Paraf Yıldırım Zor Durumda! Paraf Yıldırım Zor Durumda!

 Batıya yüzümüzü döndüğümüz günden beri ülkemizde sol, laik ve seküler zihniyet hâkim olmasına rağmen, her türlü olumsuzluğun faturası hep dindar, muhafazakâr ve sağ düşünce sahiplerine kesilmiştir. Bu çelişki bir kesimin konfor alanı olurken bir kesimin de tükenmeyen çilesine dönüşmüştür.

İlk gruba dahil dernek, vakıf, parti veya sendika iseniz işiniz çok kolaydır. Üst perdeden konuşur, hiçbir şeyi beğenmez, yapılan her ne varsa eleştirir, sorumluluk mevkiinde olsanız bile muhalefet edersiniz. Çünkü memleketin normalini belirleme hakkı size aittir!

Kendilerini ülkenin gerçek sahibi gibi görenler akıllarınca bilimi, felsefeyi, modayı, sanatı vs. tekellerine almışlardır. Evrensel ne varsa bunlar temsil ederler, değiştirmedikleri ezberleri vardır. Kendilerini bu konumda görenler daha işin başında konforlu bir alana yerleşmiş, adeta memleketin efendisi olmuşlardır.

Hayata böyle baktıkları için efendisi oldukları halka her türlü yasağı, ihlali ve insanlık dışı uygulamayı reva görürler. Çünkü efendiler böyle yapar, çünkü dışarıdaki efendileri onlara öyle yapıyorlar.

Bu efendilerin maalesef çözemedikleri bir tek problemleri var o da köksüzlük problemidir. Bu topraklarda kökleri yoktur. Nasıl olsun ki memleketin yararına ne varsa karşı çıkarlar, kendileri de bir iş yapmaz ortaya bir eser koymazlar. Bu durum tam anlamıyla bir zihniyet problemidir.

Bu zihniyet yüzünden ülkemiz adına gurur duyulacak ne varsa sahipsizdir, değersizdir. Bu güzelliklere sahip çıkmayı ayıplarlar, basitlik olarak görürler. Yetmez ne kadar sapkın ve zararlı fikir ve aksiyon varsa onların peşine düşerler.

Bir gün ülkemizde, “iktidardaki muhalefet” ile “muhalefetteki iktidar” problemini çözdüğümüzde taşlar yerine oturacaktır. O gün alanımızdaki şımarıklara soracağız, siz ne yaptınız?

Partilerine de sendikalarına da soracağız. Hiçbir şey üretmeden, hiçbir problem çözmeden nasıl bu kadar konuşabiliyorsunuz?

Elde edilen, size rağmen, karşı çıkmanıza ve bütün sulandırma çabanıza rağmen başarılan ve bugün yararlanırken bir nebze olsun çekineceğinizi, utanacağınızı düşündüğümüz kazanımlarımız sizi rahatsız etmiyor mu?

Ülkemizdeki bu çelişkiyi çözmedikçe başarıların bir değeri olmayacaktır. Bizler hem bu şımarık azınlıkla boğuşacak hem de yeni kazanımlar üretmeye çalışacağız. Marifet iftiraya tabi oldukça işimiz var demektir. Bu memlekette başarılı ve üretken insanlar, başarısız ve verimsizler kadar cesur ve özgüven sahibi olmadıkça hak yerini bulmayacaktır.

TALAT YAVUZ 

EBS GENEL SEKRETERİ