YAVUZ açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
Ne çektiysek popülizmden ve hesapsız kitapsız işlerden çektik. Bir dönem adeta MEB’in başka işi yok mu dedirtecek kadar üzerinde durulan Mesleki Eğitim Merkezlerine öğrenci kaydı, açılan soruşturmalarla bu günlerde gözlerden ırak can yakmaya devam ediyor. Hâlbuki testi kırılmadan uyarmış ve bugün yaşanacakları öngörmüştük.
Şöyle o günlere giderek olup biteni hatırlayacak olursak, Bakan Mahmut Özer döneminde; “Mesleki Eğitim Merkezi Öğrenci Sayısının, 31 Aralık 2022 tarihine kadar 1 Milyona Çıkarılması” hedefi doğrultusunda, Ustalık Telafi Programı başlatılmış ve bu programa kayıt olan çalışanlar üzerinden, her bir aday için işletmelere asgari ücretin%50’si oranında devlet desteği ödemesi İşsizlik Sigortası Fonundan ödenmiştir.
Ülke genelinde yürütülen Ustalık Telafi Programına milyonlarla ifade edilen kayıt sayısına rağmen, ders yükü ve öğretmen norm kadro sayısının tespitinde bu kişiler Bakanlıkça değerlendirmeye alınmamıştır. Ustalık Telafi Programındaki kayıt sayısının karşılığı olarak ilave öğretmen norm kadro sayısı sıfırdır. Bu programdan dolayı bir öğretmen ataması söz konusu olmamış, süreç okul yöneticilerinin olağan üstü gayret ve sorumluluk bilinci, devlete sadakat misyonuyla yürütülmüştür.
3308 Sayılı Kanun’un 25’inci maddesi ve ilgili sair mevzuat doğrultusunda, Ustalık telafi programına kayıtlı kişilerin, eğitime devam ettikleri işletmeler tarafından SGK primlerinin yatırılmasının takibi ve kontrolünde okul yönetimlerinin sorumluluğu bulunmamakta ve o dönem e-mesem takip programı üzerinden böyle bir takip imkânı da sağlanmamıştır.
Ustalık Telafi Programı, Kanun’un 28. İnci maddesinin (b) bendine istinaden kayıtların gerçekleştirildiği bir uygulamadır. Bu madde doğrultusunda kaydolabilmenin amir şartlarından birincisi; “kalfalık belgesi sahibi olmaktır.” O dönem kanunun amir hükmüne rağmen, ülke genelinde Bakanlığın sayısal hedeflerine erişme amacıyla, kalfalık belgesi bulunmayan kişilerin Ustalık Telafi Programı neticesinde doğrudan ustalık beceri sınavlarına girerek belge almaları sağlanmıştır. Ortaya konulan sayısal hedefin tutturulması kanun hükümlerinin de önüne geçmiştir.
31 Aralık 2022 tarihine kadar, her kabine toplantısı sonrasında hedefe dair sayısal veriler kamuoyu ile paylaşılmıştır. Sayısal hedefin tuttulması üzerine o dönem Milli Eğitim Bakanlığı ev sahipliğinde, İstanbul’da, benim de katıldığım, OECD ülkelerinin Eğitim Bakanları ve Bürokratlarına yönelik olarak geniş katılımlı lansman programı düzenlenmiş, bir yıl gibi kısa bir sürede 150 binli rakamlardan, 1 milyonu aşan kayıtlı öğrenci sayısına ulaşılmış olması; “ Türkiye’de Mesleki Eğitim Reformu” olarak paylaşılmıştır.
Başından beri hayatın normal akışına, günün ihtiyaçlarına ve yasal düzenlemelere riayet edilerek yürütülmeyen süreç, geçen öğretim yılının başında takibe alınmış, öncelikle 24/07/2023 tarih ve 80297367 sayılı yazıyla Ustalık Telafi Programına kayıt kabul şartlarına kısıtlılık getirilmiş ve destek ödeme esasları yeniden düzenlenmiştir. Bu yazıyı müteakip, adayların sistem üzerinden SGK prim kontrolü başlamıştır. Alınan önlemlere ilaveten bu programın uygulandığı kurumların yöneticilerine yönelik inceleme/soruşturma başlatılmış ve bugünlerde okul yöneticilerimizden söz konusu bu destek ödemelerinin yasal faiziyle birlikte geri ödenmesi talep edilmektedir.
Şimdi hikâyeyi bilenler doğal olarak soruyor, bir dönem her türlü baskı, görevden alma tehdidi ve zorlamalarla yaptırılan yanlışları nasıl yorumlayalım? Ülke genelinde bütün MESEM yöneticilerinin aynı yanlış ödemeyi yapması normal midir? Baskı yapanların, kanun kural tanımayanların hiç mi suçu yoktur? Yürütülen anormal süreci fırsata çevirerek yolsuzluğa bulaşanlarla, işini düzgün yapanların aynı kefeye konulduğu, sadece hesap sorulabilenlerle mahsuplaşılması ne kadar adildir?
Bu sürecin bir şekilde yaz tatilinde olsun sonuçlandırılması, yanlışla doğrunun ayıklanması, o dönem yapılan sıra dışı işlerin dikkate alınması gerekir. Şahit olduğumuz süreç hiç de normal değildi. Bu arada benzer bir durum İstanbul’da okullara valilikçe dayatılan spor kulüpleri üzerinden yaşanacak, çünkü hikaye daha önce tecrübe edilmiş hikayedir.
Talat YAVUZ
Eğitim-Bir-Sen Genel Sekreteri