"Dünya İmparatorluğu" ve "Yeni Dünya Düzeni" gibi söylemleriyle dikkat çeken karanlık bir ailenin ferdi olan David Rockefeller’e 6 kalp, 3 böbrek ve 2 ciğer nakli yapıldı. “200 yaşını göreceğim” diyordu, göremedi. 101 yaşında öldü.
İnsanları sömürerek, katliamlar yaparak, hile ile elde ettikleri servetin hesabı yok. Halen Exxon-Mobile, Chevron, Citi Group, J.P Morgan and Chase gibi büyük şirketleri yönetiyorlar. Amerikan Merkez Bankası’ndan, CFR, Bİlderberg Group, BM, IMF gibi önemli kurumlara başından beri adam yerleştiren ve finanse eden bir ailedir bu.
Bilindiği gibi FED’in sahibi sekiz ailedir. Bu ailelerden dördü ABD’ de, dördü ise ABD dışında yaşamaktadır. ABD’ de yaşayanlar; Rockefeller, Goldman Sachs, Lehman Brothers ve Kuhn Loebs ailesi. ABD dışında yaşayanlar ise; Rothschildler,(Londra) Warburg ailesi (Hamburg), Lazard ailesi (Paris), ve Moses Seifs ailesidir. (Roma)
Küresel oligarşinin en önemli kurumlarından biri olan Council on Foreign Relations/ CFR’nin finansörlüğünü bu aile yapmaktadır. Öyle ki ABD dahil dünyadaki önemli kurumların başına CFR’nin referans olmadığı biri kolay kolay atanamaz.
Rockefeller Vakfı ise özellikle yeni dünya düzeni projesine uygun anlayışa sahip bireyler yetiştirmek amacıyla eğitim ve sivil toplum sahasında önemli bir rol oynamaktadır. Dünyanın önde gelen üniversitelerine ve okullarına yüksek miktarda bağış yapmalarıyla bilinir.
CFR yıllar önce 1921 yılında John Davison Rockefeller tarafından kurulmuştu. CFR’ye ABD’nin önde gelen şirketlerinin yöneticileri ve devletin üst düzey politikacıları üyedir.
II. Dünya Savaşı'ndan sonra başkan Harry S. Truman’ın geliştirdiği doktrin çerçevesinde Batı Avrupa’nın yeniden restorasyonu, ekonomik güçlendirilmesi çalışmalarına destek verdiler. Marshall yardımı olarak bilinen yardımın da önemli finansörleri arasındaydılar. Bu yardım karşılığında yapılan Fulbrigt anlaşmasını hatırlayınız.
4-7 Mart 2015’te dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu CFR’nin şeref konuğu olarak ağırlanmıştı.
Trilateral Komisyonu’nun kurucusu ve Bilderberg Kulübü'nün mimarı da David Rockefeller'dı. Ülkelerde darbeler yapabildiği söylenen George Soros ise konseyin ufak bir üyesi, düşünün.
"Dünyada bir devlet oluşturduğumuzda, halkların kendilerini yönetme hakları, artık dünya bankerleri ve entelektüelleri olan elitin otoritesi altına girecektir. Yüzyılımızda izleyeceğimiz strateji budur” diyordu Rockefeller.
Dış ilişkiler konsey başkanı Paul Warburg ise “Her şey tek dünya devleti içindir. Her fert kontrol edilmeli. Zihinleri piyasaya uyumlu hale getirilmelidir” diyerek hedeflerini işaret ediyordu.
David Rockefeller, “Dünya devletini kurduğumuzda dünya daha mükemmel ve istikrarlı olacaktır. Küresel elit, dünya halklarını özgürlüğe kavuşturacaktır. Bugün dünyada iki yüz civarında olan devlet sayısı yakın zamanda bine çıkacaktır. Ulus devletlerin modası geçmiştir. Finans sektörü dünyaya huzur getirecektir” diyerek varlık nedenlerini ifşa ediyordu.
Bilirsiniz daha yakın bir zamanda Brezilya’da da devlete ait dünyanın en büyük petrol şirketlerinden Petrobras hedefe konmuştu. Santos açıklarında keşfedilen enerji kaynağı ihalesinin Rockefeller’a değil de Fransız Total, Brezilya ve Çin ortaklığına verilmesi Brezilya hükümetine operasyon düzenlemek için yeterli nedendi. Bugün gelinen nokta ortada.
Saddam Hüseyin ise ani bir kararla petrol birim fiyatı olarak Dolar’dan Euro’ya geçtiğini açıkladığı gün kendi sonunu hazırlamıştı.
Rotschild ailesinden bahsetmiştik. Bu aile Yahudi/Siyonist gücün temsilcisidir. Rockefeller ailesi ise Hristiyan’dır.
Ergün Diler’e göre; Rotschild’lerin kavgası dünyayı sarsan Amerikan silah lobisinin ardındaki güç olan Du Pont ailesidir! ABD Başkanı Trump'ı, Beyaz Saray'a gönderen, bugün de almak için adımlarını hızlandıran bir aile bu.
Diğer taraftan EIA tarafından yayınlanan rapora göre Güneydoğu Anadolu havzasında Dadaş ile Trakya havzasında Hamitabat formasyonlarında çıkarılabilir kaya gazı miktarı 680 milyar m3 olarak verildi.
Exxon Mobil kaya gazı üretimine ise ciddi bütçe ayırdı. Tüm bunlar şunu gösteriyor. Ulus üstü ailelerin arasında hem bir rant savaşı var hem de tek dünya devleti projesinde bazı yöntemsel ayrılıklar yaşıyorlar. Bugün ülkelerde görülen ayaklanmalar hiç kuşkunuz olmasın spontane gelişen tepkiler değildir. Daha derinlerde yaşanan büyük ailelerin savaşıdır. Bu durumda liderlerin yapabileceği hiçbir şey yok. Türkiye hariç!