Değerli okurlarım,
Milli Eğitim Bakanlığı; resmi-özel yaklaşık 74 bin okulda 20 milyon öğrenci, bir milyon 210 bin öğretmen, aileleri ve paydaşlarıyla büyük bir aile.
Bakanlık koltuğunda 1920 yılından buyana 8’i AK Parti iktidarında olmak üzere 66 isim oturdu.
Öğretmen kökenli bakan sayısı bir elin beş parmağını geçmez ama üniversite hocaları çoğunlukta.
2013-2018 yıllarında müsteşarlık yapan, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Rektörü iken 4 Haziran 2023 tarihinde Millî Eğitim Bakanı olan Prof. Dr. Yusuf Tekin 16 Ağustos’ta medya kuruluşlarının temsilcileriyle bir araya geldi.
Başkent Öğretmenevindeki toplantıda eğitim gündemine ilişkin açıklamalarda bulundu, gazetecilerin sorularını cevapladı.
Neredeyse toplumun tamamını doğrudan ilgilendiren kurumun başındaki Yusuf Hoca okulların açılacağı bugünlerde önemli açıklamalarda bulundu.
Toplantıya katılan gazetecilerden Abbas Güçlü (Milliyet), Sadık Gültekin (Posta), Nuran Çakmakçı (Hürriyet), Sait Gürsoy (Sabah), Sultan Uçar’ın (Sözcü) köşelerinde eğitim adına tek satır olmaması dikkatimi çekti.
Bakan Tekin’in açıklamalarına sadece Pervin Kaplan ( Haber Türk), liselerden açık liseye geçişin kolay olmayacağını yazmış.
Okulların açılmasına, 20 milyon öğrenci ve bir milyon öğretmenin ders başı yapmasına sayılı günler kala Milli Eğitim Bakanı önemli açıklamalar yapıyor, gazetecilerde ‘tık’ yok!
Ama İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun ‘ CHP’deki değişim’ ile ilgili açıklamalarını yorumlamak için yarışıyorlar.
Bakan Tekin’in açıklamaları toplumu bilgilendirmesi, aydınlatması gereken gazetelerle gazetecileri ilgilendirmiyorsa kimsenin şikayet etmeye, ağlamaya hakkı yok.
BAKANIN AÇIKLAMALARI
Değerli okurlarım,
Bakan Tekin’in, 2016 yılında Ensar Vakfı’nın Karaman’daki yurdunda 45 çocuğa cinsel istismarda bulunduğu iddiasıyla hakkında 508 yıl ceza verilen öğretmen Muharrem B’ye sahip çıkan Asım Sultanoğlu’nu Şanlıurfa Milli Eğitim İl Müdürü olarak atamasını doğru bulmuyorum.
Toplantıda gündeme getirilmeyen, Proje okullarda yönetici görevlendirme sürelerini bir yıl uzatmasının nedeninin, listeleri beğenmeyen sendikaların baskısı sonunda alındığını düşünüyorum.
Gelelim, sayın bakanın neler söylediğine neler söylemediğine.
Söylediklerinden başlayalım;
Bir: Millî Eğitim Bakanlığı olarak motivasyonu yüksek, öz güven sahibi, merak eden, sorgulayan, analiz yapabilen ama aynı zamanda erdemli, merhametli ve vicdanlı gençler yetiştirmek en öncelikli hedefimizdir.
İki: Deprem bölgesindeki öğretmenler, öğrenciler ve okullar konusunda kapsamlı çalışma yaptık, iletişim ağı kurduk.
Üç: Depremzede öğrencilerin öğrenme kayıplarını gidermek için yaz aylarında isteğe bağlı telafi programları düzenledik. LGS yerleştirmeleri kapsamında pozitif ayrımcılık yaparak Türkiye’nin her yerinde kayıt yaptırmalarını sağladık. Özel öğretim kurumlarından 1 yıl ücretsiz yararlanmalarına ilişkin süreci drvam ettirme kararı aldık.
Dört: Sınıf tekrarının olmaması nedeniyle yeni dönemde sınıf tekrarını geri getireceğiz.
Devamsızlıkla ilgili önümüzdeki eğitim öğretim yılı sonunda çocuklarımız af ya da benzeri beklenti içinde olmasınlar.
Beş: Özellikle 11. sınıftan 12. sınıfa geçen ortaöğretim öğrencilerinin arasında yaygınlaşmaya başlayan açık liseye kaymalarla ilgili de bir dizi tedbiri önümüzdeki günlerde mevzuat değişiklikleriyle almış olacağız.
Altı: Anayasa Mahkemesi'nin “Öğretmenlik Meslek Kanununun” bazı maddelerini iptal kararı vermesi nedeniyle gerekçeli karar bize ulaştığında buna uygun hareket edeceğiz.
Yedi: En çok üzerinde duracağım konu 2017 yılında üzerinde yüzlerce toplantı, çalıştay yaparak oluşturduğumuz Öğretmen Yetiştirme Strateji Belgesi. Öğretmen yetiştirme süreci benim bu dönemde çözmek istediğim en temel problemlerden bir tanesi.
Değerli okurlarım,
Sayın bakanın söylemediklerine geçmeden önce söyledikleriyle ilgili düşüncelerimi paylaşmak istiyorum;
Bir: Sayın bakan, belli ki müsteşarlığı döneminde kırdığı, üzdüğü, itibarsızlaştırdığı öğretmenlerin gönlünü almak için “Öğretmen Odası Buluşmaları” düzenliyor. “Ben az konuşacağım, daha çok sizi dinlemek istiyorum” diyerek aklınca öğretmenlerin aklıyla dalga geçiyor.
İki: “Sınıf tekrarının olmaması nedeniyle yaşanan sorunların giderilmesi için yeni dönemde sınıf tekrarını geri getireceğiz” diyen 5 yıl müsteşarlık yapan, bakanlık koltuğunda oturan sayın bakanın, yönetmelikte sınıf tekrarının var olduğunu bilmemesi mümkün değil. Peki neden böyle bir cümle kurmuş olabilir ki?
Üç: “Devamsızlıkla ilgili önümüzdeki eğitim öğretim yılı sonunda çocuklarımız af ya da benzeri beklenti içinde olmasınlar” açıklaması da sınıf tekrarı gibi yönetmelikte var.
Dört: 11. sınıftan 12. sınıfa geçen öğrencilerin açık liseye kaymaları bir tercih olup en tabii hakları. Açık lieye kaymayı yönetmelik değişikliğiyle önlemek yerine liselerde okul ortalamalarını olumsuz etkileyen önlemleri almak yeterli. Sorun yönetmeliklerde ve öğrencilerde değil. Sorun, ortalamayı düşüren müzik, beden, resim notlarında.
Anlayacağınız, bakan Tekin, yıllardır var olan yönetmelikleri yok sayarak, önceki dönem yönetimleri doğudan olmasa da dolaylı olarak sorumlu göstererek
öğretmenlere şirin görünmek istemiş.
Ama işini doğru yapan okul yöneticileri sayın bakanın anlattıklarına ve dağıttığı “şirinlik muskasının” gerçek olduğuna inanmıyor.
BAKANIN SÖYLEMEDİKLERİ
Gelelim, “Eğitimde yol haritasını” açıklayan sayın bakanın söylemediklerine;
Bir: 6 Şubat’ta yaşanan deprem sonrası 2023-2024’te öğrenci ve öğrenmcilerin yaşayacağı sorunları giderecek önlemleri anlatan bakan Tekin, Marmara Bölgesini etkileyecek olası İstanbul Depremi için okullarda alınan önlemlerden hiç bahsetmemiş.
İki: Eğitimcilerin ve paydaşlarının en çok rahatsız olduğu ve şikayet ettiği okullara yönetici görevlendirmelerinde “Adaleti ve Liyakatı” nasıl uygulayacağını söylememiş.
SONUÇ: Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, oturduğu koltuğun hakkını vermek, eğitimcilerin gönlünü kazanmak istiyorsa öncelikle samimi olmalı.
Sonra mevcut yönetmeliklerdeki sınıf tekrarı, devamsızlık dahil bir çok maddenin olmadığını ima ederek mevzuatta değişiklik yapacağını söyleme huyundan vazgeçmeli.
Galip ATAMAN / Bizim Yaka