Toplantıda, Genel Başkan Talip Geylan ve eşi Havva Geylan, Genel Bakan Yardımcıları, Merkez Kadın Komisyonu Genel Koordinatörü Serap Gül ile Merkez Kadın Komisyonu üyeleri ile şube kadın komisyonları da katıldı.
Gül: Kadınlarımızın Sendikamıza emeği çok. Allah hepsinden razı olsun.
Toplantının açılış konuşmasını Merkez Kadın Komisyonu Genel Koordinatörümüz Serap Gül yaptı. Depremde şehit düşen kadın öğretmenlere bir kez daha Allah’tan rahmet dileyen Gül, “Kadınlarımızın sendikamıza emeği çok. Hepinizden Allah razı olsun. Bir de emeğini esirgememiş, mücadelemizde her zaman yanımızda olmuş Hakkın rahmetine kavuşmuş kadın üyelerimiz var. Özellikle de Kahramanmaraş depreminde başta Melek başkanımız olmak üzere depremde kaybettiğimiz bütün eğitim çalışanlarımız ve canlarımıza Allah’tan rahmet diliyor, onları minnetle anıyorum.”
Geylan: Atatürk; son çağda yüce rabbimizin Türk milletine bir hediyesi, bir lütfudur.
Daha sonra kürsüye gelen Genel Başkanımız Talip Geylan, Türk Kadınına Seçme ve Seçilme hakkının verilişinin 90. yıl dönümü kutladı. Geylan, “5 Aralık 1934’te Anayasa değişikliği yapılarak, Türk kadınlarına milletvekili seçme ve seçilme hakkı verildi. Bu hakka kadınlar, Fransa’da 1944’te, İtalya’da 1945’te, Yunanistan’da 1952’de, Belçika’da 1960’ta, İsviçre’de 1974’te sahip olurken, Büyük Atatürk kadınlarımıza bu ülkelerden çok daha önce seçme ve seçilme hakkı verdi.Atatürk,çağlar ötesini görebilen büyük bir lider idi. Öngörüye bakar mısınız? Atatürk, son çağda yüce rabbimizin Türk milletine bir hediyesi, bir lütfudur. Bir kez daha Büyük Atatürk’ü rahmet, minnet ve Fatiha’larla anıyoruz.” şeklinde konuştu.
Fıtrat hiçbir zaman değişmedi. Türk Kadını milli mücadelede, Cumhuriyet tarihi boyunca varlığını Türk milletinin varlığına adadı.
Atatürk’ün hem itikadımızı hem de Türk töresini çok iyi bildiğini, kadınları bir meta olmaktan çıkarıp, insan olarak tanımladığını kaydeden Genel Başkan Geylan,şunları kaydetti:
“Bizim tarihimizde kadın;
Nene Hatun’dur, 93 Harbi sırasında Erzurum’da erkeklerle omuz omuza Aziziye savunmasına katılarak, Rus işgaline karşı halk direnişinin simgesi hâline gelmiş Türk kadın kahramanıdır.
Halide Edip Adıvar’dır, Sultanahmet mitinglerinde, yurt çapında millî bilinç uyandırılmasında ve Kuvâ-yi Milliye’nin örgütlenmesine rol oynayan kadın kahramanımızdır.
Kara Fatma’dır,
Karalığı yüreğindeki cesaretin rengi idi. Yunanlılara karşı savaşan Kara Fatma, 300’ü aşkın birliğiyle Birinci ve İkinci İnönü Savaşı, Sakarya Meydan Savaşı ve Dumlupınar Meydan Savaşı’nda kahramanımızdır.
Şerife Bacı’dır,
Kurutuluş Savaşı’nda İnebolu’dan Kastamonu ‘ya cephane taşıyan kahraman Türk kadınıdır. Şerife Bacı çetin kış şartlarının hüküm sürdüğü aralık ayında sırtında çocuğu, önünde kağnısı ile kışla önüne kadar gelmiş, mermileri ve çocuğunu korumak uğruna donarak şehit oldu.
Fıtrat hiçbir zaman değişmedi. Türk Kadını milli mücadelede, Cumhuriyet tarihi boyunca varlığını milletin varlığına adadı.
Şehit Kadın Öğretmenlerimiz,
Atandıktan sadece 9 gün sonra babası ile birlikte, şehit edilen Neşe Alten öğretmenimiz… Eşi ve 3 yaşındaki kızı ile birlikte şehit edilen Yasemin Tekin öğretmenimiz, Aybüke Yalçın öğretmenimiz varlıklarını Türk milletine adadıkları için şehit edildiler.
Şehit Kadın Polislerimiz,
15 Temmuz 2016’da Ankara Gölbaşı’ndaki Özel Harekât Başkanlığına yapılan saldırıda şehit düşen Zeynep Sağır, Seher Yaşar, Sevda Güngör, Kübra Doğanay, Demet Sezen, Cennet Yiğit ve Gülşah Güler yiğit kadınlarımız… Allah tüm kadınlarımızdan razı olsun.” dedi.
Türkiye sevdalıları öğretmenler olarak asla 24 Kasım’ı pas geçmeyeceğiz!
Atatürk’e alerjisi olanları sert bir dille eleştiren Genel Başkan Talip Geylan, “24 Kasım, Devletimizin kurucusu aziz Atatürk’e Başöğretmenlik ünvanının verildiği tarihtir. Türk Eğitim Sen olarak her 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü işte bu şuur ve gururla kutlarız. Türkiye sevdalıları öğretmenler olarak asla 24 Kasım’ı pas geçmeyeceğiz!
Ancak şunu da belirtmeden olmaz: yüz binlerce eğitimci üyesi bulunan bir sendikanın öğretmenler günü mesajında, 24 Kasım ifadesi yok, Atatürk ifadesi yok. Şaşırdık mı hayır! Her milli bayramda aynı şeyleri görüyoruz. Başkumandanlık Meydan Muharebesi’ndeki başkumandanı anmadan güya Zafer Bayramı kutladılar. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda Cumhuriyetimizin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanımızın ismini anmadan güya Cumhuriyet Bayramı’nı kutladılar. TBMM kurucu başkanının ismini anmadan 23 Nisan’ı kutladılar. Öylesine onulamaz Atatürk alerjileri var ki! Allah ıslah etsin. Bu sendikanın yüz binlerce üyesinin de temel kıymetler noktasında bizden farklı düşünmediğini biliyorum! Ama halen bu virüs yapıya üye olarak güç vermelerini de anlamış değilim!” diye konuştu.
Birilerinin sapıklıklarını; dinimiz, inançlarımız, değerlerimiz üzerinden normalleştirilmesi kadar çirkin bir olay yok!
Sadece 2024 yılında 339 kadın cinayeti işlendiğini söyleyen Genel Başkan Geylan, “ ‘Cennet anaların ayağının altında’ itikadına sahip bir toplumda bu kadar kolay kadın cinayetlerinin yaşanması, bu toplumun ayıbıdır.” dedi. Geylan, “Bu ayıptan kurtulmanın yolu ise ceza hukukunda caydırıcı etkili, ibret ve emsal teşkil edici düzenlemelerin yapılmasından geçmektedir. Çocuk evlilikler! Bu durum da çok çirkin! Özellikle bunu birtakım itikadi gerekçelere dayandırarak savunmak iki kere çirkin! Birilerinin sapıklıklarını; dinimiz, inançlarımız değerlerimiz üzerinden normalleştirilmesi kadar çirkin bir olay yok! Hepsini lanetle kınıyorum.” diye konuştu.
Kamu çalışanlarını esaretten kurtaracak tek adres; Türkiye Kamu Sen ve Türk Eğitim Sen’dir.
Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim Sen’in yetkili sendika olması gerektiğini söyleyen Genel Başkan Geylan, “Bunu kendimiz için değil kamu çalışanları için istiyoruz. 12 yıldır kamu çalışanları sürekli kaybediyor. Yıllardır kamu çalışanları bir esaret altında. Yetkili sendika işverenin karşısına oturduğu zaman çalışanlar adında değil de adeta işveren adına oturuyor. İşverenden aldığı sufle ile güya masada kamu çalışanlarını temsil ediyor. Bu esaretten kamu çalışanlarını kurtaracak tek adres Türkiye Kamu Sen ve Türk Eğitim Sen’dir.”
Kamu çalışanları, tarihinde ilk kez Hükümetin ortaya koyduğu enflasyon farkından daha düşük bir maaş artışı ile karşı karşıya kalacak!
Kamu çalışanlarının maaşlarının enflasyonun altında ezildiğini belirten Genel Başkan Geylan, “2023’te gerçekleştirilen toplu sözleşme görüşmeleri sonucunda memur ve emekli maaşlarına 2025 yılı için%6+5’lik bir artış öngörüldü. Bu da kümülatif olarak%11,3 zam yapılması demektir. 2025 yılı vergi ve harçlarda yeniden değerleme oranları yüzde 43.93 oldu. Hükümetin orta vadeli programda 2025 yılı itibariyle hedeflediği enflasyon oranı yüzde 17.2’dir. Tarihimizde ilk kez Hükümetin ortaya koyduğu enflasyon farkından daha düşük bir maaş artışı ile karşı karşıya kalınacaktır. Bunun sorumlusu kamu çalışanlarını temsil etmek amacı ile oturan yetkili sendikadır. Son yıllarda sürekli memur maaşları enflasyonun altında kaldığı için enflasyon farkı ile aradaki makas kapatılamamaktadır. Enflasyon farkı bir zam değildir. Enflasyon farkı memurlara ve emeklilere sıfır zam verildiğinin tescilidir. Gerçek zam; büyüyen ekonomiden, artan milli gelirden kamu çalışanlarının ve emeklilerin pay alması ile mümkün olur. Bu noktada enflasyon üzerine refah payı verilmesi uygulamasının hayata geçirilmesi gerekmektedir” değerlendirmesinde bulundu.
3600 ek gösterge konusunun çözüme kavuşturulması gerektiğini kaydeden Geylan, “Sayın Cumhurbaşkanımız ve hükümet yetkilileri de genel seçimler öncesinde bu durumun düzeltileceğine ve birinci dereceye gelmiş tüm memurların ek gösterge rakamlarının 3600’e yükseltileceğine dair taahhütte bulunmuştu. Hatırlanacağı gibi geçtiğimiz toplu sözleşme metnine ‘Birinci dereceye gelmiş kamu çalışanlarının ek göstergelerinin 3600 olması için yetkili sendika ile hükümet arasında çalışma yapılmasına’ ilişkin bir ifade yer aldı. Halbuki o ifade ‘Birinci dereceye gelmiş kamu çalışanlarının ek göstergeleri 3600 olacaktır’ şeklinde olsaydı bir kanun çıkarılmasına gerek kalmayacaktı. Çünkü toplu sözleşme metinleri kanun hükmündedir. Yürürlüğe girmesi için yeni bir kanun düzenlemesine gerek kalmaz. Peki herkesin bildiği bu basit gerçeği yetkili sendikanın başkanı bilmiyor mu? Ama onun niyeti çalışanlar adına söz söylemek değil, işverene zaman kazandırmaktır. Bu noktada kamu çalışanlarının daha fazla zaman kaybetmemesi için Türkiye Kamu Sen ve bağlı 11 hizmet kolunun yetkili olması gerekir.” dedi.
Türkiye’de vergi şampiyonu memur ve emekli!
Vergi politikalarının adil bir şekilde yeniden şekillendirilmesi, gelir dilimlerinin ekonomik gerçeklere uygun şekilde yükseltilmesi ve gelir vergisi oranının ücretliler açısından%15 seviyesinde sabitlenmesi gerektiğini söyleyen Geylan, “Vergide esas olan; az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınmasıdır. Ancak bizim ülkemizde adeta vergi şampiyonu memurlarımızdır. Çünkü memurların maaşı cebine girmeden bordrodan kesilir ve memurlar vergilerini öder. Bu noktada, Türkiye Kamu-Sen olarak vergide adaletin sağlanması, herkesten geliri nispetinde vergi alınması ve çalışanlarımızın alım güçlerinin yükseltilmesi için gerekli adımların atılmasını beklemekteyiz.” dedi.
Öte yandan, Bütün ilave ödemelerin emeklilik kesintisine dahil edilmesi gerektiğini belirten Geylan, “Böylece hem emeklilik ikramiyesinde hem de emekli maaşında tatmin edici artış gerçekleşecektir” dedi.
Bayram ikramiyesi verilerek, 25 milyon memur ve memur ailesinin beklentileri sevince dönüşsün!
Türkiye Kamu Sen olarak kamu çalışanlarına bayram ikramiyesi ödenmesi hususunun yıllardır dile getirdikleri bir talep olduğunu söyleyen Genel Başkan Geylan, “Talebimizi bir kere daha yineliyoruz: Memurlar da devletin görevlisi olarak bu ödemeyi herkes kadar hak etmektedir. Memurlarımıza bayram ikramiyesi ödenmesi, son derece insani ve eşitlik ilkesinin gerektirdiği haklı bir taleptir. Kamuda bayram ikramiyesi alamayan tek kesim olan memurlarımız, artık daha fazla ihmal edilmemeli, yok sayılmamalıdır. Hükümet 25 milyon memur ve memur ailesinin beklentilerini sevince dönüştürmelidir.” değerlendirmesinde bulundu.
Rektör atamalarında seçim usulü etkili olsun
Genel Başkanımız Geylan, rektör atama usulünü eleştirerek, “İlk düğmeyi doğru iliklemezsek, bu silsile tüm kademelere yansır” dedi. Daha önce yarım yamalak da olsa seçim olduğunu söyleyen Geylan, “Rektörlük seçimlerinde yardımcı doçent ve üzerinde görev yapan akademisyenlerimiz oy kullanır, en yüksek oyu alan 6 aday YÖK’e gönderilir, YÖK 6 adaydan 3’ünü Cumhurbaşkanı’na gönderir, Cumhurbaşkanı da bir kişiyi rektör olarak atardı. Biz bu yarım yamalak demokrasiyi eleştirir, bu usulden dert yanardık. Yanmaz olsaydık! Ne oldu? Elimizdekinden de olduk. Şimdi seçim yok! Cumhurbaşkanı rektörü doğrudan atıyor. Birtakım lojistiklerin refakatinde süreçler yürütülüyor. Maalesef bir kısım rektörlerimiz de atandıktan sonra hangi sürecin lojistiğiyle iş başına gelmişse adeta o yapıların emir eri oluyor. Hatta bir kısım rektörler siyasi iktidarın memuru haline geliyor. Bu da çok acı bir tablodur. Oysa üniversitelerimiz bu ülkenin lokomotif kuruluşlarıdır. Dolayısıyla üniversitelerimizin her alanda olduğu gibi demokrasi kültürünün yerleşmesi hususunda da ülkemize öncü olması lazım. Bu noktada Türk Eğitim Sen’in önerisi şudur: Rektör atamaları idari ve akademik personelimizin hatta öğrenci temsilcilerinin hür ve müstakil iradeleriyle oy kullandığı seçimler marifetiyle yapılsın. Rektör atamalarında seçim usulü etkili olsun” dedi.
Akademisyenlerimizi ekonomik dar boğaza sokarsak, aslında Türk bilim hayatının geleceğini riske etmiş oluruz.
Akademisyenlerimizin ekonomik sorunlarına dikkat çeken Geylan, akademik zam talebine vurgu yaptı. İşçi sınıfında çalışan bir kısım personelin cebine giren aylık ücretin, bir kısım akademisyenin cebine giren aylık ücretten fazla olduğunu söyleyen Geylan, “Bu ayıptır” dedi. “Aklı, zihni, gönlü geçim derdinde olan bir bilim insanından bilim üretmesini nasıl bekleyebilirsiniz?” diye soran Talip Geylan, akademisyenlerin hüviyetine yakışır bir ücret düzenlemesinin hayata geçirilmesini istedi. Geylan sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu talebimizi hali hazırda görevi başındaki akademisyenlerimizin ekonomik sorunları çözülsün diye gündeme getirmiyoruz. Bu, aynı zamanda Türk akademisinin, üniversitelerimizin Türk bilim hayatının geleceğini de doğrudan etkileyen bir tedbir olacaktır. Bakın şu anda ülkemizde lisans düzeyinde akademik başarısı en yüksek olan öğrencilerimiz meslek olarak akademisyenliği değil, ekonomik geliri daha yüksek olan meslekleri tercih ediyorlar. Hâlbuki olması gereken nedir? Lisans düzeyindeki en parlak, akademik başarısı en yüksek olan öğrencilerimizin meslek olarak akademisyenliği tercih etmesidir. Bu açıdan baktığımız zaman akademisyenlerimizi ekonomik dar boğaza sokarsak, akademisyenliği tercih edilen bir meslek grubu olmaktan çıkarırsak, aslında Türk bilim hayatının geleceğini riske etmiş oluruz. Bu nedenle hükümetin akademik zam konusuna olumlu yaklaşmasını istiyoruz.”
Akademik yeterliliği sağlamış her bilim insanına hak ettiği unvan, kadro ve kontenjan sınırı olmaksızın verilmelidir.
Akademik kadro sorununa vurgu yapan Geylan; aylarca, yıllarca hak ettiği ünvanı alamayan bilim insanlarımız olduğunu bildirdi. Geylan, “Ne yazık ki birçok üniversitemizde hak ettiği halde hak ettiği ünvanı almak için akademik yeterliliği sağlamış olmanız yetmiyor. Yönetimin birinci halkasında mensubiyetinizin olması gerekiyor. Bu noktada talebimiz akademik yeterliliği sağlamış her bilim insanına hak ettiği ünvan, kadro ve kontenjan sınırı olmaksızın verilmelidir” dedi.
YÖK dört yıldır kulağının üstüne yatıyor!
Üniversite idari personelinin sorunlarına da değinen Genel Başkan Geylan, “Son iki toplu sözleşmede karar alınmış olmasına rağmen YÖK üniversite idari personelinin tayin/nakil yönetmeliğini çıkarmadı. YÖK dört yıldır kulağının üstüne yatıyor.
Türk Eğitim Sen olarak yıllardır üniversite idari personeline;
Tayin/nakil yönetmeliği çıkarılması, becayiş hakkı verilmesi,
Görevde Yükselme Sınavı yapılması,
Mülakatın kaldırılması
İdari personelin kurum içi atamalarının yapılması çağrısında bulunuyoruz. Bu konuda YÖK’ün ivedi bir çalışma yapmasını bekliyoruz.” dedi.
Toplantının ikinci gününde Eğitimci Ali Mutlu “Kamusal Yaşamda Protokol ve Davranış Kuralları” konulu bir seminer verdi. Ayrıca Merkez Kadın Komisyonumuzun yönetiminde istişare toplantısı gerçekleştirildi. İstişare Toplantısı Genel Başkan’ın kapanış konuşmasının ardından sona erdi.