DERSHANELERİ DÖNÜŞTÜR(EME)ME TASLAĞI

Abone Ol

DERSHANELERİ DÖNÜŞTÜR(EME)ME TASLAĞI

MEB Tarafından bakanlar Kurulu'na sunulacak taslakta yer alan dershanelerin dönüşümü ile ilgili maddeler üzerinde uzunca tartışılabilecek, bir çok olumsuzluğu beraberinde getirebilecek maddelerdir. Taslakta 2 madde var ki uygulandığında çok büyük olumsuzluklara sebebiyet verebileceği son derece açıktır.

1. DERSHANE ÖĞRETMENİ DEVLET OKULUNA: Dershane öğretmenleri açıkta bırakılmayacak, devlet istihdam edecek. Faaliyetleri sona eren dershanelerde en az 5 yılçalışmakta olan eğitim personeli KPSS'ye girme şartı aranmaksızın, kadro ve ihtiyaçlar dikkate alınarak sözlü sınavla Bakanlık kadrosunda öğretmen olarak atanacak.

Bu uygulama ne derece isabetli bir uygulama ya da uygulanabilir mi? Bir yılda zar zor 40 bin öğretmen ataması yapabilen MEB, hala kapısında atama bekleyen 250 bin öğretmen adayının atama beklediği MEB, 70 binden fazla dershane öğretmenini KPSS şartı aramadan nasıl atayacak merak ediyorum. Bunun anlamı şudur; MEB 2 yıl boyunca hiç öğretmen almayacak kadrolarını sadece dershanelerdeki öğretmenlere ayıracak demektir. Atanamayan öğretmen sayısı da her yıl daha da fazla büyüyecek zaten toplumsal bir yara haline gelen atanamayan öğretmenler sorunu iyice kangren haline dönüşecektir. Eğer yasalar önünde herkes eşitse dershane öğretmenlerinden de   KPSS şartı aranmalıdır. Aksi takdirde kamuoyu vicdanında derin yaralar açılacaktır. Tamamen sınav ve öğretim odaklı çalışan dershane öğretmenlerinin MEB kurumlarına nasıl uyum sağlayacakları ise tartışılır.

2. ÜCRETSİZ HALK EĞİTİM MERKEZLERİ: Liseden mezun olan ve üniversiteye hazırlanan öğrenciler için Halk Eğitim Merkezleri'nde devletin imkânlarıyla kurs verilecek. Bu kurslar tüm öğrenciler için ücretsiz olacak.

Taslakta  yer alan bu tedbir üzerinde en çok tartışılacak tedbirdir. Hani dershanelere gerek kalmamıştı? Hani destek eğitime gerek yoktu. Demek ki okullarda verilen eğitim yeterli değil ki devlet kurs açma gereksinimi duyuyor. Devlet dershaneleri kapatıyor ama kendisi halk eğitim merkezleri aracılığıyla kurs bir bakıma dershane açıyor. Bu bir çelişki değil de nedir? Bu uygulama özel teşebbüs hürriyetini engellemek değil midir? Bu uygulama ile katı bir devletçilik uygulamasına gidilmiş olacak, günümüzde özel sektör her alanda desteklenirken eğitim alanında  bu ilkeden geriye doğru bir yönelim söz konusu olacaktır.

Taslakta yer alan dershaneleri okula dönüştürme planı ise uygulanabilirliği olmayan bir maddedir.Çünkü apartman aralarında sıkışmış, bahçe ve diğer tesislerden yoksun tamamen öğretim faaliyetine uygun olarak oluşturulmuş dershanelerin özel okullara dönüştürülmesi imkansızdır.Özel okul için; otopark, okul bahçesi, kapalı spor salonu ve diğer bir takım sosyal tesis gereklidir. Mevcut dershanelerin hiç birisinde bu tesisler olmadığı gibi bu tesislerin eklenebilecek boş alanları da mevcut değildir.

Dershaneleri sadece bir üst öğretim kurumlarına hazırlık yapan kurumlar olarak görmek doğru değildir. Bu kurumlar okulların öğretim konusundaki eksikliklerini gidererek bir bakıma okulların kalitesini de arttırmaktadırlar. Üstün zekalı çocuklar ihtiyaçları olan daha kaliteli eğitimi bu kurumlardan almakta, okul müfredatına ayak uyduramayan diğer öğrencilerde dershanelerden yararlanarak yeterli hale gelmektedirler. Bu özellikleri nedeniyle dershaneler önemli bir boşluğu doldurmakta ve eğitimin kalitesine olumlu yönde katkı sunmaktadırlar. Dershaneler ayrıca boş zamanları değerlendirme kurumlarıdır. Öğrenciler okullardan arta kalan zamanlarını; sokaklarda, internet kafelerde, bilgisayar başlarında, parklarda, bahçelerde, gençlere cazip gelen ancak her türlü olumsuzlukları barındıran son derece tehlikeli ortamlardan dershanelere giderek uzak durabilmektedirler.

Dershaneleri kapatmak dershaneleri ortaya çıkaran ve halen dershaneleri ayakta tutan şartların ortadan kaldırılmasıyla mümkündür. Eğer bu şartları ortadan kaldırırsanız dershaneleri kapatmanıza gerek kalmaz zaten bu kurumlar kendiliklerinden kapanacaktır.

Devlet okullarında yıllardır biriken ve halende birikmeye devam eden sorunlar eğitim öğretimin kalitesini düşürmüştür. Öyle ki yıllardır MEB’e bağlı bazı okullarda şartlar mükemmel derecede iyiyken bazı okullarda ise şartlar ve imkânlar açısından oldukça sıkıntılı durumlar söz konusudur. Haliyle bu vakıa okullardaki eğitim öğretimin kalitesine yansımış ve alınan eğitim bakımından büyük bir eşitsizlik ortaya çıkmıştır. Bu manzaraya bir de tamamen yarışa dayalı bir ölçme değerlendirme sistemi de eklenince dershane olgusu eğitim öğretim sistemimizde yerini almıştır. Kısacası dershanelerin varlığı sebep sonuç ilişkisidir.

Dershanelerin kapatılması yıllardır konuşulmuş, fakat dershanelere yönelimi azaltmak için alınabilecek en etkili yöntem olan devlet okullarının cazibesini arttırmak, fırsat eşitliği sağlamak ve devlet okullarında yürütülen eğitim – öğretim sürecini seçmede temel almak gayesi gerçekleştirilememiştir.

Yeni sınav sistemi diye sunulan en son seçenekte dershanelere olan ihtiyacı azaltmayacak aksine daha da arttıracaktır. Yarışmaya dayalı bir seçme sisteminde dershaneler kapatılabilir ancak vatandaşın özel ders almasının önüne geçilemez. Dershaneleri kapatmak daha da tehlikeli bir sonuç doğurabilir. Mevcut durumda ruhsatlı ve denetime dayalı dershanelerin yerine ruhsatsız denetimsiz merdiven altı diye tabir edebileceğimiz evlerde, bodrumlarda, kıyıda köşede, gizli saklı yürütülecek özel ders faaliyetleri ne gibi olumsuzluklar doğuracak bunu zaman gösterecektir.

Devlet okullarında belli bir standardın yakalanmadığı, Yönetim kademelerine görevlendirme ile atamaların yapıldığı, liyakatin göz ardı edildiği, mülakat adı altında iltimas kapısının aralandığı, öğretmen ihtiyacının giderilmediği, atanamayan yüzbinlerce öğretmen adayı dururken vekil öğretmenlik, ücretli öğretmenlik uygulamasıyla eğitim öğretim faaliyetlerinin yürütüldüğü, personelin özlük haklarında gerekli düzenlemelerin yapılmadığı, binlerce öğretmenin hak aramak için mahkeme kapılarını aşındırdığı, bakanlığın bölge idare mahkemelerinde hak arayıp hakkını alan öğretmeninin hakkını vermemek için danıştaya, yetmedi danıştay İdari davaları Kuruluna taşıdığı, uygulamalarla mı dershanelerle mücadele edeceksiniz, Okullardaki kaliteyi yükselteceksiniz?

MEB’de karar alıcı konumunda bulunan amirlerimiz hiç düşünmüş müdürler? Başvuru şartını taşıyan öğretmenlerimizin yapılacak olan şube müdürlüğü sınavına tüm olumsuzluklara rağmen rekor sayıda başvuru yapmalarının nedenini, geçmişte yapılan müdür yardımcılığı ve müdürlük sınavına yapılan rekor sayıdaki başvuruların nedenini. Bu sayılar gösteriyor ki; Öğretmenlerimiz bu sınavları öğretmenlikten kaçış için bir fırsat olarak görüyorlar. Acıdır ki artık milli eğitimimizde aslolan öğretmenlik anlayışı yerini aslolan makam, mevki, koltuk anlayışına bırakmıştır. Acil olarak gerekli tedbirler alınmalıdır. Bir an evvel öğretmenliği özendirici, öğretmen problemlerini azaltıcı, tedbirler alınmalıdır. Öğretmen sitelerinde, eğitimin söz konusu olduğu tüm ortamlarda konuşulan en önemli konular; idarecilik, açılan mahkemeler, sendikaların söz yarışı v.sv.s. Eğitimde kalite,öğrenci ve okul problemleri ve öğretmenin mesleğini icra ederken karşılaştığı sorunlar ise arada bir gündeme gelirse geliyor.

Toplumu yöneten idarecileri, toplum sağlığını koruyan sağlık personelini, güvenliği sağlayan kolluk güçlerini, adil bir toplum düzeni için çaba sarfeden adli personeli, mutlu bir dünya ve ahiret hayatı için topluma önderlik eden din adamlarını, iyi bir yuva kurmaları için anneleri babaları ve kısacası tüm toplumu yetiştiren, şekillendiren, değiştiren eğitim sistemimizin öncelikli olarak düzenli ve adil olması gerekir. Aksi takdirde toplumun her alanında sıkıntılar artarak devam eder.

Sonuç olarak şunu belirtmeliyim ki; onlarca yıldır devlet okulları tercih edilebilirlik açısından dershaneler karşısında sürekli gerilemiş eğitim sistemimizdeki problemler dershanelere olan ilgiyi her geçen gün daha da arttırmıştır. Bugün milyonlarca öğrencimiz ailelerine büyük bir külfet getirmesine rağmen dershane kapılarında iyi bir lise ya da iyi bir üniversite hayaliyle, mutlu bir gelecek özlemiyle bekliyorsa bu ciddi bir problemdir. Onlarca yıldır süren bu problemin bugün konuşulması da aslında önemli bir merhale.

Öğrencilerin dershanelere yönelişini eğitim sistemimizden bir kaçış olarak görür ve gerekli önlemler alınırsa, okulların cazibesi arttırılır ve her şeyden önce öğretmenlerin mesleklerini icra ederken karşılaştıkları sorunlar ortadan kaldırılırsa ve daha da önemlisi öğretmenlerin karşısına yeni yeni sorunlar çıkarılmazsa dershanelere yönelim ortadan kalkacaktır.

Ergül SIRKINTI

EKSEN EĞİTİM-SEN

EĞİTİMCİ KAMU ÇALIŞANLARI SENDİKASI

KAYSERİ İL TEMSİLCİSİ