MEB'de Atamalar Hoş, Zaman Zaman Değil!

Abone Ol

                Milli Eğitim Bakanlığı anayasal olarak milletin eğitim ve öğretim sorumluluğunu üzerine almış bir bakanlıktır. İnsana hizmet üzerine oluşturulmuş bir kurumda atılacak adımların kamu yararını esas alması gerekir. Milyonlarca öğrencisi, yüzbinlerce çalışanı olan bir bakanlıkta nerdeyse milletin tamamını ilgilendiren icraatlar yapılıyor. Okulların açılmasından önce yapılan öğretmen atamasını bir tarafta tutarsak, eylül ayından itibaren yönetici atamaları, alan değişikliği, özür atamaları ve son olarak ta 2014 ilk öğretmen atamaları birbiri ardından yapılıyor, yapılacak. Atamaların yapılmasına eyvallah ancak eğitim öğretim sürecini sekteye uğratmasını doğru bulmuyorum. Sürecin akamete uğraması motivasyonu düşürür. Atamalarla yapılan değişimi askerin nöbet değişimi gibi bu değişim olarak görmemek gerekir. İnsan kaynaklarının etkili ve verimli kullanımı kurumların performansını artırır. Değilse kurumun durumundan bütün memleket zarar görür.

              Ağustos 2013 tarihli eğitim kurumları yönetici atama ve yer değiştirme yönetmeliği ile başlayan yönetici atama süreci önce sınavla ve mülakatla başladı. Ardından sınav sonuçlarına göre atanmadan başlayarak norm fazlası, isteğe bağlı ve son olarak zamana bağlı atamalar yapıldı, yapılıyor. Öğretmenlerin bir kısmı müdür, bir kısmı da müdür yardımcısı oluyor. İdareci olup ta okul değiştirenleri de unutmamak gerekir. Bir okulun müdürü, müdür yardımcısı, öğretmeni değişince okulun düzeni alt üst oluyor.

              Alan değişikliği kamuoyunun beklediği önemli bir konuydu. Bu konuda da yıllardır haziran ayında yapılan atamaların yarıyıl yaklaşırken yapılıyor olması öğretmenleri memnun etse de öğrencileri ve velileri tedirgin etmektedir. Öğretmen değişikliği özellikle ilkokul ve ortaokullarda öğrencilerin çok kötü etkilemektedir. Giden öğretmenlerin yerine muhtemelen ücretli öğretmenler gelecek. Onlar da öğrenciye alışmadan öğrencilerde onları kabullenmeden yine değişim, yine değişim. Milletin çocuğunun hiç mi değeri yok.

               Özür grubu atamaları için geçmişte yaz ve şubat tatilindeki dönemler kullanılırken geçmiş bakan tarafından atamaların yaz tatilinde yapılması konusunda yapılan düzenleme de uygulamadan kaldırılmış oldu. Özürleri olanlar için can simidi olacak atamalar rahmete dönüşürken gidenlerin yerini doldurmakta zorluk çeken idareler öğrencileriyle zahmete maruz kalmaktadırlar. İşin orta yerinde olan masum çocuklarımıza oluyor. 10 bin öğretmen atamasının 2014 yılının ilk aylarında yapılıyor olması atanamayan öğretmenleri heyecanlandırıyor. Kamuya katılımın olması, istihdamın yapılması atamalar içinde en anlaşılabilir olanıdır. Atanacak olan öğretmenlerin hali hazırda ücretli olmaları kadroya geçmeleri beklentilerini gerçekleştiriyor olmaları anlamlıdır.2014 yılında toplam 50 bin öğretmen ataması yapılacak olması bekleyen ve ümitlenen adayları heyecanlandırıyor. Atanamayan öğretmenlerin yıllardır sayılarının katlanarak çoğalması devletin bu konuda imkânları zorlamasına rağmen çözüm üretmede yeterli olamaması kaygıları artırmaktadır. Bunun çözümü öğretmenlerde emekliliği cazip hale getirecek düzenlemeler yapmak, mezunlara istihdam fırsatı sunmakla olur.

             Geleceğimiz dediğimiz çocukların ve gençlerin iyi yetişmeleri için devlet olarak tüm tedbirleri almak durumundayız. Fillerin tepiştiği çimenlerin ezildiği bir sistemi kabul edemeyiz. Öğretmen ve yönetici atamalarında haziran, temmuz ve ağustos aylarının kullanılması bu aylar dışındaki atamaların okulların düzenini alt üst ettiğine defalarca şahit oluyoruz. Yüzbinlerin üzerinde olan öğretmen ihtiyacının bir an önce karşılanması ve gelecekte oluşacak ihtiyaçların önceden planlanması isabetli olacaktır. Okullarda yöneticiler için zorunlu ders görevinin kaldırılması, ikinci görev olmaktan çıkarılması idare hizmetler sınıfına alınması şarttır.(1ilhamifindik@gmail.com)