MEZHEP SAVAŞLARI MI?

Abone Ol

 

           Suudi Arabistan’ın Şii din adamı el-Nimr’i idamıyla başlayan, Tahran’daki Suudi Arabistan elçiliğinin basılmasıyla devam eden gerilim tehditlerle tırmanıyor. Tırmandırılıyor.

          Suudi Arabistan İran ile ilişkileri kopardığını açıklarken, İran’ın dini lideri Ayetullah Hamaney ‘ilahi intikamın elleri Şeyh’i idam edenleri yakalayacak’ dedi. Bahreyn, Bae Ve Sudan ilişkilerini kopardı

          BAE, Bahreyn ve Sudan, İran ile diplomatik ilişkilerinin kesildiğini ve diplomatlara ülkeden ayrılmaları için 48 saat süre tanındığını açıkladı.

           Mezhep savaşına sebep olabilir İki ülkenin savaşa tutuşması, Sünni-Şii yangınının kontrolden çıkması, büyük mezhepler savaşının patlamasına sebep olabilir.

Zaten Arabistan’la İran arasındaki rekabet, bölge üzerinde üstünlük kurma yarışını, nüfuz çatışmasını çoktan aşmıştı. İranın Beşliler adı verilen nükleer görüşmelerinin ardından uluslar arası topluma entegre olmasıyla birlikte şii nufuz transferine ağırlık vermesi bu günlerin habercisi oldu. Aslına bakılırsa bunu Saddam’ın devrilmesinden önceye kadar götürebiliriz. Sünni ırak yönetiminden şii ırak yönetimi, yemende ortaya çıkan şii husilerin iran desteğiyle yemende içsavaş çıkartması, Lübnan hizbullahının Suriye içinde İran desteği ile Sünni gruplarla çatışması bunun en somut göstergeleri. Sizi şimdi buna önlem olabilecek taa 1931 yılında yapılan bir kongreye ve orda alınan kararlara götürmek istiyorum.

 

6 Şaban 1350, 10 Aralık 1931 tarihinde Kudüs’te düzenlenen İslam Genel Kongresi’nde de (The General Islamic Congress), İslam inancını ve değerlerini yaymak için etnik köken ve mezhep ayrımı yapılmaksızın Müslümanlar arasında işbirliğini sağlamak ve genel İslam kardeşliğini geliştirmek yönünde çok önemli kararlar alındı.


         Aralarında Türkiye, Suriye, İran, Irak, Filistin, Yemen, Tunus, Trablusgarp (Libya), Mısır, Yugoslavya, Endonezya, Doğu Türkistan başta olmak üzere 22 ülkeden/bölgeden 153 delegenin katıldığı konferans, mezhep ayrımı (Sünni, Şia, Alevi, Safii, Hanefi vb.) gözetilmeksizin İslam kardeşliğini geliştirmek ve Müslümanların menfaatlerini birlikte savunmak için İslam ülkelerinin temsilcilerinin kendi iradeleriyle bir araya gelmeleri bakımından çok büyük önem arz etmektedir.
 


          Zamanın Kudüs Müftüsü Hacı Emin el-Hüseynî’nin girişimleriyle Kudüs’te gerçekleştirilen İslam Genel Kongresi’nde alınan kararlara geçmeden yukarda zikredilen ülkelerin şimdikihallerine bir bakın bir de aşağıda aktaracağım kararlar uygulansa idi ortaya çıkacak müreffeh İslam diyarlarını bir hayal edin. Alınan kararlardan birkaçı :

 

Madde 1: Dünyanın her yerinden Müslümanların katılımıyla düzenli ve genel bir kongre düzenlenecek ve bu kongre İslam Genel Kongresi olarak anılacaktır.

 

Madde 2: Kongrenin hedefleri şunlardır:

a) İslam inancını ve değerlerini yaymak için etnik köken ve mezhep ayrımı yapılmaksızın Müslümanlar arasındaki işbirliğini ve genel İslam kardeşliğini geliştirmek.

b) Müslümanların menfaatlerini savunmak ve kutsal mekânlar ile toprakları herhangi bir müdahaleye karşı korumak.

c) Müslümanlar arasındaki Hıristiyan misyonerlerin çabalarına ve kampanyalarına karşı savaşmak;

d) İslam inancı birliği için üniversiteler ve akademik kuruluşlar açmak; Müslüman gençlere Arapça dilinin öğretilmesi için Kudüs’te Mescid-i Aksa Üniversitesi isimli bir üniversite açmak;  

e) Müslümanlar ile ilgili önem taşıyan diğer İslami konuları incelemek…

(kararlara ve daha fazlasına aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz. http://www.akradyo.net/2971112273,60844,6,ISLAM-GENEL-KONGRESI-BEYANNAMESI-1931.aspx)

        O kararlar sonrasında İslam toplumunun içine düşürüldüğü durum ve İslam diyarlarının bağrına hançer gibi saplanan bir İSRAİL finesinin varlığı bu yazının  sebebi olan fitnenin varlığına sebeptir.

Allah bu İslam diyarlarına ve yöneticilewrine izan ve İslam ahlakı versin.

 

        Allah bu Ümmeti Mezhep Savaşı fitnesinden muhafaza buyursun.