdür yardımcısı atamalarında mülakat insanların güvenini kaybeden idare, atananları da mutlu edemeyen bu sefil sistemle adamı olmayan devletin memuru olamayacak mesajını beyinlere nakşediyordu.Devlet millet kaynaşmasını hedefe koyan ve bu güne kadarki icraatlarında bunu gösteren iktidar mülakatla birlikte halk ile arasına aşılmaz duvarlar örmektedir.En yakın genel veya yerel seçimlere kadar bu ucube mülakat uygulamasını kaldırmazsa iktidar, adalet arzusu altında kalmayı göze almalıdır.2013 yılından bu yana kamuda uygulanan ve her yıl çok önemli gelişmelerin yaşanmasıyla bir türlü yeterince tartışılamayan sistem artık sos vermektedir.Daha geçen yıl yaşadığımız 15 Temmuz darbe girşimi bile bu acı gerçeğin üzerini örtemez.Bu yanlıştan devletin bir an önce dönmesi ve daha önceden olduğu gibi memuriyette sınavla atama dönemine geçilmelidir.Devlet ve millet için tehdit olanlar atama yapılsa bile güvenlik soruşturması sonucu memuriyete başlamadan ayıklanmalıdır.Mülakat gitmeli, liyakat gelmelidir.
15 Temmuz’dan bu yana inanılmaz bir süreç yaşadık.Darbe yapanlar ile darbeye direk ya da dolaylı yoldan destek olanların cezalarını sonuna kadar çekmeleri kamu vicdanın rahatlaması açısından kaçınılmazdır.Ancak Cumhurbaşkanımızın deyimiyle kurunun yanında yaşta yanmışsa onlarında ayıklanması elzemdir.Yargısız infazlardan kaçınılmalıdır.Sağlam bilgi ve belgeye dayanmayan, asılsız ihbarlar, kişisel husumetler varsa iyi tespit edilmeli, kimsenin yaptığı yanlış yanına kâr kalmamalıdır.Adalet hepimize her zaman lazımdır.Değişik gerekçelerle açığa alınan daha sonra göreve iade edilen ve masum olduğu ortaya çıkan ve yöneticilik görevlerine dönemeyen eğitimcilere yerlerine atamalar yapılmadan dönüş hakkı tanınmalıdır.Bazıları gerçekten itibar suikastine uğradı.Bu suikastleri bilerek veya bilmeden yapanlara da mutlaka hesabı sorulmalıdır.Başka Türkiye yok, başka vatanımız yok.Ülkemizin birliğini,dirliğini hedef alan her kim olursa olsun.Hesabını soralım,hesabını görelim.Ne dersiniz? (1ilhamifindik@gmail.com)