Deprem bölgesinde birçok ev ya yıkıldı  ya da oturulamayacak hale geldi.

Kredi ile alınan evlerde zorunlu deprem sigortası DASK zorunludur. Fakat DASK sadece inşaatın betonarme yapım maliyetini karşılamaktadır. Bu da evin gerçek değerini karşılamamaktadır. Bankalar ise konut kredisi verirken  geniş kapsamlı konut sigortası yaptırmayı şart koşmaktadırlar.Dolayısıyla  kredi zararının önemli bir kısmı buradan karşılanacaktır.


Yine yıkılan evin sahibi depremde vefat etmişse bu seferde kredi verilmeden önce bankaların yaptırdığı hayat sigortası devreye girecek ve teminat kapsamında banka kredisi buradan ödenecektir.

DEPREMDE EVİ YIKILAN EV SAHİBİNİN HAKLARI

Tüketici Kanuna'na göre bankanın bağlı kredideki sorumluluğu:

Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunu'nun 35. maddesine göre, bankadan alınan konut kredisi “bağlı krediyse” (yani konut kredisinin belirli konut projesi kapsamında sadece belirli bir konutun satın alınması durumunda banka ile satıcının bir birlik oluşturduğu sözleşme) konutun hiç ya da gereği gibi teslim edilmemesi nedeniyle ev sahibi konutu geri vererek sözleşmeden dönebilecek ve satıcı ile banka ev sahibine ödenecek bedelden müteselsilen sorumlu olacaktır. Burada bankanın sorumluluğu konutun teslim edildiği tarihten itibaren kullanılan kredi miktarı ile sınırlı olmak üzere bir yıl devam edecektir.

Türk Borçlar Kanunu’na göre sorumluluk:

Yine meydana gelen bu büyük ve yıkıcı deprem felaketinde evi yıkılan kişiler için mücbir sebep olduğu tartışmasızdır. Mücbir sebebi düzenleyen Türk Borçlar Kanunu 136. maddesine göre, borcun ifası borçlunun sorumlu tutulamayacağı sebeplerle imkânsızlaşırsa, borç sona erer.

Yine aşırı ifa güçlüğünü düzenleyen Türk Borçlar Kanunu 138. maddesine göre de sözleşmenin yapıldığı sırada taraflarca öngörülmeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü bir durum, borçludan kaynaklanmayan bir sebeple ortaya çıkar ve sözleşmenin yapıldığı sırada mevcut olguları, kendisinden ifanın istenmesini dürüstlük kurallarına aykırı düşecek derecede borçlu aleyhine değiştirir ve borçlu da borcunu henüz ifa etmemiş veya ifanın aşırı ölçüde güçleşmesinden doğan haklarını saklı tutarak ifa etmiş olursa borçlu, hâkimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteme, bu mümkün olmadığı takdirde sözleşmeden dönme hakkına sahiptir.

Mevcut mevzuatımız açısından evin depremde yıkılması nedeniyle bankalara bu konuda hukuki-cezai sorumluluk yüklemek mümkün olmasa da yukarıda bahsedilen şekilde bağlı kredi durumunda Tüketicinin Korunması hakkındaki kanun gereği verilen kredi miktarınca sorumlu oldukları açık olmakla beraber, mücbir sebep ve aşırı ifa güçlüğü durumlarının da somut olayın vahameti gözetildiğinde hukuken mağdur olan krediyle ev alan ev sahipleri lehine değerlendirilmesi gerektiği düşünülmektedir.


Depremden sonra geçen zaman içerisinde halihazırda kredi taksit ödemesi gelen ve bu süreçte zaten büyük mağduriyet yaşayan depremzedelerin bir de mahkeme kapılarında hukuk mücadeleleri ile uğraştırılmamaları gerekmekte, yetkililer tarafından acil yasal düzenlemeler yapılarak olası mağduriyetler bir an önce giderilmelidir.