AK Parti Belediye Başkanı olarak açıklanan adaylar arasında, seçimlerde alacakları sonuçlarla yeni bir deneyime imza atacak iki isim var: Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkan adayı Kayyum Cumali Atila ve Hakkari adayı olan Kayyum Cüneyt Epcim. Atila, Diyarbakır’a, Epcim, Hakkari’ye kayyum belediye başkanı olarak atanmış ve kısa sürede herkesi şaşırtan hizmetlerle atandıkları şehirleri buluşturmuşlardı. Kayyumlarla ilgili olarak kaleme aldığım geçmiş yazılarımda, “Bölge insanının nazarında kayyum olarak atanan belediyeler, AK Parti’nin belediyeleri olarak telakki edilmektedir. Bürokrat kimliğinin terk edilip, aynen halkın seçtiği belediye başkanı gibi sivil anlayışın hâkim kılınması, önümüzdeki dönemin belediye başkan adayları gibi çok çalışıp, halka inmesi ve tüm halkı kucaklayacak anlayışın öncelenmesi gerektiğini” defalarca dile getirmiştim.
Devletin şefkatli yüzü oldular
Hendek ve çukur siyaseti sonrası ortaya çıkan trajedi ve enkaz karşısında; normalleşmenin sağlanması, yaraların sarılması, istihdamın artırılması, şehrin ayağa kalkması ve insanların rehabilite edilmesi noktalarında Diyarbakır Valimiz Hasan Basri Güzeloğlu, Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Cumali Atilla gerçekten “Diyarbakır şehrinin çehresini yüz seksen derece değiştiren, insan onuruna yaraşan, kaliteli ve modern şehircilik hizmetlerini sunmakla beraber halkın gönlüne dokunacak, yerelin rengini, kokusunu ve hassasiyetlerini de koruyacak, takdire ve teşekküre layık, elle tutulur, hayat standartlarını değiştirecek, somut güzel hizmetler ortaya koymuşlardır. Devletin şefkatli yüzü olmuşlardır.”
On beş yılda yapılmayanı iki yılda yaptılar
Yerelin hassasiyetlerini çok iyi okuduğunu düşünen bir yazar olarak birçok insandan şunu duyuyorum; “Ömrü hayatımda AK Partiye oy vermedim ancak önümüzdeki belediye seçimlerinde kesinlikle oy vereceğim. Çünkü artık hizmet var, güvenlik var, huzur var, temizlik var çöpler toplanıyor, modern belediye otobüsleri hizmet veriyor, şehirlerimiz modern kent kimliğine bürünüyor, asfalt, ulaşım ve alt yapıya büyük yatırımlar var, kepenkler kapatılmıyor, devlet vatandaşını ezmiyor ve ezenlere de fırsat vermiyor.” Kayyum belediyecilikte her şey dört dörtlük mü? Kesinlikle hayır. Eksiklik, aksaklık yok mu? Kesinlikle var. Mega projelerin birçoğu hayata geçmedi. Ancak kim ne derse desin, ne kadar eleştiri getirirse getirsin şu husus bir gerçek ki “Kayyum belediyelerinin 2 yılda yaptıklarını, HDP’li belediyeler 15 yılda dahi yapamadı veya yapmadı.” Ancak son tahlilde muhakkak ki adayların halktaki karşılığının yanında bölge siyasetini ve halkın oy verme tercihini belirleyecek asıl nokta, iktidar partisinin üst kademe yöneticilerinin politikaları, eylem ve söylemleri olacaktır.
Kaçının eşi, işi ve evi Diyarbakır’da?
“Urfa’ya Urfa’nın, Antep’e Antep’in rengini, kokusunu ve hassasiyetlerini taşıyan, yerelin suyunu içmiş, aşına kaşığını sallamış o şehrin yerlisi aday olarak atanmışken Diyarbakır’a niçin Elazığ asıllı bir aday gösteriliyor? Yok mu iki milyonun içerisinde imanlı ve ihlaslı Diyarbakırlı bir dava adamı?” şeklinde itiraz edenler de yok değil. Ancak şunun demeden de geçemeyeceğim: “Sanki 20 yıldır iktidarı ve muhalefetiyle bu şehrin siyasileri değil de Sudanlılar bu şehri idare edip, siyasetten temsil etti.” Bu şehirde doğan, büyüyen ve bu şehrin nimetleriyle siyasetten bir yerlere gelen kaç tane Diyarbakırlı siyasetçi bu kadim şehrin ve bu mazlum halkın kader ve çıkarını kendi ve çevresinin kader ve çıkarından üstün tuttu? Kaç tane Diyarbakırlı siyasetçimizin evi, eşi ve işi Diyarbakır’da? Kaç tanesinin mezarı Diyarbakır’da? Tekrardan seçilemeyince veya aday gösterilmeyince ver elini Ankara, ver elini İstanbul, elveda Diyarbakır. “Çamurdan da olsa Diyarbakırlı olsun” iyi niyetimizi birçoğu suiistimal etti. Sırtımıza bine bine gününü gün etti. Vefalı olanlar istisna olmuş ve aziz halkımızdan da onlar hep hürmet bulmuş. Doğrudur, Cumali Atila aslen Diyarbakırlı olmayıp, Elazığlıdır. Ancak iki yılda modern kentleşme konusunda geçmişe nazaran çok büyük farkındalık yaratmıştır. Diyarbakırlılardan daha çok Diyarbakır’a hizmeti olmuştur. Başta siyasilerimiz olmak üzere herkes bu günlere biz nasıl ve kimlerin yüzünden geldik diye iyi bir muhasebe yapsın.