Geçtiğimiz günlerde internet sitelerinde yer alan ve Millî Eğitim Bakanlığına ait olduğu iddia edilen bir yönetmelik taslağı yayınlandı. Bakanlık tarafından herhangi bir sahiplenme ya da reddedilmeye yönelik bir açıklamanın yapılmadığı, kamuoyu oluşturma, rıza yaratma algısı oluşturan söz konusu ‘’Rehberlik Hizmetleri Yönetmeliği Taslağını’’ bölgemizde görev yapan psikolojik danışmanlarla bir araya gelerek değerlendirdik. Değerlendirmemizi bölümler halinde kamuoyu ile paylaşmaya karar verdik. Çalışmada emeği geçen psikolojik danışmanlarımıza teşekkür ederek bu değerlendirmenin ilk bölümünü paylaşıyoruz.
Psikolojik danışmalık profesyonel bir meslektir. Günümüzde okullarımızda 'rehber öğretmen' olarak adlandırılarak görev yapsalar da öğretmen değil psikolojik danışmandırlar. Görevi öğrencilerimizin kişisel, mesleki ve eğitsel alanlarda gelişimlerine yardımcı olmak, yöneltmek ve yönlendirmektir. Gerekli gördüğünde bireysel veya grupla psikolojik danışma yapmaktır. Bu noktadan hareketle psikolojik danışmanların nöbet tutması veya derse girmesi mesleğin doğasına aykırıdır ve bilimsel değildir.
Küçük bir örnek, psikolojik danışman teneffüste çok acil bir vakaya müdahale ederken ya da görüşmeye gelen bir öğrenciye 'benim nöbetim var sen bekle' mi diyecek? Yapılması gereken; yapılacak hizmetleri aksatacak kararlar almak değil, bu hizmetlerin daha etkin olarak yapılması için gerekli önlemleri almaktır.
Örneğin 250 öğrenciye bir psikolojik danışman görevlendirmek gibi. Böylece ne mi olur, milli eğitimin amaçları arasında da yer alan 'ruh sağlığı yerinde ve dengeli bireyler yetiştirmek' hedefi için önemli bir adım atılmış olur.
Rehberlik ve psikolojik danışma hizmetleri yönetmeliği isminden psikolojik danışma ibaresi kaldırılmıştır. Sebebi, gerekçesi nedir?
“Okul psikolojik danışmanı” olarak görev yapılan kurumlarda çalışma alanının sadece rehberlik hizmetleri ile sınırlandırılması mı amaçlanıyor? Ancak yönetmeliğin diğer maddelerinde “Danışmanlık tedbiri” ve bireyle/ grupla psikolojik danışma yapılır diyor.
Bu çelişki ortadan kaldırılıp diğer ülkelerde olduğu gibi “okul psikoloğu” ya da “okul psikolojik danışmanı” olarak isimlendirilmelidir.
- Çalışma saatleri haftalık 30 saatten 40 saate çıkarılmıştır. Özellikle ikili eğitim kurumlarında uygulanması oldukça zor ve anlamsızdır. Okullarda psikolojik danışmanın performansını ciddi olarak düşürecektir. Ayrıca tam gün okullarda öğrenci, öğretmen, velinin olmadığı saatlerde okulda olmak (yaklaşık 3 saat) psikolojik danışmanı atıl hale getirmekten başka hiçbir işe yaramayacaktır. İkili eğitim yapan sabah ortaokul, öğleden sonra ilkokul olarak hizmet verip tek rehberlik servisi (odası) olan okullarda ikinci psikolojik danışman öğrencisinin ve okulun diğer öğretmenlerinin olmadığı ortamda ne yapacaktır? Maksat üzüm yemek mi? Bağcıyı dövmek midir?
Bu durum diğer öğretmenler için 50 dakika ve haftalık 30 saattir. Psikolojik danışmanlar için günlük 6 saatten 8 saate çıkarılmaktadır. Diğer öğretmenler için iş saatinin bir ders saati 50 dakika olduğu bir kurumda, danışmanlar için iş saatinin 1 tam saate çıkarılması psikolojik danışmanların teneffüs, dinlenme durumlarında okul idareleri tarafından gereksiz yere uyarılmaları gibi çalışma barışını bozucu durumları da beraberinde getirebilecektir. Branş öğretmenleri istemeleri durumunda 1 ya da 2 günlerini boşaltabilmektedirler. Psikolojik danışmanlar haftanın her günü okula gelmektedirler. Aynı maaşı alan kişiler için farklı süreler belirlemek doğru değildir. Bu durum eşitlik ilkesine aykırıdır. Ayrıca haftalık 40 saat yorucu olacağından, verimliliği de düşürecek, yorgun, moralsiz psikolojik danışmanlardan verim alınabilmesi güçleşecektir.
- Sınavlarda görev alır ibaresi yerine “merkezi sınavlarda görev alabilir” maddesi eklenmesi gerekliydi zira TEOG gibi sınavlarda ücret alamadan görev yapanlar olmuştur. Merkezi sınavlarda diğer öğretmenler gibi görevlendirilip ücretlendirilmesi yapılmalıdır. Okullarda yapılan diğer sınavlarda görev almaz ibaresi eklenebilir. Çünkü kendi okulunda sınavda kopya çeken öğrenciye tutanak tutmak durumunda kalması, öğrenciyi disipline sevk etmesi öğrenci-psikolojik danışman ilişkisine zarar verecektir.
- Yürürlükte olan yönetmeliğin ‘’verilemeyecek görevler’’ başlıklı 55. Maddesi yeni taslakta sınav görevi ile ilgili yukarıdaki düzenleme dikkate alınmak suretiyle kalmalıdır. Söz konusu 55. Maddede :
’’Eğitim-Öğretim kurumlarındaki rehberlik ve psikolojik danışma servislerinde görevli psikolojik danışmanlara yönetim, büro işlerinde, ders, nöbet ve sınav gibi rehberlik ve psikolojik danışmadaki hizmet alanlarıyla ilişkisiz konularda görev verilemez. Ancak bu durum yönetici olmalarına engel teşkil etmez.’’ denilmektedir. Psikoloji ve eğitim bilimlerinde yeni bulgulara ulaşıldı da bizim mi haberimiz yok ki; dün ‘’Rehberlik ve psikolojik danışmadaki hizmet alanlarıyla ilişkisiz konularda görev verilemez.’’ denilen bir konuda bugün aksi bir uygulamaya geçiliyor. Bu nasıl bir çelişkidir? Yönetmeliği hazırlayanlar bunu açıklamalıdırlar.
Belleticilik ve Nöbet görevi asla olmamalıdır. TSK Yönergesinde yürüttüğü hizmetleri olumsuz etkileyecek ilişkilerde rol çatışmalarına yol açacak Disiplin koyucu görevlerde olmamalı demiştir. MEB, psikolojik danışmanları neden bir otorite figürü olarak öğrencinin karşısına çıkartıyor. Nöbet görevinin sebebi nedir? Maksat gözlem ise zaten yapılmaktadır. Maksat birilerinin isteği ise ne acı bir durumdur ki bu istek PDR ilkeleri ile çelişiyor. Nöbet görevi sırasında öğrenci ile disiplinlik bir konuda müdahale edilmek durumunda kalınması da öğrencinin psikolojik danışmana güvenini sarsacak ve öğrenci sığınabileceği limanını kaybedecektir. Nöbet görev esnasında psikolojik danışman bir vukuat ile karşılaştığı zaman tutanak tutmak ve olaya müdahale etmek zorundadır. Dolayısıyla öğrencinin gözünde otorite ve ceza verici konumunda kalacak, güven ilişkisi ciddi biçimde zedelenecektir. Söz konusu öğrenciler psikolojik danışmana kendisini açmak konusunda büyük tereddüt yaşayacaktır. Aynı zamanda kriz yaşayan acil görüşülmesi gereken bir öğrencinin görüşme talebini ‘’Nöbetim var veya derse girmem lazım, başka zaman gel’’ diye göndermek öğrenci ile aradaki güveni ciddi olarak bozacaktır. Belleticilik görevi birçok nitelikli psikolojik danışmanın pansiyonlu okullardan kaçışına sebep olacaktır. Özellikle hükümetimizin annelik görevi üzerine iyileştirici düzenlemeler yaptığı, anneliği teşvik ettiği bir dönemde bu yönetmelik psikolojik danışmanlar arasında da annelik vasfı taşıyanların kendi çocuklarını psikolojik danışmana muhtaç hale getirecektir.
- Eğitim kurumu idaresi bilgisi dâhilinde bireysel ve grupla psikolojik danışmaya ders saati içerisinde öğrenci çağırılması bir anlamda olumlu olmuştur. Önceden dersten öğrenci alınmasına izin vermeyen öğretmen ve idarecilerle ile sıkıntılar olmuştur. Ancak bu her bireysel ve grupla psikolojik danışma çalışmalarının okul idaresine haber verileceği anlamına gelmemelidir. Sene başında RHY toplantısında bu maddeye göre dersten öğrenci alınabileceği tescillenmiş olur.
Buradaki asıl sıkıntı öğrenci ile yapılacak çalışmalarda gizlilik ilkesinin ihlal edilmesi olacaktır. Bu noktaya özellikle dikkat çekilmelidir.
- Taslağın 34. Maddesinin ‘’m’’ bendinde; ‘’Destek eğitim odasında eğitim alan kaynaştırma öğrencilerinin gelişimini takip eder. Öğretmenlere bu konuda rehberlik eder.’’ maddesi yeni bir madde. Daha önceki yönetmelikte yoktu. Ancak BEP birimi üyesi olarak zaten yapılan bir hizmetten tüm süreci rehber öğretmenin yapacağı gibi bir anlam çıkmamalıdır. Madde daha açık yazılmalıdır.
Celal DEMİRCİ
Eğitim-Bir-Sen
İstanbul 5 Nolu Şube Başkanı
celaldemirci@gmail.com
https://twitter.com/celaldemirci
https://www.facebook.com/celaldemirci44