YAVUZ açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

Çok kutuplaştık, en basit konularda bile uzlaşamıyoruz dememize rağmen, aslında eğitim, adalet ve gençlik başta olmak üzere aynı tespitleri yaptığımız birçok alanın olduğunu fark edemiyoruz. Madem “tehlike yaklaşıyor, safları sıklaştıralım” dönemine girdik, gelin en azından uzlaştığımız ve aklın yolu bir dediğimiz hususlarda adımlar atalım.

Öğretmen yetiştirmeden on iki yıllık zorunlu eğitime, okulların ekonomik zorluklarının çözümünden üniversitelere yerleşemeyen lise mezunlarımızı terk ettiğimiz çaresizliğe kadar, çözüm önerilerimiz farklı olsa da aynı tespitleri yaptığımız birçok hususta küçük de olsa adımlar atabilsek arkası gelecek, çocuklarımız ve ülkemiz adına daha güzel gelecek hazırlamış olacağız.

Gelin eğitimden bazı konuların ayrıntısına girelim. Örneğin öğretmen yetiştirmenin üniversite döneminden önce, ihtiyaca yakın sayıda ve mesleğe daha yatkın adayların seçilerek, MEB ve YÖK işbirliği ile geliştirilmiş, uygulama yönü güçlendirilmiş yeni programla yapılmasının elzem olduğunu, eğitim fakültelerinin formasyon dağıtmasının mesleğe zarar verdiğini, yüzbinlerce atama bekleyen öğretmen gerçeğinin nesillerimizi harcamak olduğunu hepimiz kabul ediyoruz.

Yine her sene başında gündem olan ve sonra unuttuğumuz okulların temizlik, güvenlik ve bütçe probleminin yerel yönetimler tarafından çok rahat karşılanabileceğini, belediyelerin sadece konser giderlerinin yüzde onunun bile bu problemi çözeceğini biliyoruz.

Lise mezunlarımızdan yüzde otuz üçünün bir lisans programına yerleşebildiğini, liselerdeki öğrenci dağılımını bu gerçeğe uygun yapmadığımızı, insan hayatında on sekiz yaşın bir mesleği öğrenebilmek için çok geç olduğu gerçeği ile mesleğe yönlendirmenin ortaokulda yapılması gerektiğini hepimiz söylemiyor muyuz?

Tam da buradan hareketle on iki yıllık zorunlu eğitimi masaya yatırma zamanı gelmedi mi? Okullarda disiplin olaylarının en önemli kaynağı akademik başarı iddiasını kaybetmiş öğrenciyi on iki yıl okulda tutan ve doğru zamanda yönlendirme yapmayan eğitim sistemimiz değil mi?

Yine sapkın akımların, değerlerden uzaklaşmanın ve sosyal medya üzerinden yürütülen kasıtlı çalışmaların gençliğimizi ve geleceğimizi tehdit ettiğini hepimiz kabul etmiyor muyuz? Dünyanın hızla değiştiğini, batının ürettiği değerleri kendi eliyle yok ettiğini, uluslararası sistemin çöktüğünü görmüyor muyuz?

Devletlerarasında yürütülen çetin müzakerelerde bir ilke vardır, uzlaşılamayan konular dondurulup sonraya bırakılırken, uzlaşılan konular üzerinden mesafe alınmaya çalışılır. Bir zaman sonra diğer konularda da ilerleme sağlanır. Aynı yöntemi biz de uygulayabilir ve üzerinde genel kabul görmüş problemleri elbirliği ile çözerek işe başlayabiliriz.

Kör ideolojik kavgadan çok çektik. Yapılan her iyi işe, atılan her doğru adıma karşı olmak kimseye bir şey kazandırmadı. Eğitimde sistemi dönüştürür, müfredatı sürekli geliştirir, bir de daha iyi öğretmen yetiştirirsek ülkemiz adına önemli bir süreci başlatmış oluruz.

Talip Geylan'dan MEB'e Öğretmenlerin Kariyer Basamakları Konusunda Çağrı! Talip Geylan'dan MEB'e Öğretmenlerin Kariyer Basamakları Konusunda Çağrı!

Bu konulara biraz çalışalım, belki de Mili Eğitim Akademisi, fakülte sonrası değil fakülte öncesi yani lise düzeyinde öğretmen adaylarının alındığı ve eğitim fakültelerine öğretmen adayı yetiştiren kurumlara dönüşecektir.

Aklın yolu bir diyerek atılacak adımlar her alanda bize çok şey kazandıracaktır, yeter ki iyi niyetle yeniden yola çıkalım.

Talat YAVUZ

Eğitim-Bir-Sen Genel Sekreteri